Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Evvel zamanda meşk…

Evvel zamanda meşk…
 

meşk anında-evvel zaman


Evvel Zamanda Meşk…

Faruk Nafiz Çamlıbel’ in meşhur Han Duvarları şiirini bilirsiniz…

Yüreğimde ateşler yakan O müthiş dizelerin zihnimde beliren tuvallere yansıması beni derin hülyalara götürür.

Zaman zaman gittiğim mekânlarda O şiirden an’lar düşlerim…

Rize’mizde Evvel Zaman isimli bir lokanta yöresel yemekleri tarihi eşyaların süslediği duvarlar arasında sunar size.

Bu nezih yerin bir başka özelliği haftanın belli akşamları türkülerin amatörce icra edildiği bir yer olması…

Âcizane, bu vilayette ucundan iliştiğim bir sürü faaliyettin biri de burada yapılan meşklere katılmamdır.

Binlerce tarihi eşyanın süslediği bu mekânda, Üstadınşiirinden iki mısra hiç alakası olmamasına rağmen aklıma düşer zaman zaman:

“ Bir deva bulmakiçin bağrındaki yaraya
Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya.”

Hepimizin bir derdi vardı, yaralıydık sol yanımızdan veyaben öyle görürdüm her oturuşumuzda!

Bağlamaların akordu epey zaman alır.

Bazen " hep akort mu çalacaksınız” diye sesler yükselir, genellikle de bana sitem edilir.

Favori sözüm “kendim için çalıyorum” dur.

O havaya, o otantik havaya başka türlü giremiyorum.

“Akordu bozuk insanlardan çektiğimiz görmüyor musunuz“diyorum bazen.

Herkesin üzerinde günün yorgunluğu var. Anlıyorum ama, bamtelimin akordu önemli kardeşim!…

Benim zorum başkalarının da bam teline dokunmak usulca.

Ben, Mohaç ovalarından Katerina’nın çadırına gitmek istemiyorum. An’ lar için gelenler yandı. İlle de Veysel’e, Pirsultan Abdal’a, Yunus Erme’ye Mevlana’ya elbağlamak, divan durmak istiyorum...

Günümüz halk müziği dehası Neşat Ertaş’ın tınısını yakalamanın telaşındayım…

Neyse… Bir saat süren akort çalmadan sonra başlarız, camlartitrer bazı yürekler gibi…

Ahh!… Gereksiz yere ikinci sese inmese arkadaşımızuyanmayacağım, beklide görmeyeceğim uzak köşede gözyaşlarını silen hanımefendiyi…

Her işte bir hayır var demek.

Eylemim iyisi kötüsü yok!...

Dem almışken konuşan gördüm mü, intikamımı alıyorum “akortçalmayın” diyenlerden,

“Saz başlar, söz biter” diyorum…

“Artistik yapmayın” diye uyarır bir arkadaşımız!...

Bet ses yine pompalıyor. Anfileri çatlak, yırtık gırtlak, “ille de roman olsun” diyor!

Bağlamada salvoyageçen anadan doğma halk müziği öğretmen arkadaşım, Kırşehirli Melih’i durdurmak ne mümkün.

Albayımız bazen kendi başına bir parçaya geçer, akşam eksersizlerine dalar, sanki burada değil!. Çok beyefendi, özür diler “burayı zaten beceremiyordum” der…

Ayı Osman, kalebodura desen veriyor sanki çalarken…Müteahhitten fırça yemiş ya.!....

Aşka gelen def’in eski derisini patlayacak, vur Allah vur!..Emekli doktorumuz iki kaşıkla “Silifkenin Yoğurdu” yumuşaklığında dokunurken ritme, volümü yüksek darbeler yakışık almıyor ama, naparsın, bu dereden bukadar balık!

Dayak var işin ucunda!...

Yine fırça yiyeceğim.

“Ne halt ettin bu saate kadar” diyecek hanım.

Derse, desin!..

Ellerim perdeleri okşadığı müddetçe çalacağım!..

Hayatın böyle güzelliklerine kaçacağım…

Elimde değil:

“Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor,
Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor.

Sevgi ve saygılarımla…

 
Toplam blog
: 449
: 609
Kayıt tarihi
: 24.06.08
 
 

Rizede yayınlanan ilk renkli gazete ViraHaberin kurucusuyum 5 sene baş yazarlığını yaptım. İLESAM..