Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

Eyvah, devlet 8 Mart’ı kutluyor!

Eyvah, devlet 8 Mart’ı kutluyor!
 

Kendimi bildim bileli; devletimiz ve iktidar sahibi sağ politikacılarımız kadına, emekçilere, çocuklara, mağdurlara yapılan zulümlere seyirci kalmıştır.

Bu kesimlerin sorunlarını gündem yapan uluslararası günler bile çoğu kez yasakların gölgesinde kutlanmışken, nedense devletimiz ve iktidar sahibi sağ politikacılarımız son yıllarda bu özel günlere ilgi göstermeye başladı.

Bu yılki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü de “yakın ilgi”den nasiplenen bir gün oldu.

Başta hükümet yetkilileri olmak üzere, illerin valileri, kaymakamlar, belediye başkanları hazırladıkları resmi programlarla, kadınların bu “müstesna” gününü kutlayıp, kadına ne denli önem verdiklerini anlattılar.

Katılımın cılız ancak medyatik etkiye sahip bu programlarda, kimi “anaların kutsallığını” öne çıkardı, kimi “kadının erkeğe bir Allah emaneti” olduğunu söyledi, kimi “erkek iffetinin yegâne varlığı” olarak kadınları yere göğe sığdıramadı.

Resmi toplantılara katılan kadınların tören figürü olmanın dışında fazlaca bir varlığı, ağırlığı yoktu.

Belki de vali beyin, belediye başkanının, resmi protokolün bir gün de olsa onları aralarına alması, münhasıran nutuk icra etmeleri, onlara yeterli gelmiştir.

Uzun yıllar yaptığım gözlemlerden bilirim; varlığına inanılmayan günlerin ya da haftaların resmi programları “adet yerini bulsun”, alan tamamen başkalarına kalmasın diye çoğu kere de angarya isteksizliği ile icra edilirler.

Halkına öncülük ve önderlik yapma iddiasındaki devlet ileri gelenleri; kâh modern dünya ile bağlantılarını görünür kılmak kâh kendini dışlanmış hisseden toplum kesimlerinin ağzına bir parmak bal çalmak adına bu tip özel günlere önem verir gözükürler.

İşin bir de denetim yönü var tabii..

Bu özel günleri yürüten çoğu muhalif kesimin hak aramak isteyen insanlara taşıyacağı bilinç ve bu etkisiz-yetkisiz kitleleri politize edebilme olasılığına karşı da devletçe bir “önlem” alınmalıdır elbette.

Oysa devletten ve siyasi erklerden beklenen; bu günleri sulandırmak değildir.

Devlete düşen görev sosyal gelenekten dini inanca, çalışma alanlarından aile içi şiddete kadar ikincil plana itilen kadınların sorunlarını çözecek politikaları üretmek ve uygulamak olmalıdır.

Bizim gibi demokratik geleneklerden yoksun bir ülkede, devlet yetkilileri ve siyasi iktidar güçleri 8 Mart, 1Mayıs gibi hak talepli özel günlere dönük resmi programlar hazırlıyorlarsa, anlayın ki hak talepleri bir şekilde “güme” gidiyor demektir.

Ya da, bu günlerin ortak mücadeleyle bir baskı gücü haline getirilmesinin önü kesiliyordur.

Bunları bana, Trabzon’da iki gün önce kutladığımız “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” için yapılan etkinlikler düşündürttü.

Devlet adına yapılan “sade suya tirit” etkinliklere değil sözüm.

Devlet dışı sivil inisiyatiflerin, sendikaların, muhalif örgütlerin, kadın derneklerinin hazırladığı programlardan bahsediyorum.

Geçmiş yıllarda Trabzon KESK Kadınlar Komitesi her 8 Mart’ta kadınları mücadeleye, haklarını aramaya çağıran parlak programlar hazırlardı.

KESK dışında kalan diğer kadın kuruluşlarının etkinlikleri hem bu ruhtan yoksundu hem de temsili düzeydeydi.

Son birkaç yıldır, kadın örgütleri arasında dayanışma sağlanmasına katkı vermek için oluşturulan “kadın dayanışma birlikleri” bu etkinliklerde boy göstermeye başlayınca, günün amacına hizmet eden etkinlikler ve mücadeleye çağrı gücü azaldı.

Bu “kadın dayanışması” içinde bulunan kimi derneklerin kadın mücadelesi anlayışı “birkaç yoksul kadına erzak ve elbise dağıtmak”, vali beyle görüşerek “birkaç yoksul öğrenciye el tutulmasını sağlamak”la sınırlı olunca, sanırım bu durum diğer kadın örgütlerinde atalete yol açtı.

“Kadın Dayanışması”nın 7 Mart günü Meydan Park’ta yaptığı basın açıklaması bunun bir göstergesiydi.

Açıklamaya KESK dışından katılan diğer kadın örgütlerinin bırakın üyelerini, temsilcileri bile eser miktardaydı.

Postane önünden Meydan Park’a yapılması planlanan kadın yürüyüşünün polis tarafından sudan gerekçelerle engellenmesi bile ancak son anda dile getirilebildi.

Umarım önümüzdeki yıl bunlar yaşanmaz.

Kadın ve genelde insan haklarını savunanlar, bu anlamlı günün gereğini yaparlar ve kadın mücadelesini “sadaka”, “bağış”, “erkek merhameti” gibi aşağılayıcı tedbirlerle oyalayan “sivil devlet örgütü” mantığından ileriye taşırlar.

Öncelikle kadınların kafasındaki zincirlerin kırılmasını dileyerek, evde ya da işyerlerinde yaşamını çalışarak sürdürmekte olan milyonlarca kadının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..