Eyleminize katılıyorum ama eyleminize katılmıyorum!

“Memur sendikaları arasındaki çatlak, eylemlerde de kendini gösterdi. KESK ve Kamu-Sen Sosyal Güvenlik Reformu'na karşı ayrı ayrı eylem yaparken, Memur-Sen ise tarafsız kalmayı tercih etti. Kamu-Sen 15 Ocak'ta bir saat işe geç gelerek uyarı eylemi gerçekleştirecek. Uyarı eyleminin etkili olmaması durumunda ise başka eylemlere de başvurulacak.

Aynı gün KESK'in ise DİSK, TMMOB, Türk Tabipler Birliği (TTB), Diş Hekimleri Birliği ve BASK ile birlikte Meclisin önünde ayrı bir eyleme gidiyor. Eylem 10 Ocak'ta illerde yapılacak açıklama ile başlayacak.” (ANKA)

Basında çıkan bu ve buna benzer haberleri son günlerde okumuşsunuzdur.

- Memurlar 15 Ocak'ta çifte eylem yapacak. Kamu-Sen üyesi memurlar 15 Ocak Salı günü işe bir saat geç gelerek uyarı eylemi gerçekleştirirken, KESK'in aralarında bulunduğu 6 sivil örgütü ise Meclis'in önünde ortak eylem yapacak.

Bende örgütlü bir toplum ve yine örgütlü kamu çalışanından yanayım ama bu son ve bundan önceki eylemlerde gösteriyor ki gerçek anlamda bir sendika yasası ve samimiyet olmadan bu pekte mümkün görülmemekte. Sendika sözcüğü, bir birliğin, ortaklığın veya alacaklıların haklarını korumakla görevli kimse anlamına gelen, Fransızca bir kelime olan “sendik” sözcüğünden türemiş ve sendikin bulunduğu yer anlamındadır. Sözlük anlamına bakıp haktan, birlikten, alacaktan söz eden bu kavramın memurlarca tam olarak algılandığını sanmayın sakın. Aksine birlik yerine dağınık bir görünüm, hak arama yerine havada kalan söylem ve tehditler eğer başarabilirlersek yine bu eylemlerde de göze çarpacak. Elde bordro, ağızda düdük eylem yapmış olmak için hep beraber eylem yapacağız. Bu kez kusura bakmayın ben yokum. Sendikalı bir kamu emekçisi olarak, “eyleminize katılıyorum ama eyleminize katılmıyorum!”