Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '13

 
Kategori
Siyaset
 

Eylemler ve polis

Eylemler ve polis
 

Ethem Sarısülük'ün kazaren polis tarafından vurulmassını anlatan, solcuların adaletten yoksun vicdanlarını eleştiren bir yazı yazdım.
 
Eleştiri aldım bir kaç yerden, genelde yazıma katılmadılar. Tayyip ağzıyla
konuştuğumu söylediler. Eylemcilerin hallerinde vandallık gördüğümü, fakat poliste hiç vandallık görmediğimi anlattılar. 

Evet, Gezi Parkı eylemlerinin vandallarından biri de, başbakanın kahraman olarak nitelidiği emniyet teşkilatıydı.

Gazı, suyu bol bol kullandılar.

Biber gazının hava hali yetmedi, tomaya döküp su halini bile icat ettiler.

Yani ciğerlere ulaşması yetmedi, tene de bulaşsın, daha fazla yaksın istenildi.
 
Demokratik koşullarda yapılan eylemlere bile müsade etmedi.
 
Suyla, gazla onları da dağıttı.
 
Başbakan destan yazdıklarını söylüyor, ama o destan utançla anılacak şekilde.
 
Utanç verici hallerini destan olarak niteleyen bir topluluk gördünüz mü?
 
Valla ben görmedim, varsa bile bilmiyorum.
 
Gezi Parkı eylemiyle aynı tarihlerde, Brezilya'da da oldu eylemler.
 
Brezilya polisinin bizim polislerden hiç bir farkı yoktu. (Demek ki canilik, bütün dünya polisleri için geçerli. Bir söz vardır: "Bence bir polise çiçek vermenin en güzel yolu, yüksek bir pencereden saksıyla birlikte bırakmaktır... " (William S. Burroughs)
 
Brezilya'da eylemler olurken, oranın başbakanı çıkıp, 'Eylemlerin halkın en doğal hakkı olduğunu' söylüyor.
 
Bizim başbakanda eylemcilere kızıp köpürüyor, polisi güçlendireceğini söylüyor.
 
Evelsi gün Antalya'da Gezi Parkına destek eylemi düzenlenir; eylemi polis dağıtır.
Eylemden kaçan üç eylemci, kapalı bir otaparka sığınır; eylemcileri kovalayan polisler, eylemcileri otoparkta bulurlar.
 
17 kişidirler; 17 tane polis...
 
17 tane izbandut gibi adam...
 
Üç eylemciye tekme tokat girişirler...
 
Bu vandallık değil mi?
 
4-5 gün evvel yazdım, eylemcilerden ve polislerden nasıl masum olanı varsa, hiç masum olmayanları da var.
 
Mesele, ikisini birden görebilmek...

***
 
 
Livaneli'ye saldırı

Zülfü Livaneli, Cuma günü Mersin'in Mezitli ilçesinde konser verdi.

 
 
Konser öncesi ve sonrası saldırıya uğradı.
 
 
Konser sonrası belediye başkanı şöförünün hışmından ilçe emniyet amirinin müdehalesi sonucu kurtuldu.
 
 
Livaneli kaldığı otele ulaşınca, belediye başkanını arar; fakat telefon kapalıdır.
Ertesi gün tekrar arar, telefona cevap verir belediye başkanı.

 
 
Başkan, saldırı üzerine pek konuşmazken, Livaneli'nin şöför hakkında sorduklarıyla da ilgilenmez.

Zülfü Livaneli, ömrünü müziğe, sanata, emeğe ve barışa vermiş bir sanatçı.

 
 
2002-2006 yılları arasında CHP milletvekilliği yapmış emekli bir vekil.

Mersin genel itibariyle CHP'nin etkin olduğu bir şehir.

 
 
Mezitli ilçesi de, CHP'li bir belediyeye ait.
 
 
Yani duyarsız başkan, bir CHP'li...

İnsan şaşırıyor, değil mi?

 
 
CHP'den vekil olacak kadar CHP'nin içine girmiş, sola ömrünü vermiş bir değere, aynı partiden başkan olmuş birinin, uğradığı sıkıntıya karşı duyarsız kalmasına...

Zülfü Livaneli geçen yıl ilçemiz Ilgın'a geldi.

 
 
Ilgın aynı zamanda Livaneli'nin ilçesi...
 
 
Livaneli'yi konser için davet eden Ilgın'ın AKP'li belediyesiydi.
 
 
Konseri çok güzel geçti; belediye başkanı, Livaneli'ye hediyeler verdi; kendi resmi aracıyla konser alanından ayrılmasını sağladı.

Sonuç şu ki:

 
 
İyiler her zaman iyidir; dini, dili, fikri, cinsi ne olursa olsun.
 
 
Fikirlere, görüşlere, partilere göre yargılanmamalı insan;
 
 
insanı insan yapan karakteridir; tek ölçüt karakter olmalı.
 
-Mustafa Yıldırım - 26.06.2013
 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..