Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Ey gecenin sessizliği!

Ey gecenin sessizliği!
 

EY GECENİN SESSİZLİĞİ


bıçak olup yarsana

içine düştüğüm karanlığı

bulup getir bana

sevdasından pervaze olduğum o yari…

Ey o aşkım;

Sen ol hep uğruna yandığım,

sen ol…

Sen sevdası yaşanan aşk ol ömrüme…

Mutluluğunun kilometre taşı ol gönlümün

yürüdükçe ömrüme mutluluk yazsın

erimeden yürüsün bu savda yolunda…

Ey gecenin sessizliği

bıçak olup yarsana

içine düştüğüm karanlığı

bulup getir bana

gönlümün esiri olduğu o yari…”

Islak teniyle bedenime dokunan, kurumuş dudaklarıyla tenimde sıcaklar açan! Gözyaşlarını içime çektiğim…

Bir umutsun…

Zamanın içinde zaman, haykırışı yasak olan…

Çıplak bir bedenin ayak sesleridir hücremi alevlendiren. Bana yasak kılsa da zaman, bedenimden terlerle seni bekliyorum! Yaşatmak istediğim sensin, gizlenmiş yüreğin! Belki zamana belki de dine aykırı olacak sevişmelerimiz! Gözlerimizden dökülen yaşlar sonrası gökkuşağı açacak, bedenlerimiz birleştikçe nefes alacağız tüm yasaklara inat…

Duyduğum ses, gördüğüm, görmek istediğim sen olacaksın; alacakaranlıklarda çığlıkla seni söyleyeceğim anaya, babaya ve doğmuş, doğacak tüm çocuklara!

İzlediğim yol, bildiğim; damarlarıma karıştırdığın delice akan kan, sımsıcak yanaklarının topraksı kokusu olacaktır…

Galiba son deminde ağlayacağım! Gözlerin gözlerimi görecek kadar cesaretli olacak mı?

Digor dan mêrgezere tanrıya dualar ettim. Kapılarını açsın cennet bahçeleri, acaba orada da zaman var mıdır?

Yine ıslaksın hem de sırılsıklam!

Dudakların yine kuru, gözyaşlarım susuzluğunu giderebilecek mi?

Seni yazabilecek, görebilecek, tarihini, yer ve zamanını açıklayabilecek yürek olacak mı? Güneşin doğuşunu her gördüğümde gözlerim ölürcesine dalıp gidiyor lal uykulara!! Toprak bizi alırken yanına, günah işleyen gözlerimiz soracak mı hesabını? Toprak, dökülen her damlanın buruk acısını anlatacak mı yanı başımızda ağlamakta olanlara…

Yoo hayır, ağlamak yok!

Toprağa emanet olurken ağlayan bir çocuğun çığlık sesiyle emanet olacağız. Sen gözlerime boğulacaksın ben de alıp koklayamadığım ellerine… Sımsıkı sarılacağız gecenin derin karanlığına. Yapamadıklarımızı gidenken tamamlayıp zindan da bekleyen gardiyana teslim olacağız!

Sessizlik geceye hakim iken, sessizce kanat çırpacağız! Nice beyliklere boyun eğmeyen dünya başını eğip de toprağa alacak beni, seni…

Çıplaktır duygularım olabildiğince sevgi yüklü. Gizlemeksizin kurşunlar sıkan, yasaktır bana mutluluk, gizlidir özenle beslediğim umutlar… Ne yapsam çaresizce gelip geçiyor günler. Hayallere bile zaman işlenmiş, zaman burada da ürkütücü ve kalleş! Göremediğim, bilmediğim bir şey olsa gerek! Yürüdükçe yollarım kesiliyor, sarhoş ediliyorum. Dünyaya karşı inancımı yitiriyorum, güvenemiyorum insanlara…

Sevgide sessizliği sorgu_suali öğrendim. Sessizlik bütün duygulara yön olmak, sualler etmeden yürümek istedi yüreğimize bir anahtar gibi kilit olmak istedi!

Bildiğim, gördüğüm, duyduğum ve istediğim tek şey sen ve "sen"…

Ey gece; bırak içindeki tüm sessizlikleri kimi sahil görsün kimi bozkır kimi yıkılmayan dağları. Bırak bendeki o yari içimdeki denizi, sonsuz okyanusu görsün!

Ey gecenin sessizliği bırak gözlerim sakladığım şehre dalsın, düşlerde sakladığım o yare varsın…

Ey gecenin sessizliği

bıçak olup yarsana

içine düştüğüm karanlığı

bulup getir bana SEVGİYİ

adını koyduğum MUTLULUĞU

 
Toplam blog
: 21
: 523
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

Bir şairim belki eşi benzeri bulunmaz belki de ne dediğini bilmez! Sorgular, sualler eder. Kalemi..