Evlilikte Yapılan 10 Hata!

      Evlilikler binlerce yıldır insanoğlunun çoğalma veya hayatta yalnız kalmamak için yaptığı bir eylemdir. Günümüzde evliliğin amaçları ekseri aynı düzlemde olsa da, tıpkı parmak izlerimiz gibi değişebilen başka nedenler üzerinde de, evlilikler yapılabiliyor. Fakat bizim ele alacağımız evlilik türü genel manasıyla, ‘yol arkadaşlığı’ kavilinde yapılan evliliklerdir. Ruh ile bedenin birleşmesi, akıl ile kalbin veya birbirine örtü olunan, akıl oyunları değil tamamen amaç birliği üzerinde ilerleyen iki farklı insanın yaşadığı tek hayat. Bu öyle bir birliktelik ki, soğuk sıcak demeden beraberce devam edebilmek…

       

Evlilikle ilgili pek çok öğüt ve uzman görüşleriyle karşılaşmaktayız. Son zamanlarda gündeme gelen açıklamalara göre, artan ayrılıkların sebepleri irdelendiğinde, ipin nerede koptuğuyla ilgili pek çok ipucu vermektedir. Öncelikle maddelerimize geçmeden evvel, müşterek hayatlarda hataların da müşterek olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Hatalar daima çift taraflı bıçak veya makasın iki ucu gibidir. Kesici olması yine taraflara bağlıdır. Evlilik öncesi flört, (ön tanışma)  belirli çizgilerde olduğunda, bir evliliğe sağlam sağlıklı bir temel atılması mümkündür. Zira flört kısmı objektif bakılabilirse, ileride yapılacak muhtemel evlilikle ilgili pek çok püf nokta verecektir. Değişik kültür ve inançlara göre gerçekleştirilen uygulamalar, evlilikte veya ilişkide yapılan bitirici yıpratıcı hatalarda büyük rol oynamaktadır. Sosyal statü, kültür farklılıkları nesep, dil, din, ırk…

 

Biz genel sebepler üzerinden, evlilikte yapılan genel  hataları sıralayacağız; 

 

1) Değiştirme beklentisiyle, evlilik yapılması!  Evliliklerin çoğunluğunda, daha flört veya tanışma aşamasında, ufaltılan uyuşmazlıklar, “Ben bir evleneyim. Onu düzeltirim.” Düşüncesiyle evliliğe dönüşmesinden birkaç ay içinde ortaya çıkar. Değiştirme beklentisiyle evlenilen kişinin, asla kendisinden taviz vermeyeceği anlaşıldığında, her şeyin ters dönmesi. Kartopunun zamanla çığa dönüşerek evliliği tehlikeye sokmasıdır. 

Hiç kimseyi değiştiremeyiz. Kimse de bizi değiştirmemeli… Zamanın çarkında öğütülürken benliklerimiz, zaten istesek de, istemesek de, değişimler geçireceğiz. Bir de, yol arkadaşımıza yaranacağız diye değişmek veya bize daha hoş görünecek diye değiştirmek, zamanla evlenmeye sebep olan özellikleri de ortadan kaldıracağından, hayat boyu mutsuzluk veya ayrılıkların olması kaçınılmaz olacaktır. O yüzden evlilik kararı alırken, çok iyi ölçüp tartılmalıdır.

        2 ) Evlilikte, aile veya üçüncü kişilerle, (dost, arkadaş, komşu) olan ilişkilerde dikkat etmemek! Her ne kadar evlilik iki kişi arasında yapılsa da, evlendiğimiz kişinin ailesini ve tanıdıklarını da hayatımıza dâhil etmekteyiz. Bu noktada, sevdiğimiz kişinin sevdiği kişilerle arada kalmasına sebep verecek davranışlardan kaçınmalıyız. Örneğin gelin- kaynana, damat kayınpeder kayınço bacanak vs…Evlilik hayatımızdaki olası problemlere ailelerin doğrudan karışmalarına müsaade edilmemelidir. Ayrıca kişisel olarak ailelerden, her kim ile sorun yaşarsak yaşayalım, bu sorunun eş ile alaka kurmadan halletmeye çalışılmalıdır. Sorunu büyütür eşimize de sıçratırsak, evlilik içinde eşleri ailesiyle arada bırakacağından, çözümlenemez hale gelecektir. 

 

 

3) Ev içinde  yaşanan sorunların, tecrübesiz insanlarla paylaşılması! İki farklı insanın aynı yolda uyum içerisinde yürümesi, bazen zaman alabilir. Sorunların yaşanılması gayet normaldir. Bir ameliyatla birleştirilen organların kaynaması, haftalar hatta aylar almaktadır. Evlilikte bir vücudu kullanan iki kişi gibi olacağından çatışmalar anlaşmazlıklar elbette olacaktır. Lakin yaşanan sorunları etrafa, üstelik tecrübesiz insanlara saçmak, ileride o sorun ortadan kalkdığında, unutmak istediğimiz o günlerin birer hatırlatıcısı olarak etrafta gezmeleri rahatsız edici huzur kaçırıcı bir durum olacaktır. 

