Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '11

 
Kategori
Dilbilim
 

Evreni / doğayı içinde taşıyan güç; dil

Evreni / doğayı içinde taşıyan güç; dil
 

İnsan dilinin altında gizlidir./Hz Muhammed

İnsanı, insan incelemektedir.

İnsan, hayvanı, doğayı, evreni de incelemektedir.

İnsan ölçülemeyecek ölçüde bilgi biriktirmiştir.

Çocuklarına bilgi aktaran tek canlı da insandır.

Binlerce yılın bilgisi, insan tarafından yeni insanlara aktarılmaktadır.

Yeni insan, eski insanın birikimlerini, yinelemeden, onun bıraktığın yerden bu nedenle ileri taşımaktadır. İnsanlığın ilerlemesi bu nedenle olanaklı olmuştur.

İnsan bilgiyi üretir, taşır, aktarır.

Bu nedenle insan hep değişmiştir, değiştirmiştir.

Diğer canlılar hep aynı kalmıştır.

Diğer canlılar, hayvanlar, özelleşmiş organları ile yaşam mücadelesi verirler; içgüdüleri ile yaşarlar

İnsanda içgüdü yoktur, iç güdünün yerine onun kalıntıları içtepileri vardır.

Daha da önemlisi DÜŞÜNCESİ vardır. İnsan düşünme ile yaşamayı, çoğalmayı, dünyaya, doğaya egemen olmayı başarmıştır. İnsan güdüleri ile yaşayan varlık değildir. İnsan düşüncesi ile yaşayan varlıktır.

Düşünce,usu, us bilimi, bilim tekniği geliştirmiştir.

İşte insanın başlangıcı, düşüncenin başlangıcıdır,

Düşüncenin başlangıcı ise DİLİDİR.

Denebilir ki, insanın başlangıcı dilin başlangıcıdır.

İnsan dili yüzünden, hayvanlar gibi özel davranışlar geliştirmediler.

“Eğitilmiş bir köpek, başka bir köpeği dili olmadığı için eğitemez”

İnsanın bütün özelliği, dilinde/düşünce yetisindedir.

Bu nedenle de düşüncenin, dilin sınırı yoktur. Sınırsız ve sonsuzdur dil dolayısıyla düşünce

Dilimiz ile düşünürüz.  Dilsiz düşünce olanaksızdır.

Bu nedenle denir ki, “ilk düşünen ilk konuşandı”

Dünyaya bütün dilleri edinecek bir yetiyle geliyoruz.

Bu yetimizi içinde büyüdüğümüz toplumun dilini edinerek düşünmeye başlıyoruz

Bu edindiğimiz dil, dünyamız oluyor. Dünyayı, insanı, olan biteni, bu dil ile anlamlandırıyor, anlıyoruz. Salt bugünü, anlamakla kalmıyoruz, geçmişi de dilimizle kavrıyoruz. Geçmişi yaşamadan geçmişi bilmeği başarmayı dile borçluyuz. O nedenle, hayvan geçmişi, geçmişini bilmez. Biz biliriz. Bilmekle kalmaz dil ile tasarlar, dil ile düşleriz.

Evreni, doğayı, toplumu, bütün karmaşıklığı, bütün derinliği ile dilimiz aracılığıyla düşüncemize taşırız. Orada biriktiririz, o birikime yeni birikimler ekleriz ve yeni düşünceler üretiriz.

Türkçe bir dildir. Bütün dillerden hiçbir eksiği yoktur. İnsan dillerinin birbirine üstünlüğü yoktur. Ama farklılığı vardır. Bu farklılık bir düzenektir. Düşünme düzeneği.

Bu düzeneği bozacak yabancı, farklı bir dil, farklı bir dilin sözcüğü, kavramı düşünce düzeneğini bozuyor. Düşünme düzeneğinin bozulması, üretme düzeneğini bozuyor. Tasarlama, kavrama, düşleme, yaratma süreci sekteye uğruyor.

Çünkü hangi dil ile anlam ağı kurmuşsanız, o dilin kavramları ile o alanı genişletebiliriniz.

Yabancı bir dilin sözcüğü, belli bağlamda sınırlı bir anlamla kalır, yeni düşünce, yeni kavram ağı kurmamızı önler.

Türkçe,  dilin bu temel özelliklerine oldukça uygun bir yapı geliştirmiştir.

Örneğin, bil-kökünden; bilgi, bilinç, bilgin, bilim, bilimci, bilici, bilgiç, bilgisayar, bilgiişlem, bilişim, bildiri vb. gibi aynı anlam ağına giren sözcük/kavramların arasına, örneğin, İngilizce knowledge/information/computer/science ya da Arapça malumat/alim/mütefekkir sözcükleri girdiğinde anlam ağı kansere uğramış gibi olur. Anlamlararası geçiş engellenmiş olur ve o iki sözcükle yeni anlamlar üretmek, türetmek olanaksız olur.

 

 
Toplam blog
: 47
: 781
Kayıt tarihi
: 26.08.11
 
 

"Ya Bilim ya da Kaos ve Ölüm" Türkçe, dil, dilbilim, dil eğitimi çalışma alanlarımdır. Eğitim, kü..