Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '07

 
Kategori
Felsefe
 

Evrene kuş bakışı bakın! O "bin aynalı tapınak"a...

Evrene kuş bakışı bakın! O "bin aynalı tapınak"a...
 

İstersek her şeyi daha iyi görebilir, daha iyi ifade edebiliriz. Dünya ve hayat bize göre değişir. Duygularımızın, düşüncelerimizin atlası, hayatta ütünde yaşadığımız ruhsal ve maddi coğrafyayı da şekillendirir.

Zamanın birinde bir Kral'ın içini tarifi imkansız bir sıkıntı basmış. "Bana bir falcı çağırın," diye emir vermiş. Ülkenin en iyi falcısını getirmişler. Kral "Bak bakalım falcı içimdeki sıkıntı nedir, benim geleceğim nasıl olacak," demiş. Falcı cam küresine bakmış ve hemen ardından üflemiş püflemiş...

"Aman Kralım, gelecekte sizi çok kötü günler bekliyor, geleceğiniz çok karanlık, ülkenizin başında bir çok savaş ve isyanlar göreceksiniz, öyle acılar yaşayacaksınız ki üç oğlunuzun da ölümünü göreceksiniz..."

Gerisini duymak istememiş Kral, hemen kükremiş: "Benim canımı daha da sıktı, tez vurun bu adamın kellesini!..."

Ama içindeki sıkıntı geçmemiş aksine daha da artmış.

"Bana başka bir falcı bulun," buyurmuş. Başka bir falcıyı yaka paça getirmişler huzura. Kral "Bak bakalım falcı, içimdeki sıkıntı nedir, benim geleceğim nasıl olacak," demiş.

Falcı kağıtlarını açmış, biraz düşünmüş.

"Haşmetli Kralım, geleceğiniz çok aydınlık, sizi öyle güzel günler bekliyor ki bu ülkeyi daha uzun bir süre yönetecek, toprağınıza toprak katacaksınız, üç oğlunuz da sizin öldüğünüzü göremeyecek..."

Kral rahatlamış ve emir vermiş: "Bu falcıya bir kese altın verin, bundan sonra kendisi sarayın falcısıdır!..."

Her şeyin daha iyi anlatilabileceği bir yol vardır.

Yeter ki onu bulmaya, uygulamaya ve ufkumuzu bu doğrultuda genişletmeye uğraşalım. Geleceği görerek
daha iyiye doğru bakmalıyız ki geleceğimiz de aydınlık olsun...

Daha iyi anlatabilmek için, kendinizi ve karşınızdakini daha iyi tanımanız ve değerlndirmeniz gerekir. Yoksa yanlış anlamalarla, gücenmelerle, gönül koymalarla baş başa kalabilirsiniz. İyi bir iletişim için, doğru şifreleri bulmak ve sözcükleri yerinde kullanmak gerekir:

Büyük bir içecek şirketinin pazarlama temsilcilerinden biri, Arabistan'daki görevinden hayal kırıklığı ile dönmüş ve niye başarılı olamadığını arkadaşlarına anlatmış:

- Beni Arabistan'a ilk gönderdiklerinde iki sorun vardı.

Arapça bilmiyordum. Halkta da okuma-yazma öyle iyi degildi. Bu yüzden, onlara vermek istedigim mesajı yan yana üç resim halinde düzenledim.

Birinci resimde bir Arap... Çölde kumların üzerinde sürünüyor, susuzluktan kavrulmuş, ölmek
üzere. İkinci resimde, Arap, kumların arasında bulduğu bizim içeceği içiyor. Üçüncü de adam dipdiri, ayakta, canlı ve neşeli...

- Eee, harika fikir. Anlamadılar mı?

- Anladılar anladılar ama... Sorun da bu. Araplar sağdan sola okurlarmış meğer!...

Hayatı ve karşınızdakine kendinizi, isteklerinizi anlatmanız için önce hayatı ve karşı tarafı anlamanız gerekir bence.

Hayatta karşılaştığımız olaylar değildir önemli olan, esas bu olaylara nasıl tepki verdiğimiz belirleyicidir çünkü:

Afrika'daki yaşayan insanların hiçbirisinde ayakkabı olmamasını, bir satıcı bir fırsat olarak görür, diğer bir satıcı böyle bir ihtiyaç olmadığını düşünerek hiç kimseye ayakkabı satılamayacağını ileri sürer, bir şair ise bu duruma bakarak dünyanın adaletsiz olduğu gibi daha farklı çıkarımlarda bulunur.

Aslında her olay bakış açınıza göre değişir. Biz onu şekillendirir, adlandırır, bakış açımıza göre anlamlandırırız.

Hayat ve evrene ne verirseniz, onu çağırırsınız. Ve verdikleriniz isteklerinizle birleşerek, güçlenerek size döner.

Hindistan'da yüksek bir dağın doruğuna yapılmış "Bin aynalı tapınak" adlı görkemli bir yapı vardı.

Günlerden bir gün, bir köpek dağa tırmandı, tapınağın merdivenlerinden çıkarak içeri girdi. Tapınağın bin aynalı salonuna geçtiğinde bin tane köpek gördü. Korkarak tüylerini kabarttı; kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırdı; korkutucu hırıltılar çıkararak dişlerini gösterdi. Ve bin köpek de aynı anda tüylerini diktiler; kuyruklarını bacaklarının arasına alıp korkunç sesler çıkartıp dişlerini gösterdiler.

Köpek paniğe kapılarak tapınaktan kaçtı. O andan başlayarak, bütün dünyanın tehlikeli, korkunç köpeklerle dolu olduğuna inandı.

Bir süre sonra bir başka köpek gelip dağa tırmandı. O da tapınağın merdivenlerinden çıktı "Bin aynalı tapınak"a girdi. Tapınağın bin aynalı salonuna geldiğinde bin tane köpekle karşılaştı ve çok sevindi.

Kuyruğunu salladı; neşeyle oradan oraya zıpladı ve köpekleri oynamaya çağırdı. Bu köpek, tapınaktan çıktığında dünyanın dost ve sevecen köpeklerle dolu olduğuna inanıyordu.

Çünkü hayat bir "ayna"dır, aksiniz ise evren...

Kendi içinizden çıkıp kendinize uzaktan bakmak iyidir bazen.

Hayata bir de kuş bakışı bakın, yaklaşımlarınız yenilenir, görüş açınız genişler!...

 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..