Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '06

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Eyvah elemanım bana rakip oluyor (2)...

Eyvah elemanım bana rakip oluyor (2)...
 

Naylon Hurşit kafasında dolaşan soru işaretlerinin aydınlanmadığını düşündü. Patron Yakup Efendi ise Naylon Hurşit’e verdiği gaz ile gönül rahatlığına ermiş olduğunu hissetti.

Mühendis Cemil işlerini takip etmeye uğraşıyor uğraşmasına da kendini ağa takılmış bir balık gibi hissetmekten vazgeçemiyordu. Çırpınıyor çırpınmasına ama girdiği krizden bir türlü kurtulamıyordu.

Yeni ortaklar bulup badireden kurtulma çabası da henüz olumlu sonuç vermedi. Cemil pişman olmamıştı daha… Değil pişman olmak eski patronun hakkında söylediklerini duyunca hırsı daha da artıyordu.

Yakup Efendi işletmesine iki usta iki de mühendis transferi yapmıştı. Ancak Naylon Hurşit verilen gaza rağmen içinde kuşkularla yaşıyor ve aklında her gün yeni soru işaretleri uyanıyordu. Yeni ustalar hata yapar fırçayı Naylon Hurşit yerdi. Bıkkınlık veren bir kısırdöngü olmuştu artık.

Yeni ustalardan Ahmet Amca (yaşından dolayı herkes amca derdi ona) 55 yaşında olmasına rağmen 35 yıldır plastik işinde olmasının verdiği rahatlık bu işin pir’i olarak görürdü kendini… Uluslararası ortaklı bir plastik şirketinde emekli olmuştu 5 yıl evvel. Ömrü ilk 5 yılda öğrendiğini satmakla geçmişti. Ağzı iyi laf yapar ancak eli pek işle uğraşmazdı. Emeklilikten sonra Bursa’ya yerleşmiş, burada bir şirkette emekli maaşının az üstünde bir ücretle gün geçiriyordu. Yakup Efendi’nin kendisini araması ile beraber Konya yolu gözükmüştü ona. Yanına lafını dinleyen bir ustayı da alan Ahmet Amca Konya’nın yolunu tutar. Ailesinden sadece bir hanımı vardır yanında. Çocuklar çoktan uçmuştur yuvadan.

Yakup Efendi iki ayrı ev tutar ve kiralarını karşılar ustaların. İkisinin altına da araba verir. Emekli maaşının 6 katından daha fazla maaş almakta olan Ahmet Amca’nın keyfine diyecek yoktur. Yakup Efendi pervanedir etrafında ustaların. Çevresine, eşine dostuna, müşterilerine ve tedarikçilerine Ahmet Amca’nın ve ekibinin ne kadar tecrübeli olduğunu anlatır; yer gök dar gelirdi…

Naylon Hurşit gelişmeleri yakından takip ediyor ve iç geçiriyordu. Benim neyim eksik türünden cümleler kurarak kendini üzmekten vazgeçmiyordu. Yakup Efendi her fırsatta Naylon Hurşit’i yanına çağırır ve ona gaz vermekten geri durmazdı. Yakup Efendi Hurşit’in Ahmet Amca’yı takip etmesini ve ondan iş öğrenmesini tembihler dururdu. Hurşit klasik usta yöntemi olan bir yoklama hareketi ile Ahmet Amca’yı kendince test etmiş ve onun bilgi seviyesini ölçmüştü. Onun kendisinden daha az bilgili olduğuna kanaat getirmiş ve soru işaretleri daha da büyümüştü.
Yakup Efendi dışardan getirdiği ustaların bu kadar maliyetli olduğunu biliyor ama onları da kısa vadeli bir yatırım olarak görüyordu. Ustalara bu imkânı sağladıktan sonra Ahmet Amca’nın emekli olduğu kendi sektörünün lider firmasından iki tane mühendis getirmesini istedi. Kalite ve Üretim bölümlerinin başına getireceği mühendisler için kesenin ağzını açmaktan çekinmedi. Mühendislerin aldıkları ücretlerin 3 katını teklif eden Yakup Efendi kendine göre kabuğunu kırmaya başlamıştı. Mühendislerle konuşurken her fırsatta onlara kendisinin Konya mantığında olmadığını söyler, bir ulusal firma gibi hareket etmek için onlara ihtiyaç duyduğunu belirtmekten geri durmazdı.

Yakup Efendi gece vardiyasını da başlatmış ve yurtdışında son derece güzel bir atılım yapmıştı. Dış Ticaret’in başına getirdiği Hüseyin Bey yeni pazarlara açılmada mükemmel bir rol oynadı.

Çalışan sayısı 90 kişi aşmıştı ve çok yoğun bir çalışma temposuna girilmişti. Naylon Hurşit artık sadece ortada kullanılan bir formen tarzında iş takip ustası oldu.
Ahmet Amca gizli fabrika müdürü olarak getirdiği 1 usta ve 2 mühendisle işletmeyi yönetiyordu. Naylon Hurşit kaç defa istifanın eşiğinden dönmüştü. Yakup Efendi hep sabır sabır diyerek onu teselli etmeye çalışıyor ve kaçmasına engel oluyordu.
Yakup Efendi sabahları saat 10’dan sonra fabrikaya gelir ve üretimde yarım saat dolaştıktan sonra odasına çekilirdi.

