- Kategori
- İlişkiler
Exbahar...
'Kanadımdan sekti kurşun...''
Dudaklarına konan bir uçuk’tur sonbahar… Yaz desen değildir artık… Öp desen değildir… En geniş otobüsler bile içlerindeki kalabalıkla ufalır… Küçücükleşirler… Tıklım bas bas tramvaylar, varoşların dolmuşlarıyla çiftleşir... Soğuyan terler, tenlerinde tuz kristalleri bırakır. Sıcak bir somun ekmeğin kokusu kadar vazgeçilmezdir dokunuşun… Sihirli parmak uçlarınla kör düğümlenir hayat… Aşkın duruşudur tüm ürktüğüm.
Tanıdık… Babacan bir adam dağınıklığıdır sakallarım… Ey! Canımın sevdiği… O kederli Münir Nurettin şarkılarındaki parlak yıldız kristalleriyle, çifte kavrulmuş iri dişli badem taneleri kadar lezzetli kadınım! Savaşır gibi seviştiğimiz gecelerden artan… Issız kalanınım.
Kışa dönecek İstanbul. Beylikdüzü’ndeki apartmanların önlerine park etmiş otomobilleri kaybedene kadar yağacak karlar… Son bilmem kaç yılın en şiddetli aşkı olup yağacaklar. Sonra… Gurbetin lodosu vurdukça… Bizim gibi eriyip kaybolacaklar.
Evlerinin içlerinde... Yapışkan sinekler gibi saracak insanları… Kaloriferlerinin nemli yalanları…
Yarılan bir nar gövdesi gibi kızarmayacağız artık bir daha aşkın sıcağında… Bir daha hiç… İliklerimize kadar ısınmayacağız…