Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '11

 
Kategori
Siyaset
 

Evren'e Dersim'i tersimleyen Demirel 1990'larda neden kendisi Dersim'ledi de rutin dışına çıktı?

Evren'e Dersim'i tersimleyen Demirel 1990'larda neden kendisi Dersim'ledi de rutin dışına çıktı?
 

Resim internetten alınmıştır.


Hasan Cemal'in bugünkü yazısından öğreniyoruz.:

Demirel, 1991'in Şubat ayında, daha DYP'nin başında anamuhalefet lideriyken, bir akşam Ankara'da Anadolu Kulübü'nde bana şöyle demişti: "Asker 1980 öncesi benden 'Dersim Kanunu' istedi. Vermedim. Benden bunu istemeyin dedim. Dersim'de korkunç şeyler olmuştur."

Demirel, Dersim'de korkunç şeyler olduğunu muhtemelen 1960'lı, 1970'li yıllarda kurduğu hükümetlerde Dışişleri Bakanı olan ve 1937 yılında Dersim harekatının sonuçlanmasının ardından kurulan mahkemede idama mahküm edilen sanıkların infazını düzenlemekle görevlendirilen Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil'den dinlemiş ve öğrenmiş olmalı.

Dersim'li olması sebebiyle Dersim'de yaşananlara merak saran, ki büyük bir ihtimalle bu merakın sebebi Dersim hikayeleriyle büyümüş olmasındandır, Kılıçdaroğlu yaptığı araştırmada halkalardan birinin İhsan Sabri Çağlayangil olduğunu görüyor ve 1986 yılında ona mikrofonunu uzatıyor. Uzatılan bu mikrofona Çağlayangil bakın neler anlatıyor:

Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu, zehirli gaz kullandı, mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler."

Kılıçdaroğlu, infazla görevli Emniyet Müdürü olması sebebiyle Seyit Rıza'nın idam sehpasına yürürken, büyük bir kalabalığa hitap ediyormuş gibi sessizliğe ve karanlığa söylediği son sözlerini de yine Çağlayangil'den öğreniyor:

"Evlade Kerbelayme (Kerbela evladıyım), Aybo, Zulmo, cinayeto (Ayıptır, zulümdür, cinayettir)!"

Tekrar ediyorum. Muhtemelen bu gerçekleri Demirel Çağlayangil'den birinci ağızdan öğrenmiş olmalı.  Ve bu bilgiler ışığında 1991 yılında Hasan Cemal'e girişte belirttiğim sözleri söylüyor. Bu sözlerle Demirel, 1980 öncesi "2. Dersim"i engelledim demek istiyor.

Peki bu sözleri söyledikten sadece iki yıl sonra, yani Demirel cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan ve o zamanki yönetimde çok etkili olan MGK Başkanı olduktan sonra neden Türkiye'de yeniden "Dersimvari" olaylar yaşanmaya başladı?

Özal'ın ölümü ve Demirel'in Özal'ın makamına oturmasıyla Türkiye adeta makas değiştirmişti. Doğu ve Güneydoğu'daki halk PKK ile özdeşleştirilmiş ve PKK muamelesine tabii tutularak, "dışkı yedirmek" gibi akla hayale gelmeyecek işkencelere maruz bırakılmıştı. Köyler boşaltılmıştı. Ve tabii ki ceplerde dolaşan "infaz" listeleri ve binlerle ifade edilen faili meçhuller!

O kadar ki, bugün bile mevcut hükümet PKK ile ilgili yeni bir uygulamaya gittiğinde, bazı liberal aydınlar, "Yine 1990'lara mı dönüyoruz" diye paniğe kapılıyorlar! Bir "karabasan" yıllarıydı o yıllar.

Gerçekte 1990'lı yıllarda olan neydi? Devletin hukuk dışına çıkmasıydı... Mahkeme kararları olmadan, suçlu suçsuz demeden topyekün infazların uygulanmasıydı...

Eee  Dersim'de yapılanlar da bundan farklı değildi ki! O zaman da devlet hukuk dışına çıkmış, uydurma bir mahkemenin aldığı kararların infazı dışında, mahkeme kararı olmadan da mağaralarda topyekün bir halk infaz edilmişti!

Demirel, Dersim'e karşıysa 1990'larda yapılanlara neden izin verdi?

Diyebilirsiniz ki; Demirel'in haberi olmamıştır ya da ona rağmen bu hukuk dışı olaylar yaşanmıştır.

Ne yazık ki bu ihtimalleri bizatihi Demirel'in kendisi yalanlıyor. Devletin uyguladığı hukuk dışılıklarla ilgili bakın Demirel ne diyor:

"Devlet, bazı zamanlar rutin dışına çıkabilir!"

Bu, devletin işlemiş olduğu bütün günahları affeden, İstiklal Mahkemeleri'ni de, Dersim'i de, darbeleri de, 1990'lı yıllarda yaşananları da, Susurluk'u da, Ergenekon'u da meşrulaştıran bir söz.

O halde Demirel'in Dersim'le ilgili Hasan Cemal'e söylediklerini nasıl okumalıyız?

Tabii ki Demirel'in "rutin" zık-zak'larından biri!

Belki de askeri reddetmesinin, Dersim dışında bambaşka bir sebebi vardı!

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..