Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '08

 
Kategori
Müzik
 

Ezginin Günlüğü; Aşk hiç biter mi?

Ezginin Günlüğü; Aşk hiç biter mi?
 

http://www.ezginingunlugu.com.tr/foto.php


1980'li yılların ortasındayız. Diyelim ki 1985 kışı. Dışarıda lapa lapa yağan kar nediyle okullar kapalı. Sobanın etrafına sokulmuş, penceremizin perdeleri sonuna kadar açık, sokağa bakıyoruz. Tek tük geçen arabalar yolun beyaz örtüsünün üzerine iki düz paralel çizgi çekiyor.

Radyo günleri; FM 88.2 üzerinden yayın yapan TRT-3'ü dinliyoruz. Sıkılırsak Zülfü Livaneli'nin İstanbul Konseri kaydını teybe koyuyoruz.

Başka? Yeni bir grup; adı Ezginin Günlüğü mü ne?

"Yetişmiyor sana sesim,
Bekliyorum gelmiyorsun"

Hep bir platonik aşka tutulurum ya, o zamanlar da var bir şeyler. Neyi beklediğimi bile bilmediğim günler.

Ama en çok da o Nazım'ın şiirinin şarkı olmuş hali...

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey
Dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
Fakat artık ümit yetmiyor bana
Ben artık şarkı dinlemek değil
Şarkı söylemek istiyorum.

Ezginin Günlüğü o zamanlar hayatımıza giren ilk farklı renkte müzik grubuydu. Özgün Müzik dediğimiz şeyin içinde yeralıyordu. Ama yine de ne "tür müzik yapıyorlar" sorusunun cevabını veremiyorduk. Başka bir şeydi bu.

Şimdi tam olarak nerede olduğunu hatırlayamadığım konserlerine gittiğimizi anımsıyorum. Ezbere bildiğimiz şarkı sözlerini Emin İgüs'le birlikte okumuştuk.

Sonra bir gün, Sabah Türküsü'nün kayıtlarının yapıldığı stüdyada karşılaşmıştık Emin İgüs'le, nasıl bir vesile olmuştu hiç hatırlamıyorum.

Ezginin Günlüğü sürekli müziksel bir arayışta oldu. Örneğin onunla birlikte severek dinlediğim Yeni Türkü bir süre sonra kendisini tekrar etmeye başlayınca hem dağıldı hem de dinlenmez oldu. Grup, ilk albüm olan Seni Düşünmek (1985)'in devamı niteliğindeki Sabah Türküsü (1986)'nü çıkardıktan sonra geleneksel türkülerimizin çokseslendirildiği Ala Gözlü Yar (1987) ile devam etti.

1988 yılında çıkan Bahçedeki Sandal ile 1990 yılındaki Ölüdeniz grubun arayış içinde olduğunun, farklı müzik tonlarını denemek istediklerinin ilk işaretini verdi.

Kuşkusuz Ezginin Günlüğü denilince akla hemen Nadir Göktürk geliyor. Her albümde onun farklı bir ezgi günlüğünü okumak kadar insanı heyecanlandıran başka bir şey yok. Tabii şu an grubun içinde yeralmayan Cüneyt Duru'yu da anmadan geçemeyeceğiz.

Ölüdeniz'le birlikte grup bir dağılma süreci yaşadı. 3 yıl sonra çıkardıkları İstavrit albümünde ne Emin İgüs ne de Cüneyt ve Tanju Duru vardı. Nadir Göktürk Ezginin Günlüğü'nün sesi olarak Hüsnü Arkan'ı seçmişti. Ne yalan söyleyeyim, Hüsnü Arkan'ın sesini sevsem de bestelerine karşı o kadar da sıcak hissetmiyorum kendimi. Onun bestelerindeki ton, belki de 1980'li yılların müziğini hatırlatıyor da ondan.

1995 yılında Oyun albümüyle Ezginin Günlüğü'nün müziği de oturmuş olur.

Ebruli (1996) albümündeki Aşk Bitti'nin lirizmi aradan kaç sene geçmiş olsa da bizi alıp götürebiliyor.

