Eylül'üm geldi, gitmese!

Nedense Eylül bana başlamayı hatırlatır. Eylül, üniversite ve okulların açılıp yeni bir döneme adım atıldığı ay ve bir dönüşüm zamanıdır. Yeni projelere, işlere adım atmak, yeni kararlar almak, tatillerden dönüp de çalışmaya başlamak zamanıdır.

Yapraklar ve bitkiler dönüşür önce havayla beraber. Yazın bunaltıcı sıcağı limonata gibi bir serinliğe dönüşür, doğadan bir tazelik kokusu ve enerji dolar bedenime, tazelenirim, yenilenirim. Hiç bitmesin dediğimiz şeyler vardır ya, işte Eylül Ayı benim için öyledir. Hiç bitmese…

Bağbozumu mevsimidir de aynı zamanda! Heyecan vericidir bağbozumu gezileri, şarap sevenler ve meraklılar için. Kavaklıdere firmasının Ankara ‘da düzenlediği günübirlik bağbozumu gezisine katılmıştım geçen yıllarda. Dolu dolu, oldukça bilgilendirici, keyifli bir gün oldu. Bağları gezmek, 4-5 çeşit şarap tatmak, hem de şarabın yapılış aşamalarını görmek, üzümlere dokunmak, sularını içmek….

Bir de konsere gitmeli bu ay. CSO’ nun ODTÜ stadyumunda vereceği Carmina Burana konseri hoş bir alternatif olabilir.

Kışa girmeden enerji depolamalı, bu ayın güzel havasını daha çok içimize doldurmalıyız. Yeni kararlar almalı, yeni hobiler edinmeli, daha çok merak etmeli, yeni yerler görmeli, yeni kitaplar okumalıyız. Hayat bir tane, onu son kullanma tarihi gelmeden iyi kullanmalıyız.

Biraz hap gibi oldu galiba, keyifli eylüller ve güzellikler bizimle olsun!