- Kategori
- Şiir
Eyvallah
Ne yatar ki şu yıldızlar koynunda gecenin
Bir dirhem kapamadan gözlerini
Uyuduk mu sanırlar…
Ben başka
Benimkisi düş arsızlığı
Islak kanatlarımı ısrarla
Boğmak açık sularda…
Bir kelle günebakan bana ay
Delik deşik kara mintan bana gece
Diye baktım
Diye giydim
Diye bildim
Baldıranlar içinde…
Beni ne çok böyle bir başıma
Beni ne çok böyle tavşan uykusu
Beni ne çok böyle kadavra sızı sızı…
Geçti gider yıllar bir kalemde aha
Kımıl kımıl acının kış uykusu…
İnceden bir şafak sızıyor
Gecenin bittiği yerden
Kaldıkları yerden başlamaya
Doğuyor insanlar
Tohum tohum düşüyorlar toprağa
Diken diken büyüyorlar topraktan
Acı acı batıyorlar insana
Yara bere söz içinde
Dedim bile bak
Verdim işte ağzının payını
Vursun şimdi başına
Duvar duvar
Bilsin şimdi Niğde’yi Bor’u
Demek için mi şafak şafak kalkmalar
Vermek için mi bu bonkörlük
Ağız payını
Ya duvarlar ne için
Ah be sıva ustaları
Siz bilmeden örersiniz
Tuğla tuğla
Dizersiniz sağlam sağlam
Niğde’ye Bor’a
Gidilmiyor her yoldan…
Beş bin yıl sonra
Gömüt başı sayacaklar
Hüvel baki afyon mermeri
Hangi torna diyecekler
Bu ne biçim yazı…
Kazık küçük bir çekiçle
Bulunca sevinç sevinç
Silip küçük bir fırçayla
Gözleri tasından
Koyup numaralayacaklar
Beyaz naylon poşete
Sanırsın nadideydi
Sanırsın büyük eser…
O gün beş bin yıl sonra
Şimdi gürültü diyorum
Komik ama istiyorum
Abbas Abbas
Eyvallah…