Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ezber bir insanı niye bezdirmez?

İnsan dediğin kuş misali; bir gün oraya konar bir gün buraya… Duyguları vardır; yirmili yaşlar ile kırklı yaşları başka yaşar… Aklı yirmisinde biraz orada-buradadır, otuzunda başına gelir de yıllar eklendikçe kendini daha bir bulur; akıl gözü ile gönül gözü şaşı-şaşı bakmaz, ortak bir noktada buluşur!

Ezbere yaşar gençken insan; bir idolü vardır, bir ideolojisi, ille birilerine benzemek ister; neyse ki o yıllar gelir geçer…

Gençleri, boşuna değildir, müzik, spor, tiyatro gibi aktivitelere yönlendirmek; kendini bulma aşamasında doğru yerlere kanalize etmek ister aklı başında ebeveynler. Hani; kendini bir yere ait hissetsin, o alanda keyif ile birlikte bir şeyler başardığını görsün; kendini ifade ederken kendi ile gurur duysun…

Herkes bu aşamalardan geçmedi elbet; nitekim sosyologların ve hatta psikologların ilgi alanına girer; lakin kırk yaşını devirmiş kişilerin her ne olursa olsun yaşamını sorgulaması, efendime söyleyeyim, sorgularken de bazı doğrulara ulaşmasını bekliyor insan!

Bir beyin, bir yürek taşıyan ve mantık kuramına göre her insanın öğretilmişliklerini sınadığı anlar olması gerekir, normal şartlar altında…

Bir soru olabilir, bir kaygı, mesela… Bir demeç sonrası yeterince ikna olmama durumu, misal…

Yok şekerim!

Bölüm-bölüm bölündük derken boşa değil; bir kitle var ki sormuyor, sorgulamıyor; soranlara da sorgulayanlara da veryansın ediyor!

Ne diyor?

Vallaha hiç farklı bir şey demiyorlar; şahsa münhasır bir laf, bir kelam yok; hükümet de diyorsa aynını tekrarlıyorlar!

Yahu; insan hiç mi merak etmez de “Nedir bu PKK çekilimi, ne dediniz de barış çubukları tüttürüldü diye sormaz?

Sormuyorlar!

Soranlara da gıcık oluyorlar!

Gerekçe hazır: Barışa çomak sokuyorsun!

Kardeş; benim tam inanmadığım hangi bildiğin var ki inandırmışsın kendini?

Hani; bir desen de ben de inansam!

******

Bira milli içkimizmiş de haberimiz yokmuş!

Ayol, bir bilen de çıkıp da demez mi “Sayın Başbakanım, bira Almanların milli içkisidir, bizim değil!”

Diyemiyorlar demek ki!

Ya da akıl tutulması yaşıyorlar; ezberlerinin bozulmasından korkuyorlar; maazallah!

Hani; bir şaşarlarsa ezberlerinden Osmanlı tokadı mı gelir bir yerlerden, Bizans mızrağı mı bilinmez!

Tarih de artık isteğe göre ifade ediliyor; sıkıysa ikrar et!

******

Hayır yani; hiç mi sıkılmaz bir insan ezberden? Bir şahsi görüşü, bir şahsi düşüncesi olsun hiç mi istemez?

Böyle bir yaşamı ne diye tercih eder?

Başka bir yaşam düşünemediğinden mi, yoksa yaşadığı yaşamı destekleyenleri kaybetme korkusundan mı?

******

İnsan her aldığı yaş ile kendini bir kez daha aşıyor; soruyor kendine, sorguluyor; yıllar öncesinde kalmış bir kişiden özür diliyor, mesela, bir başka kişiye sövüyor; öyle olduğu yerde duran insanlar beni korkutuyor!

O korktuğum kişiler de, ne hikmetse, hep ezber cümleler ile konuşuyorlar!...

“Kırmızı ruj kötü imaj; hosteslerimiz sürmesin!”

“Barış geliyor, çomak sokmak mı istiyorsunuz?”

“Milli içkimiz ayran; çocuklar rakı mı içsin istiyorsunuz?”

******

Ezber beyini zedeler! Düşünme yetisini kaybettirir; biraz aklınız çalışıyorsa esrar, eroin ve extacy gibi hapları sorgulayın; her okul önünde satılıp da bir türlü el uzatılmayan zehirler… Doğu bunlarla savaşılmasını istemiyor mu yoksa?

Sigara ve alkol kadar zararlı değiller mi yoksa?

******

Öyle dizilerde buzlama gibi yaptırımlar yapacağınıza sigara ve alkol için esrar ile savaşın da ezberiniz bozuldu diye sevinelim!

Bir özgün düşüneniz olsun, bir şahsi fikriniz; ezber-ezber nereye kadar?

Siz büyüyemeden birilerini büyütüyorsunuz; yaşam felsefeniz bu ise diyecek bir şey yok; büyümeye çalışanlara gölge etmeyiniz bari…

Hani; ezberden öte bir bireyselliğiniz kalmışsa eğer…

Kalmamışsa: En kısa zamanda kendinize gelin derim; bazı rejimler istediklerini alırlar, sonrasında ise sizi tanımazlar; bir ihtimal elde etmelerine tanıklık ettiğinizdendir, bir diğeri ise bedel talep edebildiğinizdendir!

******

Siz şimdi burun kıvırıyorsunuz, muhtemelen, tutun ki kendi- kendinize kaldınız; iç sesiniz size kalsın, dış sesiniz ne der?

******

Empati yapıyorum; sizin yerinizde olsaydım sormadığım sorulardan dolayı utanıyor olurdum; olmadı, kendi adıma yine konuşayım: Hangi “Barış” diye sonuna kadar sorarım!

Onlarca adam öldürmüş kişiler ellerini ve kollarını sallaya-sallaya gidecekler, onlarca gazetecimiz, hatta milletvekilimiz, ve hatta profesörlerimiz, efendime söyleyeyim, üst düzey komutanlarımız bir cana kıymamışken hali-hazırda ne idüğü belli olmayan bir dava uğruna bebek katiline sağlanan olanaklardan uzak bir tutsaklık yaşıyorlarsa aklı başında olan her bir vatandaş “Neden?” diye sorar, arkadaş!

Neden?

Sen bunu soramıyorsan senin problemindir, benim değil!

Bunu diyemiyoruz ya; dediğimizde panzerler önümüze dikiliyor ya; biber gazı vergilerini ödeyip de yine bize sıkılıyor ya; el üstünde tutuluyorsun ya…

Hiç mi ezberinden utanmıyorsun?

Hiç mi sızlamıyor vicdanın ve hiç mi sorgulamıyorsun “Ne?”,”Neden?”, “Niye?” diye?

******

Atatürk’e çok kızıyorsun; İslami devlet neden oluşturmadı diye; İslami devlet kursaydı çok mu mutlu olacaktın?

Düşünmüyorsun şekerim; ezbere konuşuyor, ezbere davranıyorsun; Karını nasıl istedin anasından-babasından? İslami şartlarda verirler miydi pek sevdiğin karını sana?

İstediğin kadar yazıyorsun; atıp-tutuyorsun; Atatürk bu hakları sağladı diye; hadi sıkıyorsa hükümet aleyhine bir şey yaz; yazabiliyorsan!...

******

Anlayamadığım şey bu; nasıl bu kadar ezber mağduru olur? Bir kadın, bir adam hiç mi kişiliğini bulmak istemez?

Bu ezber ne menem bir şeydir ki kadınını da adamını da benliğinden eder?

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..