Yeni ekip mesai başladıktan ortalama yarım saat sonra gelir ve patron gelene kadar sineklenir ve kahvaltı yaparlardı. Patron gelmeden 15 dakika evvel büyük bir koşuşturmaca başlar ve yoğun bir çalışma temposuna girerlerdi. Patron her geldiğinde yeni ekibi kan-ter içinde görür ve naylon Hurşit’i yanına çağırarak ‘gör bak baban yaşındaki adamlar nasıl çalışıyorlar bunlar iş ahlakı olan insanlar’ deyip onları örnek gösterir ve ne kadar doğru bir iş yaptığını yakın çevresine anlatır dururdu.

Bir kaç defa Naylon Hurşit patron yokken olan bitenleri anlatma gayretine girişmiş olsa da Yakup Efendi’nin “sen onları çekemiyorsun” tavrındaki sözleriyle girişim sonuçsuz kalmıştı.
Hurşit yavaştan da olsa bir iş kurma fikri ile uğraşmaya başlar. Makine operatörü Asım ve uzaktan akrabası olan muhasebeci Nedim’le beraber ortak bir iş kurmanın hayalini kurmaya başlar.

3 yıl sonra….

Mühendis Cemil her zamanki gibi işine erkenden gelmiştir… Birazdan yönetim kurulu toplanacak ve haftalık değerlendirme yapacaklar. Toplantıya Naylon Hurşit, Makineci Asım, Muhasebeci Nedim ve Yakup Efendi’nin Bursa’dan transfer ettiği Kalite Mühendisi Vedat ve şirketin kurucusu olan 5 ortağından biri Mühendis Cemil katılıyordu.

Mühendis Cemil’in darboğazda olduğu günlerde yeni bir işyeri kurma düşüncesi olan Naylon Hurşit Cemil’le anlaşır ve toplam 5 ortaklı bir şirket haline gelirler.
Yakup Efendi zor günler yaşıyordur. İşin olduğu günler adamlar transfer edip çok lüzumsuz yatırımlar yapmış daha da mühimi kazandığı paralarla bol miktarda ev ve arsalar almıştı. Hâlbuki işletmeler aç bir canavara benzerler. Beslemezsen yeni yatırımlarla tutar kendini yer...

2 yıl sonra ustabaşlarına verdiği paralar Yakup Efendi’nin gözüne batmaya başlar. Hatta bir toplantı esnasına yeni ekibe ‘’siz hayvan mısınız? Önünüze neyi koysam onu yiyorsunuz’’ der… O toplantıda kopar Kalite Mühendisi Vedat… Kapıyı çeker çıkar gider Vedat ve Naylon Hurşit’in 1 hafta önce kopuş hareketine dâhil olur. İşletme sermayesini gayrimenkule yatıran Yakup Efendi’nin dövizin inmesiyle ihracatı da durur. Fon kullanarak maaş ödemeye başlar… Ardından maaşlar gecikmeye başlar…

Dış Ticaret’in başındaki Hüseyin Bey başka bir firmaya transfer olur… Yeni gelen ekip birer birer ya döner ya da gönderilir. Yakup Efendi kararını vermiştir. Firma küçülmeli… Maliyetler kontrol altına alınmalı… Gayrimenkuller bir an önce satılmaya başlanmalı… Yoksa gidişat hiç de hoş değildir… Dün kapıyı aşındıran ve el-pençe divan duran bankacılar aslan kesilir alacakları için. Telefonlara çıkmaz olur Yakup Efendi…

Haftalık değerlendirme toplantısını yapan 5 ortak firmanın adını Yükseliş Plastik olarak değiştirme kararı alırlar. Eski Sanayi’den Büsan’a mütevazı bir fabrikaya taşınırlar… Ders alırlar Yakup Efendi’nin yaptıklarından… Kendi aralarında bir görev bölümü yaparlar ve içlerinden Kalite Mühendisi Vedat’ı işletme müdürü olarak tayin ederler.

1 yıl sonra…

Yakup Efendi Mühendis Cemil Efendi’ye ricacı olmaya gelir. Fason olarak Yükseliş Plastik’e iş yapan Yakup Efendi mallarının reddedildiğini öğrenir ve en azından şartlı kabul edilmesi için rica eder. Yanında 6 elemanın çalıştığını ve maaşlarını zor yetiştirdiğini anlatan Yakup Efendi bu reddin kendini çok sarsacağının izahını yapar.
Mallar şartlı kabul edilir…
(Not: Bu yazıdaki şahıs isimleri ve ticari işletme isimleri tamamen hayal ürünü ama anlatılan hikâye hemen her gün yaşanan gerçektir.)

 
Toplam blog
: 12
: 1129
Kayıt tarihi
: 05.09.06
 
 

İktisat eğitimi aldım. 6 yıldır fabrikalarda yöneticilik yapıyorum. Ortadoğu ve yakın tarih okumalar..