Ey ademoğlu!

Ey ademoğlu! Tasavvur et!
Tasavvur et ki; Bir çift ahu gözdür! Gözünün beyazı ak, siyahı koyu ve yuvarlaktır! Kirpikler birer ok, kaşlar keman yayıdır!
Oysa avradınki, bir çift yorgun çukurdur. Etrafı kırış kırış, gözünün ucunda ise her daim çapağı vardır.
Tasavvur et ki; teni gizlenmiş devekuşu yumurtaları gibi bembeyazdır! Şeffaflığından baldır kemiklerinin ilikleri, etinin üstünden görünür. Eti olgun bir armut gibi sıkıdır amma, çok narindir! Üflesen dahi, nefesinin değdiği yerde iz kalır!
Oysa avradınki, solmuştur, gevşemiştir, suyu çekilmiş, aba gibi olmuştur. Elleyecek olsan elin takılır pütürlerine.
Tasavvur et ki; boyu fidandır. Endamı nazlı kuğuları kıskandırır. Yürürken iki yana öyle bir salınır ki, başını döndürür, serhoş eyler nefsini!
Oysa avradın ki, yerden yığmadır! Tıknazdır! Yürürken iki yana devrilir, devrildikçe göbeği çalkalanır.
Tasavvur et ki; sesi bülbülü küstürür, terennümü seni kendinden alır, arş-ı aleme götürür. Bir sözüne dünyayı feda edesin gelir. O hiç susmasa, sen hep dinlesen istersin!
Oysa avradınki, çatallıdır! Kapı gıcırtısı onun sesinin yanında latif-şerif kalır. O konuştukça, senin ağzına bir şamar çarpasın, minderi tıkasın gelir!
Tasavvur et ki; tomurcuklanmış kalkık göğüsleri vardır! O turunç göğüsleri esvabından taşar da ,senin karşında kabuğunun içinde saklı bulunan inci gibi örtünmeyi yine de aklına getiremez.
Oysa avradınki, beline inmiştir. Meme ucu hurma tanesine dönmüş, göğsünün altına kaçmıştır.Sönmüş ayran yayıkları gibi, şekli bıraktığın gibi kalır.
Tasavvur et ki; bembeyaz yüzünde al elma gibidir yanakları! Öpmeye kıyamazsın, bakmaya doyamazsın! Parıldadıkça elma, ağzının suyunu tutamazsın!
Oysa avradınki, et beniyle doludur, çatlamış toprak gibidir, toprakta bitmiş çalı gibidir tüyleri, ele gelir, yanağın yanağına değse yanağın irkilir.
Tasavvur et ki; eri, erkeği, eşi yani sana çok mu çok düşkündür. Sözünden çıkmaz, gözünden başka göze haşa dönüp bakmaz. Öl desen ölür de , yine de bir nebze dahi gam duymaz.
Oysa avradın; lafına laf çatar, gözüne göz olur batar, sen ne dersen, o aksini yapar. Nalın kadardır dili, hem tangır tungur ses verir, hem de uzar da uzar.
Tasavvur et ki, her nefsin çektiğinde ipek yumaklar gibi altına serilir, misk-i amber kokar teri, bedenindeki buğuyu senin bağrına değdirir. Bir yandan ateşlerde kavururken, bir yandan rutubetlendirir..
Oysa avradın, yat dersin yığılır, kalk dersin olduğu yere yapışır. Üstü başı yemek kokar, teri peynir ekşisi gibi burnunu tırmalar.
Tasavvur et ki; aklı henüz melek çağıdır, yaşı henüz buluğ yaşıdır. Sen de ON ÜÇ, ben diyeyim on üç buçuktur... .