- Kategori
- Bilim
Evrimi anlamak, yaşamı anlamaktır.
Yaşamın evrildiği ilksel çorbada ilk koruyucu zarlar, kılıflar keseler, nasıl oluştu? Bu sorunun cevabı için elektronları ve onların doğasını iyi bilmek gerekmektedir.
Bir elektron, eksi yüklüdür. Atomun çekirdeği ise artı yüklüdür. Elektron – yükü nedeniyle + yüklü proton tarafından çekilir. Doğada bulunan atomların çekirdeğinin eksi elektronu çekme kabiliyeti farklıdır. Oksijenin elektro negatifliği, yada eksi çekerliği karbon ve hidrojenden daha güçlüdür.Oksijen de diğer atomlar gibi bağ yapmak eğilimindedir.Oksijen bağ yapmak üzere, yani molekül oluşturmak üzere karbon veya hidrojenle birleştiğinde (su) oluşan kimyasal bağın paylaşılan elektronları, oksijene daha yakın durur. Bu yakınlık, orantısız polariteyi doğurur. Su molekülünde olduğu gibi, molekülde orantısız bir polariteye sebep olur. Molekülün bir tarfı artı, diğer tarafı da hafifce eksidir. Bu polarite farkı, zıt yüklü uçların atomun elektron ve protonunda olduğu gibi bir etkiye sahip olması demektir. Zıt yüklü uçlar, tıpkı atom gibi davranır. Diğer polar molekülleri kendine çeker. Hidrojen bağları olarak bilinen bu çekim biçimi DNA’ yı birarada tutan çekim gücüdür. Bütün proteinlerin şekli, biyolojik etkinliği, hücre zarlarının oluşması, yenilenmesinde bu çekim gücü iş görür.
Gelelim ilk keselerin nasıl oluştuğu sorusunun yanıtına.Yani lipozomların nasıl oluştuğuna. Bütün biyolojik zarlar fosfo lipid yapıdadır. Fosfo lipitler ikili özelliğe sahiptir. Bir uç oksijen atomu içerir ve polardır. Diğer uç apolardır, hidrojen ve karbon atomundan oluşur. Sonuç polar uçlar, su moleküllerine, elektro statik olarak bağlanır. polar uçsa, polar uç ile bunu çevreleyen su arasındaki çekimin itmesiyle yüksüz olarak bir araya gelir. Polar başların çember ve apolarların kuyruk yapısı ortaya çıkar. Suyun olduğu bir ortamda suyu seven polar başlar su tarafında, suyu sevmeyen apolar kuyruklar, sudan uzak tarafta olmak üzere her iki tarafta suyun olduğu, iki katmanlı bir küresel yapıyı oluştururlar. Sonuç bir lipozomun yapısıdır. Görüldüğü gibi her şey atomların yapısında gizlidir. Bütün biyolojik yapı, canlılık, yeryüzünde bir milyar yıl boyunca kimyasal evrimin hazırladığı yapının üzerine inşa edilmiştir. Günümüz hücrelerinin yapısı başlangıçtaki bu iki katmanlı yapı gibidir. İçsel ve dışsal suyla kılıf içine alınmış bir yapıdan farklı değildir. Sadece evrimsel gelişim ve dönüşümün eklediği eskinin üzerine ilave ettiği çekirdek, (kromozomları içerir.) , mitokondriler, endoplazmik retikulum, golgi aygıtı ve bitki hücrelerindeki kloroplastlar gibi özel bölümler eklenerek hücre gelişmiş hale getirilmiş, zenginleştirilmiştir.
Yaşamın başlangıcı günümüzden üç buçuk milyar yıl öncesine gider. Dünyadaki ilk canlılar basit mikroorganizmalar oldu. Bunların çoğunun boyut ve şekilleri ve karmaşıklığı günümüzdeki bakterilere benzer. Genetik çeşitlemeler, belirli bir çevrede bazı bireylerin yaşamlarını sürdürebilmeye ve üremeye daha uygun olmasına yol açtı. Böylece de daha iyi uyum sağlamış organizmaların kalıtılabilir özellikleri sonraki nesillerde daha sık gözlenebilir hale geldi. Bu doğal seçilim ilkesiyle yeni yaşam biçimlerinin ortaya çıkışı, fiziksel çevrede büyük değişikliklere neden oldu ve evrim koşullarının farklılaşmasını getirdi. Örneğin bazı bakterilerin klorofili tutması ve fotosentezi başlatıp ilkel atmosfere fotosentezin atığı oksijeni vermesi, soluk alan yaşam biçimlerinin evrilmesini sağladı. Biz insanlar ve hayvanlar soluruz. Oksijen alır karbon gazı salarız. Bunu bitkilerin atası, bizim de atamız olan Mavi Yeşil Alg lere, klorofilli bakterilere, Siyano bakterilere borçluyuz. Kırlarda ve bahçelerimizde rutubetin fazla olduğu nemli havalarda gözlediğimiz yeşil mavi yumuşak köpük benzeri sümüksü yapılara. Onlar üç buçuk milyar yıldan beri yaşamın, canlılığın ilkleridir. Gözlerimizin önündeler ve yaşıyorlar. Bize evrimin gerçekliğini haykırıyorlar. Durup bakalım ve saygıyla selam verelim rastladığımızda. Onlar evrimin kalıcı yaşayan canlı şahitleridir. Fosil aramalara ara geçiş tartışmalarına gerek yok bence. Alg ler başlıbaşına evrimin delili olarak durmaktalar, hem de yanıbaşımızda. Deniz yosunları ve yeşil yosunların, ilkel tek hücreli hayvanların soluk alan tüm yaşamların atası olarak.
Not : Bu yazının bazı bölümlerinde , Tubitak yayınlarından “olağandışı yaşamlar”(JAMES L: GOULD; VE CAROL GRAND GOULD) kitabından yararlanılmıştır.