Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Eyalet sistemi

Eski Cumhurbaşkanlarından Turgut ÖZAL ile başlayan “Eyalet sistemi” tartışmasına, yine eski Cumhurbaşkanlarından Kenan EVREN’in dün basına intikal eden düşünce ve görüşleri ile yeniden döndük…

Ülkelerin yönetim şekline o ülkede yaşayanlar karar verir. Bir defa bunu “Gerekli şart” olarak belirleyelim.

Peki, başka türlü belirlenir mi?

Elbette belirlenir…

Bunu da yeniden bir “Kurtuluş savaşı” olarak görebiliriz. Çünkü mevcut “Yönetme biçimi” ile artık ülke yönetilemez hale gelmiş, parçalanmış ve daha da önemlisi “Dâhili ve harici bedhahlar” ülkeyi parçalamış, birlik ve beraberlik içinde yönetilemez etmişlerdir.

Gelelim tartışmaya…

Eyalet sistemi için iki örneğin üzerinde durulabilir. Bunlardan birisi ABD diğeri ise Almanya…

Kısaca buradaki sisteme bakarsanız, eyaletler kendi bölgelerinin sorunları ile kendileri ilgilenirken, dünyaya karşı “Tek ülke” konumundadırlar. Bir başka ifade ile “Yerinden yönetim” de denebilir.

Bunun bir sakıncası var mı?

Millet iradesini bu yönde koymuş ise, elbette ki “Şekil” olarak bir sakıncası yok. Sakınca, Türkiye bu süreç içinde “Eyalet sistemi”ne geçişi nasıl gerçekleştirecektir, mesele burada…

Örnek gösterdiğimiz iki ülke de millet, yönetimin biçimi “Eyalet” olduğu halde “Ulusal” bütünlüğü önceliğine almaktadır. Yani, akıllarından “Bölünme” diye bir şey geçmemektedir.

Buradan hareketle bir de bizim ülkemize bakalım…

İçteki “Ayrılıkçı” güçler ile dıştaki Türkiye’nin bölünerek yok edilmesini isteyenler, bunu yapabilmenin tek yolunun veya yollardan birisinin Türkiye’nin “Eyaletlere” bölünmesinde görmektedirler.

Bizim için ortaya konulan yönetimin “Şekli” değil, bunun üzerinden Türkiye’nin geleceğinin “Şekillendirilmesi”dir.

Dolayısıyla, ülkenin “Eyalet sistemi” ile yönetilmesini isteyenlerin “Samimi” oldukları düşüncesinde değilim.

Bakınız… İki günden beri ülkemizde, on yıl önceki “28 Şubat süreci” diye bilinen olay “Yıldönümü” bahanesi ile tekrar tartışmaya açıldı ve kendini “Aydın” yerine koyanlar ile ülkeyi “Şeriat” ile yönetme hevesinde olanlar “28 Şubat” olayını “Askeri darbe” olarak tanımlayıp, ülkedeki bütün olumsuzlukları askerin üzerine yıkmaya devam ettiler, ediyorlar.

O gün asker, ülkenin bölünemeyeceğini ve şeriat ile yönetilemeyeceği gerçeğini heveslilerine bildirmiş oldu. Daha önce de söylediğim gibi, eğer bu sürecin başlangıcındaki “Tankların teker sesleri” ile ülke sosyal ve ekonomik yönden olumsuzluğa gidiyorsa, bu nasıl sosyallik, bu nasıl ekonomidir ki “Teker sesinden” etkileniyor, böyle saçmalık olur mu?

Ülkeyi “Demokrasi, amaç değil araç” diyenlerin, “Halk isterse şeriat gelir” diyenlerin yönettiği bir dönemde hem de…

Diğer taraftan, hiç kimse kabul etmese de, hiç kimse tanımasa da ülkenin güneyinde kurulmuş bulunan “Kürdistan” ile oradakilerin Türkiye’nin haritasını değiştirme hayalleri olduğu bir dönemde…

Bir taraftan AB baskıları ile diğer tarafta, eylemsiz ve etkisiz dış politika sayesinde komşularımız ile ilişkilerimizin “Zayıf” ve “Zafiyet” içinde bulunduğu bir dönemde…

Böyle bir dönemde “Eyalet” sistemini tartışmanın hiçbir anlamı yoktur. Olsa olsa bir amacı vardır. O amaç da hiç kuşkusuz “Bölme” ve “Parçalama” yöntemi ile Atatürk’ün kurduğu ve gençlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkmak, yok etmek, tarihe gömmektir.

Eğer MİLLET OLARAK bu amaca hizmet etmek istiyorsak, buyurun şimdi tartışma açılmıştır. Sonuna kadar gidelim.

Yok eğer istediğimiz BİRLİK ve BÜTÜNLÜK içinde mevcut DEVLETİMİZİ tarih içinde var etmeye devam etmek istiyorsak, bu gün bu tartışmaların gereği yoktur.

Ve dolayısıyla da EYALET sistemi de yoktur.

01 MART 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..