 

 

4) Cinselliğin olmaması! Bir evlilikte, cinselliği ortadan kaldıran soğutan her sebebe dikkat edilmesi gerekir. Cinsellik bir evliliğin en önemlilerindendir. Ekseri yapılan hatalardandır. Evlendik oldu bitti. Kişisel bakıma artık pek önem verilmez. Fazladan kilolar alınır. Giyim kuşam saç, baş bırakılır. Eskiden buluşmaya giderken, ayna önünde sabahlarken, artık pijama dönemi başlamıştır. Sonrasında ilgisizlikten yakınmak ne kadar adildir? Her iki tarafın da kendine özel sosyal bir hayatı, ortak zaman dilimlerinde ise, aynı buluşma zamanlarındaki gibi özenli olmak tazeliği koruyacaktır. Sürekli bir arada olmak cinselliği baltalayacağı gibi, tamamen uzaklaşmak yine aynı sonuca varacaktır.

 Eğer sağlık sorunları varsa, derhal çaresine bakılmalı, konu gurur meselesi haline getirilmemelidir. Eğer ilgisizliğinden yakınılan durumlar varsa, aynı tarzda davranarak yanlışını anlaması sağlanabilir. Bir taraf kendi üzerine düşenleri  yapmıyorsa karşı tarafı yargılama hakkına sahip değildir.

 

 

5) Ebeveyn olmakla beraber, evliliği askıya almak! Evlenen çiftlerin büyük bir çoğunluğu, aile olabilmek namına çocuk yapmaya karar verirler. Böylr bir kararda, her iki tarafa da sorumluluk düşmektedir. Lakin ebeveyn olmayı abartarak, evliliğin devamının çocuk sahibi olmaya bağlanması, adanmak, zamanla evliliği yıpratacaktır. Çocuk olduktan sonra eşler, tıpkı eski günlerdeki gibi  hiç olmazsa haftada birkaç saat baş başa kalabilmelidir. Çoğu kez, ebeveyn olmak, cinsel hayatı  olumsuz yönde etkilediği için, dengeyi iyi kurmak gerekmektedir. Bunun içinse amaç birliği gereklidir.

 

 

6) Yaşanan sorunlarda, samimi bir iç görüye sahip olamamak! Yaşadığımız hayatta iç muhasebelerle, doğruyu yanlıştan ayırmaya çalışırız. Burada ne kadar kendimize dürüst ve açık olursak, o derece doğru bir iç görüye sahip oluruz. Evlilik hayatımızda mutlu olmak istiyorsak, dürüst samimi bir iç görümüz olmalıdır. Burada, ‘Ben üstüme düşeni yaptım. Ama o şunu bunu yaptı veya yapmadı’ tarzındaki yüzeysel düşünceleri kast etmiyorum. Bir sorun karşısında, ‘ama’ çıkmaz sokaktır. Ben ne yaptım?  Ne yapmalıyım? Ne yapabilirim? Gibisinden olumlu ve sorumluluk sahibi sorgulamalarla, elini taşın altına koyarak konuları ele almak…

Hata yapıldığı anlaşıldığında ÖZÜR DİLEYEBİLMEK...

 

 

7) İletişim kopukluğu! İnternet kullanımının son yıllarda artması, iletişimin tavan yapmasının yanı sıra, tıpkı   sosyal hayatta olduğu gibi evliliklerde de, iletişimi kesmektir. İlk zamanlar dakika başı çekilen mesajlar, saat başı açılan telefonlar komplimanlar seviyorum, aşıkım-lar artık yerini, ‘akşama bir şey lazım mı’ veya arandığında, 'Bir şey mi oldu, neden aradın?’ tarzında diyaloglara bırakmıştır…

 

8) Amaç birliğinin olmaması! Her ne kadar farklı insanlar olsak da, hayat içinde belirlenen hedefler hayaller ilkeler vardır. Hayatımızda amaç edindiğimiz herhangi bir konuda gönül birliği sağlanamaması, ilk başlarda pek bir önemsenmez. Fakat zaman geçtikçe, evlilik bağının olması gereken birlikteliği, muhafaza etmeye yetmeyecektir. Amaç birliğinin sağlanması halinde, çiftler birbirinin açıklıklarını sevgi ve anlayışlarıyla kapatabilecek veya dengeye koyacaktır.

 

9) Başka insanların içinde tartışmak! Eşler tartışma esnasında kontrolsüz davranarak söylenmeyecek incitici rencide edici sözleri söyleyebilir. Başkalarının yanında açıkların ortaya dökülmesi, eşlerin birbirlerine ve kendilerine olan güveni ve saygıyı zedeleyeceğinden, evliliği de temelinden sarsacaktır. 

 

10) Sevdiğini ifade etmekte ketumluk! Eşler birbirine muhabbet duydukça, sorunlar küçülür ve zamanla kaybolur veya önemsizleşir. Tarafların nadir de olsa,  eşlerinde beğendiği takdir ettiği yönlerini kendilerine söyleyerek onure etmelidirler. Olumsuz sözler nasıl kolayca söylenebiliyorsa, olumlu sözler de kolayca söylenmelidir. Aralarda küçük jestlerle veya hediyeleşmelerle kendisine değerli olduğu hissettirilmelidir. Unutulmamalıdır ki, böyle özel anlar, sorunlu zamanlarda bir emniyet kemeri niteliğindedir…

 

 

Evliliklerde yaşanan daha pek çok sorunlar olabilir. Lakin evliliği bitme noktasına getirebilecek nedenleri, mümkün olduğunca topralamaya çalıştık. Yol arkadaşlığında, istenen uyumun huzurla sağlanmasını temenni ediyoruz...

Selamlar...

 

Meryem Kadıoğlu