Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '18

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Eyvah! Varis Çorabı mı?

Eyvah! Varis Çorabı mı?
 

Varis çorapları artık eskisi gibi renksiz, kötü görünümlü ve sıkıcı değil.


Geçen ay içinde genç bir bayan hastama venöz yetmezlik ve varis tanısı ile tedavi düzenlerken pek çok hastamda olduğu gibi varis çorabı önerdim. Damarlarındaki problemlerden ötürü külotlu ve orta basınçlı bir varis çorabı önerene dek her şey yolunda idi. Ancak varis çorabını duyunca yüzündeki yaşam enerjisinin düştüğünü hissettiğim hastamın, tekrar kendini toparlayabilmesi için sanırım benim önerilerimden ziyade varis çorabı ile bir müddet geçirmesi gerekecek. Bununla birlikte “Yazın ortasında bu zırh gibi şeyi mi giyeceğim?”, “Eteğin altında bu kalın çorapla nasıl gezerim bütün gün”, “Ben normal çorapla bile zor duruyorum, mümkün değil!”, “İsterseniz siz giyin doktor bey”; muayenelerim sonrasında varis çorabı önerdiğim hastalardan duyduklarımdan birkaçı.

Varis, tedavi süreci özellikle hasta açısından zorlu ve tedavi uyumu az olan bir hastalık. İlaç tedavisinin rolünün kısıtlı olduğu bu kronik damar hastalığında, günlük alışkanlık ve hayat tarzı değişiklikleri ilk basamakta alınması gereken önlemlerden. Tedaviye hekim penceresinden bakıldığı zaman olmazsa olmaz bir tedavi faktörü olarak karşımıza çıkan varis çorapları ise hastaların korkulu rüyası.

Varis çorabının hastaların üzerindeki olumlu fiziksel etkilerine karşın olumsuz psikolojik etkilerini, özellikle biz kalp ve damar cerrahları çok iyi biliyoruz. Bu olumsuz etkiyi oluşturan nedenlerin başında, varis çorabının fiziksel olarak rahatsız edici, sıkıcı, bunaltıcı ve baskı oluşturucu özelliği geliyor. Bacaklardaki toplardamar akımını desteklemek için basınç yaratması gereken bu çorapların etkisi ne kadar istenilen seviyede olursa rahatsız ediciliği de tezat bir şekilde o kadar belirgin oluyor. Hastalar tarafından, daha giyerken insanı kan ter içinde bırakarak canından bezdirdiği söylenen bu tedavi yönteminde, gün boyu hastanın bacağında, orada olduğunu hatırlatan bir basınç unsurunun rahatsız edici olduğunu kabul etmek gerekir. Ben, bu gerçeği kabullenip şu şekilde bir öneri getiriyorum: “Varis çorabını düzenli kullanmanız bu tedavinin %60-70’lik kısmını oluşturuyor. Ancak rahatsız edici olduğunu kabul etmem lazım. O yüzden bir doktor olarak size çorabı sürekli kullanmanızı önermekle birlikte bir hekim olarak diyebilirim ki bacak şikayetleriniz sizi rahatsız ettiğinde çorabınızı giyin ve çorabınız sizi rahatsız ettiğinde çorabınızı çıkarın”. Burada hastaya verilen inisiyatif, hastanın kendi için karar verme mekanizmasını devreye sokarak, tedavide hastanın sorumluluğu almasını sağlıyor ve hastaya sunulan bu küçük kaçamak serbestlik bile hastalarda, dersten çıkma isteği kabul edilmiş öğrenci havası yaratıyor ve psikolojik olarak tedaviye 1-0 önde başlamasına (başlamamıza) sebep oluyor.

Çorap tedavisindeki önemli dezavantajlardan diğeri çorabın gün içinde sürekli ve dört mevsim boyunca giyilmesinin gerekmesi; diğer bir anlatımla yaz aylarında dahi sabah yataktan kalkmadan giyilip akşam yatağa yatmadan çıkartılmak zorunda olması. Ancak yine insani bir yaklaşımla bu durum konusunda da hastaların kendilerini dinleyerek belirli kurallar oluşturmasına fırsat tanımak, tedavi uyumluluğunu belirgin oranda arttırıyor. Yaz aylarında belirli önlemler ile çorap kullanımının düzenlenebileceği hastalara söylendiğinde hastaların gözlerindeki pırıltı görülmeye değer. Kışın giyilmesi gerekenden bir alt basınç seviyesindeki varis çorabını önermek, hastanın çorabı raf yerine bacağında tutması anlamına gelebiliyor çoğu kez. Bununla birlikte yoğun geçecek ve şikayetlerinin belirgin olduğu günlerde yataktan kalkar kalkmaz giymesini önerdiğim çorabı, evde olduğu günlerde sürekli giymesine gerek olmadığını veya akşam eve geldiğinde, ayaklarını uzatarak dinlendirmek koşulu ile çoraplarını çıkarabileceğini söylediğimde hastaların tedavi uyumunda durumu 2-0’a getirmiş oluyoruz.

Son golü atarak hat-trick yapmamı sağlayan pası bana veren ise çorap sektörü. Bundan 10 yıl öncesine kadar varis çorapları hakkında halk arasında yayılmış bir söylem olan “nene çorabı” söylemi günümüzde geçerliliğini yitirmiş durumda. Hem erkek hastalar hem de bayan hastalar için piyasada çok geniş bir ürün gamı mevcut. Hekimin önerdiği basınç seviyesi ve bacak boyu sabit kalmak şartı ile çorabın diğer özelliklerini hastalar kendileri seçebiliyor. Çeşitli dokuma sıklığına sahip, farklı renklerde, farklı kalınlıklarda kumaşlardan üretilmiş çoraplar raflarda yerlerini çoktan almış durumda.

Tedavi uyumunda hekimin yaklaşımının çok önemli olduğu bir hastalık varis ve varis hastalarının tedavisinin vazgeçilmesi çoraplar. Çorabınız ayağınızda ve kulağınız hekiminizde olsun.

Sağlıklı bir hafta dilerim.  

 
Toplam blog
: 110
: 60
Kayıt tarihi
: 26.04.18
 
 

1979'da İzmir'de doğdum.  Küçük yaşlarda İstanbul'a taşınarak ilköğrenimimi İstanbul Kalamış İlko..