Aşk bitti, elimden sanki minik bir balık kayıp gitti
Aşk bitti, içimden sanki bir şeyler kopup gitti

Aşk hiç biter mi
Hiçbir şey olmamış gibi boşlukta kaybolup gider mi
Aşk hiç biter mi, aşk hiç biter mi

Kalır adımızla bir sokak duvarında
Bir ağaç kabuğunda, bir takvim kenarında
Kalır bir çiçekte bir defter arasında
Bir tırnak yarasında bir dolmuş sırasında
Kalır bir odada bir yastık oyasında
Bir mum ışığında bir yer yatağında
Aşk hiç biter mi, aşk hiç biter

Aşk hiç biter mi? Bence de hiç bitmez!

Bu şarkı Nadir Göktürk'ün söz ve müziğini kendisinin yaptığı olgunluk eseridir.

1997 yılında toplama albümü olan Hürriyete Doğru'dan sonra, 1998 yılında Aşk Yüzünden albümü çıkar sahneye. Bu albümdeki Aşklar Eskir şarkısı ile birlikte, Senden Önce yine Nadir Göktürk'ün eşsiz olgunluk eserleri olarak yazılır.

2000 yılında Rüya, 2003 yıllarındaki İlk Aşk albümleri Ezginün Günlüğü'nün istikrarlı çizgisini ispat eder bize.

Sözlerini Hüsnü Arkan'ın yazdığı yine bir Nadir Göktürk bestesi olan 1980 bence Ezginin Günlüğü'nün geldiği son noktadır. Belki de bütün gelişimini de içinde barındırır. Son zamanlarda Sezen Aksu söylüyor ancak ilk dinlediğim Eylem Atmaca'nın sesinin yerini kimse dolduramaz bence.

Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni
Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri
Gitme gitme el olursun sevdiğim incitir beni

Yokluğun ah yol yol olsa uzasa unutmam seni
Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri
Gitme gitme el olursun sevdiğim incitir beni

Akşam vakti sardı yine hüzünler
Kalbim yangın yeri gel kurtar beni senden
Akşam vakti dolaştım sokaklarda
Yırtık bir afiş seni gördüm duvarda

Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni
Yokluğun ah yol yol olsa uzasa unutmam seni
Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri
Gitme gitme el olursun sevdiğim incitir beni

Son albüm, Dargın Mıyız'da Ezginin Günlüğü'nün artık müzik yaparken ne kadar rahat davranıyor olduğunu hissediyorsunuz. Kuşkusuz ekip olmak, grup olmak da bu. Bana bir Koca Lazım kantosunun sözlerini mi, klibini mi konuşalım yoksa o ciddi yüzlü grup elemanlarının acemi oyuncu hallerine gülelim mi?

Ateşe baca lazım, kitaba hoca lazım
Bana bir koca lazım, o da bu gece lazım

Anlatsın da roman olsun
Üflesin de duman olsun
Yalnız beni sevdiğini
Söylesin de yalan olsun

Ah...
Yanaklarım kiraz çilek, düşlerim pembe bulutlar
Açıyorum çiçek miçek, eteklerim morsalkımlar

Ah! Aşkın zamanı mı var?

Ateşe baca lazım, kitaba hoca lazım
Bana bir koca lazım, o da bu gece lazım


Ezginin Günlüğü çeyrek yüzyılı geride bıraktı. Doğumuna şahittim, ilk çocukluk ve gençlik yıllarına. Şimdi benim de olgunluk yıllarımda onun da benim yanımda duruşunu zevkle izliyorum. Türkiye'de grup olabilmek kolay değil. Ezginin günlüğünü bu kadar düzenli ve istakrarlı bir şekilde tutabilmek de.

Uzay Gökerman

İlk kitabım, "Adalar ve Kıtalar" çıktı.

<ımg height="265" hspace="0" src="http://www.indigodergisi.com/adalar_ve_kitalar_uzay_gokerman_indigo_dergisi.jpg" width="170" border="0">



 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..