Ey kadın ilk vazifen erkeğini memnun etmektir.

Tarih 20 ağustos pazar,

Yer; Zübeyde Hafız Kuran Kursuna bağlı bir meclis,

Bir dostumuzun kızı evleniyordu, onun cemiyetine iştirak etmek için,

tatilimizi yarıda bölerek Bursa'ya geldik.

Yanımda eşimin arkadaşlarının hanımları, diğer konuklar.

Otırduk bize gösterilen halının üzerlerine, saatlerce uzayan meşakkatli ve de uzun bir yoldan geldikten sonra, dayanmak istediğim duvardan bile yoksun bir haldeyim, hani bir yastık koysalar oracıkta uyuyabilirim o hallerdeyim sizin anlayacağınız, değil yastık, buz gibi duvara razıyım ama maalesef o da yok, ortalardayım, mecburen bağdaş kurmak ile kurbağlama çökmek arasında bir duruş sergileyerek, hafuzların eşliğinde gelinin çıkarılışı, takı merasimi vs.saatlerce bekledik.

Bu arada ayaklarımın uyuşmuş olduğunu ve de benden artık drektif almadığını hissettim.

Korkunç bir sızı ile sol ayağımı uzatmaya çalıştım.

O sırada SOHBET adı altında, kumaş bir perde ile KADINA // ERKEĞE ÖZEL BÖLÜNEN PARAVANDAN,

Megafon aracılığı ile bizim tarafa, yani burada anladığım, 2.sınıf yaratıklar=KADINLAR, bölümüne hafızın gür sesi yankılanıyordu.

Okunan Kuran-ı Kerim ayetlerinden sonra ses değişti ve vaaz benzeri bir nasihatname başladı.

-Gelin hanım sesim o yana iyi geliyor mu?

-Geliyor diye nidada bulunuldu kayınvalide tarafından!

-Haaa gelin kızım ve oradaki hatun kişiler sözüme iyi kulak veriniz.

İlmihal kanunlarınca,

Kadın kocasını memnun etmek için yaratılmıştır.

Kocası yatmadan yatağa girmeyecek,

kocasının sözünden dışarı çıkmayacak,

kocasının istemediği her kim olursa olsun evine davet etmeyecek,

Kocaya ait para kimse tarafından tasarruf ettirilmeyecek,

Erkeğini memnun mesut mutlu etmek için kadın olanca gücü ile çalışacak,

DOĞACAK ÇOCUKLARINA İYİ BİR ANA OLACAK,

Doğacak cocuğa erkek isim koyacak,

Erkek kaç adet isterse kadın itaat ederk o adette çocuk doğuracak...

-!

Aman Allahım, ben nereye geldim diye yüzüme kaynar su atılmışcasına, ayağıma saplanan korkunç sancıyı unutarak kendimi bahçeye attım.

Kulağım hala içeride, bekliyorum ki kocaya da, yani DAMAT ADAYINA DA ,

NASİHATLER olacak, sesler sustu, ve vaiz hazretleri, şimdi ikram zamnanı diyerek, masasına getirilen menüye gömülüverdi.

İSLAM DİYE uyutulan o kadın zümre içinde var olmaktan ne denli utanç duyduğumu tahmin bile edemezsiniz.

Kadına cariye muamelesi yapan bu dünya görüşüne İSLAM,

adını takmak da ayrı bir israftı.

Eminim ki kitabın kitaba uydurulması bu olsa gerek.

Kadın topraktır,

erkek te onu sarmalayan bulut derken,

erkeğin bedeni hakimiyetini basa basa çınlatan o vaazı her dakika yüreğimde duyacağım.

Damada pay edilen vasiyetler unutuldu mu?

Yok hayır erkek egemen bir toplum olmamızdan kaynaklanan bir güç gösterisi ile özellikle es geçildi.

ERKEĞE denilmeliydi,

eşine sesini yükseltmeyeceksin,

kazancını da kayıplarında olduğun gibi açıkça ortada tutacaksın,

eşine ses tonunu şefkat ve sevgi ile ölçüleyeceksin,

İhtiyaçlarını kısıtlamayacaksın,

gözün haşaaa!dışarılarda olmayacak...

Bunlar konuşulmadan doğrudan verilen o yemek servisinden tek kaşık bile amadan,

sırf inadımdan,

aç aç döndüm o meclisten.

Aç ve de onurlu bir KADIN!

Komik ama gerçek bu güzellerim...

Dip not=

VATAN BU HALLERDE DOSTLAR,

UYUTULAN KOYUN SÜRÜLERİ,

ve şeriat aşığı sakallı hocalara ruhlarını emanet eden kadın kitlelerimiz.


SEVGİLER SAYGILAR...

Nilgün Çakıcı/ BURSA.