Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Eylül; hem masraflı, hem sıkıntılı

Eylül; hem masraflı, hem sıkıntılı
 

Her ayda masraflar ve sıkıntılar olur; ama en çok masraflar da Eylül ayında olmaktadır. Bu yüzden Eylül ayını sevmekte zorlanırım. Eğer aylar öncesinden biriktirdiğin paralar yoksa, Eylül ayında yaptığın masraflar ve harcamalarla bir yıl boyunca belini doğrultamazsın.

Her Eylül ayı geldiğinde, hem evlerde, hem toplumda, dolayısıyla da ülkede büyük bir hareketlilik başlar. İlgili yıla ait birçok iş ve işler o ayda yapılır, sonuçlanır.

Toplumun bir ferdi olarak, bu ay da benimde yaptığım, yapmaya çalıştığım, yapmakta zorlandığım işler vardır.

Eylül ayında havalar aniden değişiverir. Yüzün eşkiten bulutlar, gökyüzünün gözlerinden akıttığı yaşlar, ani hava değişlikleriyle, âdeta bize “kışa hazır olun, artık kendinizi soğuk havalara ve günler karşı hazırlayın” der gibidir. O ay da olan biten her şey, bizlere birer uyarı niteliğini taşır. Dolayısıyla, odun, kömür gibi yakacak derdi, doğalgaz ve kalorifer kullananlara da “peteklerinizi temizleyin” der gibi bizlere uyarı mesajları verir.

Bu ay da okullar açılır. Tabi okulların açılması demek, büyük masrafların çıkması demektir. Okula giden çocuklara çanta, kitap defter, kırtasiye, giyim ve okula gittiğinde götürmek üzere alınan yiyecek ve içecekler başlı başına yekûn oluşturan masraflar çıkarmaktadır.

Eylül ayı, yazdan kışa geçen bir basamak gibidir. Yorularak çıktığın merdivenlerin en üst basamağı gibidir. Belki sondan bir önceki basamakta tıkanıp kalmışsındır, bir basamak daha atmaya mecalin yoktur; ama eğer son bir gayretle çıkmışsan merdivenleri, çıkmayı başarabilmişsen, artık rahatsındır ve dinlenme vaktin gelmiş demektir.

Eylül ayı, kışın tüketilmek üzere meyve ve sebzelerin kurutulması ayıdır.

Eylül ayı, bir yaz boyu kapıldığın rehavetten kurtulma ayıdır.

Bir yaz boyunca sere serpe kendini bıraktığı bedenin, derinin toparlanma ayıdır.

Bu ay, kılık kıyafetin, zahirenin hazırlanması, kışlık nafakanın kazanıldığı ve kazandıklarının tüketime hazırlanma ayıdır.

Bu ay, gurbetliklerin, özlem ve beklentilerin sonlanmasından sonra, yeniden hasretlerin, özlemlerin başlangıç ayıdır. İl dışında, ülke dışında okumakta veya çalışmakta olanların, aile efradının gitmek zorunda olması dolayısıyla, gözyaşları içerisinde, sevenlerin sevdiklerine el sallayarak yolcu etme, uğurlama ayıdır.

Bu ay, yeni okula başlayan minicik yüreklerin, anne kucağından ayrılarak, ağlayarak, üzülerek, bambaşka bir dünyaya adım atma, yeni insanlar tanıma, edineceği bilgi ve becerilerle yeni dünyalara tanıma, tanıtma ayıdır.

Bu ay, zenginlerden çok fakir, fukara, gariban ve ücretli daimi işlerde çalışmayanların yılın 8 ayı ölümü göze alarak, (kimi zaman ölerek)  il dışına ırgatlığa giderek nafakasını topladıktan sonra, kalan ay ve günlerde kendini idare edebilme, harcama ayıdır.

Bu ay, yaz boyunca çalışması ve para kazanılmasının kolay olduğu, fakir fukara, gariban insanların artık çalışmayacağının göstergesi olduğu ve sonlandığı bir ay da diyebiliriz.

Belki bu aya mahsus yapılması gerekenlerin zaruri olduğu, değişimin, dönüşümün ve etkileşimin olduğu geçiş ayıdır. Bu ayın getirdiği masraflardan ve sıkıntılardan olsa gerek, sanırım benim gibi birçoğunuz da bu ayı sevmekte zorlanıyorsunuzdur?

Belki de bilinçaltına yerleşmiş olan ve kendi kendini kandırdığımız olan bir dışavurumdur!

Belki de bu ay da sevdiklerimizi yitirmiş olmanın bilinçaltına yerleşmiş olduğu bir kabullenememedir, kim bilir!

Sebep ve nedenleri ne olursa olsun, eminim ki Eylül ayının gerçekten masraf ve sıkıntı ayı olduğunda herkes hemfikirdir.

Dolayısıyla, insanın sıkıntı ve masraflarının bolca olduğu bir ayı sevmemesi kadar doğal bir şey olamaz.

 

Not: Resim netten alınmıştır

 

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 

 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..