Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '12

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evlilikte erkek, karısının sahibi değildir; kadının da erkeğin de sahibi Allah’tır

Evlilikte erkek, karısının sahibi değildir; kadının da erkeğin de sahibi Allah’tır
 

Resim internet ortamından alınmıştır.


Evlilik sözleşmesi (Hani o da yok ya hadi varsayalım) satın alma senedi gibi; erkek kadını adeta bütün haklarıyla satın alıyor. Oysa aynı deftere imza attığın kadının sadece kendi isteği ile verdiği şeyleri senindir. Aksilik bu ya kadınlarımızın çoğu da maalesef bilinçsiz ve köle ruhlu oldukları için evlendikleri erkeğe ait ya da onun malı olduğunu düşünüyorlar. Kadınlarımız doğrudan doğruya dini ya da töresel olmasa bile bunların etkisindeki resmi nikâhın bu sonucu doğurduğunu ve erkeklere böyle haklar verdiğini sanıyorlar.

Nikâhın anlamını bilmeyenler öğrensinler. Evliliği ve nikâhı dine, töreye ne olduğu belli olmayan abuk sabuk sözde değerlere (dürüstlük, sadakat, ahlak, namus, erdem, fazilet vs) bağlayanlar nikâhı elbette başka türlü tarif edeceklerdir ama aslında evlilikte nikâh sadece “Seninle birlikte yaşama konusunda anlaştık” anlamındadır. Kadının da erkeğin de birbirlerine karşı önceden belirlenmiş bir görevi yoktur. “Evine kocana bağlı ol, aileni yuvanı koru…” diye başlayan cadaloz kocakarıların kadına kölelik öğütleri kişilik haklarına müdahaledir. Yalancı saadet bezirgânları kadının haklarını görmezlikten gelerek karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörü, kocaya itaat, evine ve yuvasına bağlılık gibi hayatta hiçbir zaman gerçekleşmeyecek mutlu evlilik masallarıyla özellikle kadını kandırıp kocanın kölesi yaparlar. Tabii ki evlilik kurumunun yapısı da bunları ön plana çıkararak karı kocanın böyle mutlu olacağı gibi bir hava yaratır.

“Seninle birlikte yaşama konusunda anlaştık” anlamını sadece bilinçli kadınlar anlar. Bunun anlamı biz sadece birlikte yaşıyoruz. Evliliğimiz bitmeden evi terk etmem. Geçici ve senin bilgin (Aslında bilgi vermek de gerekmez, kadının isteğine bağlıdır) dâhilinde olan ayrılmalar dışında evli olduğumuz sürece başka yerde yalnız ya da başkasıyla yaşamam. Kadın olarak yapmam gerekenleri yaparım. Özelim vardır. Sen bile bu özele giremezsin. Tam anlamıyla özgürüm. Bana ait olanlardan sadece kendi isteğimle verdiğimi alabilirsin. Kadının kocanın yatağına gitmesi görev değildir; isterse gider. Ama kadının eşinin örneğin elbiselerini yıkayıp ütülemesi görevdir.

Kadının kendi özel alanında sakladığı sırları olabilir. Eğer bu sırlar evle çocukla ilgili değilse kocasıyla paylaşmak zorunda değildir. Kadının özel albümü, facebook hesabı, özel bir eşyası, özel bir arkadaşı/kankası vs olabilir ve erkek kadının izni olmadan bunlara bakamaz. Kadının cep telefonu özeldir ve bu telefonda kadının arkadaşlarının numaraları olur. Erkek karısının telefonunu eline bile alamaz. Kadın çevresini ve arkadaşlarını özgürce seçer. Konuştuğu tanıştığı kimselerden istediklerini kocasıyla tanıştırır. Kadın evine misafir çağırır ve bunu kocasına haber verir ya da vermez.

Kadının kocasını mutlu etmek gibi bir görevi olamaz ama bu beraberlikten eşler mutlu oluyorlarsa mesele yoktur. Kadın birlikte kullanacakları dışında kendisi için satın aldığı hiçbir şeyi kocasına söylemek zorunda değildir. Birlikte kullanılan şeylerde de her iki tarafın da istediği şeyler sırayla alınır. Ev araba vs almaya, evin düzenine, çocuklarla ilgili yapılacaklara, paranın değerlendirilmesine falan her iki tarafın da görüşü dikkate alınarak karar verilir. Özellikle ülkemizde bazı erkek müsveddelerinin okumak ya da bir konuda kurs almak isteyen veya çalışmak isteyen karılarına izin vermedikleri biliniyor. Bu durumda kadının kişilik haklarının ihlali söz konusudur. Kadın mahkemeye başvurabilmeli ve kocası mutlaka ceza görmelidir.

Kadın kocası her istediğinde yatağına gitmek zorunda değildir; kendi de istiyorsa gider. Ancak bunun dışında eşinin ve çocuklarının bakımı ile ilgili her şeyi yapmak zorundadır. Bir kadın ben kocamla yatmıyorum diyebilir ama kocamın elbisesini ütülemiyorum diyemez. Ama elbette imkânları varsa kadın ben hizmetçi değilim, hizmetçi tut diyebilir: Çünkü kadın gerçekten hizmetçi değildir. Hele de çalışıyorsa erkek yapabildiği konularda eşine yardımcı olmak zorundadır.

