Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '14

 
Kategori
İlişkiler
 

Ey Seçim! Karaçalı gibi aramıza girdin

Ey Seçim! Karaçalı gibi aramıza girdin
 

Hastanın şifayı, fakirin parayı, öğrencinin diplomayı, Mecnunun Leyla'yı, beklediği gibi ... Kimilerinin yıllardır, kimilerinin aylardır, kimilerinin ise günlerdir beklediği, mahalli idare seçimlerini, gün itibariyle atlattı canım ülkemiz. 

Yerel seçimler! Basitce; belediye başkanını seçmek için gideceksin sandığa, reyini atacaksın geliceksin. Demokrasiyle yönetilen her ülkede bu böyledir.  Bizde de bu seçime kadar genelde böyledi, etkisi yine fazlaydı ama ''genel seçim'' havasına hiçbir zaman girememişti.

İşte ne olduysa kamuoyunun; Gezi parkı, 17 Aralık, Cemaat, Mit ve Suriye meselelerinin, başını çektiği beşgende, oluşturduğu manipülasyonlara, spekülasyonlara, komplo teorilerine, basın açıklamalarına, bomba demeçlere, belgelere, tapelere ve daha birçok unsura yer vermesi itibariyle, yıpranması ve beyaz bayrağı çekmesi sonucunda oldu. Bu gelişmelerin ışığında ise insanlar, tam bir keşmekeşin içinde buldular kendilerini.

Ve tabi kemekeşlikten kaynaklanan düşünce mezarlığının doğurduğu boşluğa, yerleşmek için partilerin, camiaların, derneklerin, ''stk'' ların kısacası, 'arkasından binlere, yüzbinlere hatta milyonlara hitap eden kuruluşların' insanları yanına çekmek ve ideolojilerini empoze etmek için yaptıkları basın toplantıları, bastıkları broşürler, çay davetleri, kahve sohbetleri,  genel itibariyle kampanyaları, yerel seçimlerin acayip boyutlara ulaşmasını sağladı.

Farklı etmenlere konu olsa da herkesin kafasında bir düşünce vardı tabi. Buluşulan tek ortak nokta ise: Seçimin sonucu yada seçimin galibi kim olucak? Sorusu idi. Sonuçları yazıp kafa açmaya gerek duymuyorum..

Ama seçimin sonucundan çok burada dikkat edilmesi gereken bir husus da; az önce bahsettiğim gibi insanların kendilerine ait platformlarda, sokak olsun, sosyal ağlar olsun düşüncelerini tıpkı bir parti gibi savunup (Bu gayet normal de.) üstüne insan etkileme çabası hatta bu uğurda yazdıkları ve sarf ettikleri 'aşırı' cümleler, kullandıkları videolar, yaptıkları asparagas haberler, manipülasyonlar, bazı 'kıt kafalıların' kullandıkları, sizli bizli ibareler ve daha neler neler. Hadi bunlara da normal diyelim de. Sırf aynı düşünceleri benimsemediklerinden güttükleri kine ve nefrete ne demeli? 

Yahu bu kadar mı pamuk ipliğine bağlı ilişkilerimiz? Toplum olarak, belki ani heycanlarımızı kontrol edemiyoruz ama o kadar çok nefret söylemi var ki tartışmalarımızın içinde o kadar sert ve itici tartışıyoruz ki, 'gerçi tartışmayı bir öğrenemedik'  yarının yeni birgün olacağını unutuyoruz konuşmanın sıcaklığıyla, önemli olanın, unutmamız gerekenin insan olduğumuz olgusu. Partilerin ve siyasi liderlerin üslubunu, kendimize örnek edinmede üstümüze yok maalesef.

Farkına varıp, siyaset için gereksiz küslüklerden kaçabilirsek eğer uğraşıp, yırtınıp, karşıya vermek istediğimiz düşüncelerin daha kolay verildiğini görebiliriz. Bu bize daha az enerji harcatır ve düşüncemizin hepsini veremesek de en azından bir kısmını verebilmemizi sağlayabilir. Zaten herkesin, kendince bir düşüncesi var, oy kullanmamak ve parti tutmamakta bir düşünceye tabidir.

Sonuç olarak arkadaş olmanın ve edinmenin bu kadar zor olduğu bir devirde, bize kavgadan ve ayrılıklardan başka hiçbir şey kazandırmayacak sert üslubun zaten topluma ve ülkeye de bir faydası olmayacaktır. Kim olduğumuzu, kültürümüzün nerelere dayandığını ve elin yabancısına bile ne kadar tahammüllü bir millet olduğumuzu hatırlarsak bu hataya da düşmeyiz zaten. Unutmadan. ''Cahil insana laf anlatılmaz!''

Allah Devletimize, Milletimize ve ilişkilerimize zeval vermesin.   

Rıdvan YAĞIZ

rdoygz@gmail.com

 
Toplam blog
: 19
: 401
Kayıt tarihi
: 23.02.14
 
 

Yaşadıkça öğrenildiğine inanan öğrenecesi bir insandır. Kendini herhangi bir yere ait hissetmez a..