Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '07

 
Kategori
Tiyatro
 

Evlilikte ufak tefek cinayetler

Evlilikte ufak tefek cinayetler
 

Bir kadın - Bir adam - Dört duvar

Aşkla başlar evlilikler ... Genelde yani. Zaman denen çark hızla dönmektedir bu sırada.

Alışmak güzel şeydir de, zaman denen tahta kurusu duyguları delik teşik edip sadece alışkanlık kalıncaya kadardır güzelliği. Unutulur gider sevmeler, özlemler, arzular. Elde edene kadar sarfedilen çabalardan, hızla koşan kalp atışlarından tek düzelik kalır geriye.

Gün gelip geriye dönüp bakıldığında değişim acı verir hatırlayana. Hatırlayan acı verir karşı tarafa. Yitirilenler sıkıntı verir evcilik oyununa. Eksilmeler doğanın kanunudur, direnmek manasızdır, kabul etmek imkansız.

Evlilikte birşeyler ölür her geçen gün. Ufak tefek cinayetler işlenmektedir karı kocanın duyguları arasında. Kimileri farkedilmeden işlenmiştir. Arzular yavaş yavaş öldürülmüştür mesela. Acı vermez can çekişirken ama maktul ile yüzleşildiği an kabullenmek zor gelir. Ölmeden önceki zamanlar hatırlandığında sorgulanır nedenler. Zamanla sevginin boyutu unutlur gider. Ne zaman yitirdiği anlaşılsa sevgi dirilir resmen. Sevgi ve arzu yaşlanınca ardından sadakat zarar görür. Şüphe zehri damla damla almaktadır kalbe giden damarlarda. Gün gelir doz aşımından güven de ölür. Canlı kalan kırıntılarla sürer gider hayat. Sorgulasan bir türlüdür, kabullensen başka türlü. Belki çok çabalamak, hep çabalamak engelleyebilir mutlak sonu ama milyonda bir var mıdır başaran, bilmiyorum .

Sade bir dekor var karşımda... Bir koltuk, imrendiren büyük bir kütüphane, birkaç tablo... Bildiğim "sarı odalar"dan biri işte. Bir evin karşısına geçmişim , bir çiftin özelini izliyorum hissi. Onlar masaya yatırmışlar evliliklerini, geçen onca seneyi, eksilenleri, değişenleri sorguluyorlar. Ben de bir koltuğa oturmuş gizli gizli onları gözetliyorum sanki. Aynı zamanda kendimden birşeyler izliyorum, çevremden, hep yaşanandan kesitler bütün doğallıyıyla sunuluyor önümde.

İki usta oyuncu devleşiyorlar sahnde , bir dramı nüktelerle süslüyorlar. Bir saniye bile kopmanıza izin vermiyorlar oyun boyunca. Haluk Bilginer ve Vahide Gördüm öyle bir oynuyorlar , öyle bir oynuyolar ki karı koca olduklarına yemin edebilirim. Yer Moda Oyun Atölyesi, Bir dolu ders alarak ayrılıyor izleyenler salondan. Oyun bitip izleyenler ayrılırken salondan repliklerle atışmalar duyululuyor çiftlerden. " heykeli yavaş vur hayatım olur mu?" " daha altıbuçuk yılımız var böyle bir güne" " seni sevmek beni öldürüyor" Taşlar yerinden oynuyor herkesin yüreğinde. Yüzleşilen acı gerçekler bir zaman sonra unutlacak olsa bile anımsanıyor bu sayede. Tiyatro bunun için var işte.

Şimdi koltuğunuza oturun, yaslanın hafifçe arkanıza ve... Perde...

İyi seyirler.

 
Toplam blog
: 60
: 1208
Kayıt tarihi
: 11.06.07
 
 

Memnun oldum... Ben de Didem :) İstanbul'da yaşıyorum. İstanbul'da yaşamayı seviyorum. Yoğun yaşam t..