Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '10

 
Kategori
Güncel
 

Eylemlerin düşündürdüğü

Eylemlerin düşündürdüğü
 

Son haftalarda protesto eylemlerinde bir artış gözlenmeye başladı. Bunlardan biri de S.B.F'de gerçekleşti. İstanbul’daki rektörler toplantısı sırasında eylem yapmak isteyen üniversitelilerin karşılaştığı orantısız güç kullanımı A.Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerince de kınandı. Bu çerçevede, okulda düzenlenmek istenen panele ve katılımcılarına da tepki gösterildi. Önce panelin düzenlenmemesi istendi, bu olmayınca da katılımcılar okulun konferans salonunda yumurtaların da rol aldığı bir eylemle protesto edildi. Önce öğrencisi, şimdi de bir mezunu olmaktan gurur duyduğum okulda gerçekleşen bu olay gerçekten içimi sızlattı. Ne kadar tahrik söz konusu olursa olsun, okulun içinde düzenlenen bir panelde böyle bir protesto mu daha mantıklıydı yoksa katılımcıları dinledikten sonra sorulacak sorularla kameralar önünde onları sıkıştırmak, haklılığımızı kanıtlayacak yanıtlar almaya çalışmak mı? Ya da bir protesto biçimi olarak-katılımcı konuşmasına başlarken- büyük çoğunluğun salonu terk etmesi mi?

Eskiden ‘ tarih tekerrürden ibarettir.’ dediklerinde kızardım. Yıllar geçtikçe bakıyorum da tarihi zorla tekerrür ettiriyoruz. Öğrencilerin büyük bölümü iyi niyetli bir şekilde toplumsal sorunlarla, eğitim-öğretim sorunlarıyla ilgileniyor. Dünyayı daha yaşanılası bir hale getirmek, daha özgürlükçü bir ülke ve üniversiteler yaratmak için uğraşıyor. Bundan daha doğal bir şey olamaz, çünkü üniversite öğrencisi bireyi olduğu bir toplumun sorunlarına duyarsız kalamaz. Buraya kadar sorun yok. Ancak, ülkemizde siyasi güç dağılımının orantısızlığı, gerçek sivil toplum kuruluşlarının yetersizliği ve kuvvetli bir muhalefetin yokluğu sorunların değişik platformlarda dile getirilmesini, yumuşatılmasını ve çözüm olasılıklarının artmasını engelliyor. Bu ortamın yarattığı gerilim hak aramak, sorunları ortaya koymak isteyen herkesin üstüne gereğinden fazla bir yük bindiriyor. İşte bu noktada eylem yaparken çok daha dikkatli olmak gerekiyor. 1980 öncesi ve sonrasında bu durumları ülke genelinde yüzlerce kez yaşadık. Öğrenci eylemlerini öve öve bitiremeyenlerin, her olayda kahramanlar yaratarak kendince görevlerini yapanların büyük bir bölümü bu gün de görev başındalar. Ama ne yazık ki yaşamını yitiren, sakat kalan, okuma hakkını yitiren binlerce öğrenciyi hatırlayan yok. Bazı olayları yıl dönümlerinde hatırlamak, hatırlatmak da yeterli değil. Kendi meslektaşları, saygın medya mensupları işlerini, gazetedeki köşelerini yitirdiklerinde bile neredeyse kimsenin kılı kıpırdamıyor. Kimsenin peşinden en haklı olduğu anda bile giden yok. Son günlerde iyice magazinleşen medyamızda eylem yapan öğrencilerle ilgili yazıları ve TV programlarını görünce bunlar geldi aklıma, içim üzüldü. Çoğu, bu günü de böylece kurtardık havasındaydı. Ne kadarı gerçekten sizleri dinlemek ve anlamak içindi, ne kadarı sayfa ve saat doldurmak içindi anlayamadım.

Bu satırları kimilerinizin burun kıvırarak, küçümser bir eda ile okuyor olması kuvvetle olasıdır. Bu değerlendirmeleri yanlış da bulabilirsiniz. Ancak, sorunlarla yalnızca üniversite öğrenimi süresince değil, ileride de ilgilenmekse amacınız öncelikle kendinizi korumanız, kollamanız gerekir. Tüm yaşam boyunca olması gerektiği gibi akılcı olmanız gerekir. Bu kesinlikle korkmak ve pasif kalmak demek değildir. Yalnızca kendini düşünmek demek değildir. Hak aramaktan vazgeçmek hiç değildir. Hakkını yasal zeminlerde, haksız çıkmayacak şekilde , kamuoyu desteğini mümkün olduğunca yanına alarak aramak demektir. Ve asıl sorumluluğunuzun öğreniminizi tamamlamak olduğunu unutmamak demektir. Umarım kendinize, enerjinize ve egonuza hakim olarak, güzel ülkemizde özgürlük ve demokrasi anlayışının daha da geliştirilmesi yolunda nice katkılar sağlarsınız.

 
Toplam blog
: 56
: 651
Kayıt tarihi
: 06.12.10
 
 

Bornova Anadolu Lisesi ve Sbf mezunuyum. Üniversite yıllarımda başlayan çalışma yaşamım kısa bir sür..