 Koca karısını kendisiyle olması konusunda zorlayamaz; bu konu tamamen kadının kendi özgür iradesine bağlıdır. Elbette kadın için söylenen bütün bu şeyler erkek için de geçerlidir. Kadın istemediği evliliği bitirme hakkına sahiptir. Bunun için kimsenin iznine ihtiyaç yoktur. Eşine haber vermek zorunda bile değildir. Ama haber vermesi iyi olur. Kadın kocasının kendini beğeneceği bir şekilde olmak zorunda değildir; bunu isterse yapar. Kadın dilediği zaman geçici olarak (Evlilik birliğini bozmayacak şekilde) belli sürelerle yalnız tatile gidebilir ya da akrabası, arkadaşı veya yanız olarak bir yerlerde kalabilir. Bunun için kocaya sadece bilgi vermek yeterlidir.

Evlilik sadece beraber yaşamaktır; bundan ötesi esaret ve zulümdür. Kocanın karısının üzerinde hiçbir hakkı yoktur. Namus, ahlak evlilikle, kocayla değil kadının kendisiyle ilgilidir. Aile, yuva, ev her neyse bunların hiçbir kutsallığı yoktur. Bunlar cahil insanların uydurduğu kocakarı masallarıdır. Kocanızın istediği kadar değil kendi istediğiniz kadar özgür olmalısınız. Çağdaş bir devlette insanlara özgürlüğün verilmemesi değil onların özgürlüğü bilmemeleri sorun olabilir. Böyle bir sorunu aşmak kolaydır. Ama birileri tarafından özgürlüğün verilmemesi sorununu aşamazsınız.

Evlendiğiniz zaman vücudunuzun tapusunu ya da kullanım hakkını eşinize vermiş değilsiniz. Vücudunuz size özeldir; onun üzerinde istediğiniz gibi tasarruf edebilirsiniz. Bu tasarrufların ahlaklı ya da ahlaksız sonuçlar doğurması sizin kişisel sorununuzdur. Eşiniz sadece aile ve çocukların bunlardan olumsuz etkilenmemesini isteyebilir. Eşinize sadakat borcunuz yoktur ama isterseniz sadık kalabilirsiniz.

Kadının temiz, bakımlı ve güzel olması kocasına karşı bir görev değil kendisi öyle olmak istediği içindir. Kadın kocasının istediği sayıda çocuk doğurmak zorunda da değildir. Hatta hiç doğurmak istemiyorsa onu zorlayamayız. Bu durumda koca illa da çocuk olmasını istiyorsa eşinden ayrılmak zorundadır. Evlilikte boşanma çantasını alıp, kapıyı çekip gitmedir. Gerçekten de kadın eşinden ayrılmak istediğinde çantasını alıp kapıyı çekip gider. Hiç kimseden izin alınması, bilgi ya da hesap verilmesi gerekmez.

Evlilikte kazanılan para nasılsa ortak olduğu için kadının ayrıca parasının olması gerekmez ama kadının özel işlerinde kullanmak için kendi parası ya da hesabı olabilir ve bunu kocanın bilmesi gerekmez. Kadın tek başına istediği yere gidebilir, yurt dışına çıkabilir veya işte hacca gidebilir. Bunlar için kocasına sadece haber vermesi yeterlidir. Dedik ya evlilik saçma bir kurum. İşte bu nedenle çözümsüzlüklerle karşı karşıya kalıyoruz. Örneğin çocukların bakımı ve yetiştirilmesi. Anne baba ya da her ikisi birden çocuklarını yetiştiremez. Bu nedenle işte biz Ağaç Hareketi düzeninde ÇOCUK YETİŞTİRME BİRİMİ ihdas ediyoruz. Bu birim çocukların yetiştirilmesinde söz sahibi. Anne baba da tabii ki yavrularına sevgi ve ilgilerini gösterecekler.

Yazılarımızın toplum düzenini bozacağı iddia ediliyor. Keşke öyle bir şey sağlasa. Çünkü bu düzen bozulmadan yenisini kuramayız. İsterseniz anket yapın; gençlerin yarıdan fazlası bugünkü evlilik düzenini saçma buluyor. Belki %20’si evliliğe karşı. Ama çocuk yapmak ve ilişki için evlenmek zorundalar çünkü toplumumuz evlilik dışı yaşamı onaylamıyor. Ayrıca ne kadar demode olsa da belli bir yaşın üzerinde hala bekâr olmak kızlar için evde kalmak stresi yaratıyor. Yani gençlik bu evlilik mevzuunda iki arada bir derede.

Erkeğin karısına sahiplik taslamasının aslında bir nedeni yok. Toplumdaki genel anlayış böyle. Ve erkek bu anlayışın dışına çıkamıyor. Evli çiftlerin yarıdan fazlasında koca karısını kendi malı gibi görüyor. Ama konuşsan onlarla böyle bir şeyi kabul etmiyorlar. Aramızdaki saygıdan diyorlar. Peki, erkek bir yere giderken karısından izin alıp mı gidiyor? İznin olursa sinemaya gidebilir miyim karıcığım diyen erkek var mı? Evli kadınların yarısı mesela sinemaya giderken kocasından (Haber vermek demiyorum) izin almak zorunda. İhtimal ki evli kadınların dörtte biri kocasına haber verip izin istediği halde sinemaya gidemiyordur. İzinsiz (hatta izin isteyerek)  sinemaya gidemiyorsanız siz evliliğiniz boyunca daha çok şeyi kocanızdan izin almadan yapamazsınız. Peki, o niye sizden izin istemiyor? Entel ablalarımız birkaç istisna kocayı örnek gösterip ahkâm kesmesinler.

Bütün bu yazılanlar bir blog, köşe yazısı ya da magazin yazısı değil. İnşallah yeni düzeni kurduğumuzda bu yazdıklarımız AHE KANUNLARI’nın Medeni Kanunu içeren bölümlerinin temeli olacaktır. Yazdıklarımıza onay veriyorsanız yürüyüşümüze de katılırsınız.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..