Ezidi kıyımı ve gerçekler...

Çoğu kez Yezidilerle karıştırdığımız “Ezidiler; Ortadoğu’nun önemli topluluklarındandı… Ülkemizde de özellikle Urfa, Mardin, Batman, Siirt, Şırnak, Hakkari ve Van bölgesinde yaşarlardı…Şimdilerde ülkemizde ancak bin civarında Ezidi'nin kaldığı tahmin ediliyor…Komşularımız Suriye, Irak, İran, Ermenistan ve Gürcistan’da da az da olsa Ezidiler yaşamaktadır.. Tarihsel süreç içinde inançları yüzünden kıyımlara uğradılar… Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün bir konuşmada dillendirdiği ve bir özür niteliği taşıyan  “Atalarımızın elinde Ezidi kanı var” sözleri önemli bir gerçeği de gündeme getiriyordu…

Şimdi de, Suriye ve Kuzey Irak’ta yaşayan “Ezidiler”,  Işıd’ın katliamlarıyla karşı karşıyalar…(Kuzey Irak’ta 400- 450 bin Ezidi’nin yaşadığı tahmin ediliyor) Milliyet’in bu konudaki haberine göre: Katliamdan kaçan bir Ezidi kadın” şunları söylüyor:

“Adım Helo Xelef. Saatlerdir yürüyorum. Peşimden geldiler ancak ben dağa yaklaştığım için fazla ilerleyemediler. Müslüman olursak hayatımızı bağışlayacaklarını söylediler, ancak kabul etmedik. Ne eşim, ne çocuklarım var. Bir tek kardeşim vardı. Bir tek ailemden o kalmıştı. Onu da öldürdüler. Konuşmasının arasında Kürtçe ağıtlar yakan Helef’e, çevresindeki kadın ve kızlar da eşlik etti. “Şahinimi öldürdüler” diyerek ağıt yakan Halef’in ağıdı Sincar Dağları’nda yankılandı.”

Ezidilik:  Hıristiyanlık, Musevilik, Müslümanlık gibi birçok öğeyi içinde barındıran, kimine göre Güneşe tapan, kimine göre de Şeytana tapan kendine has bir inanış şekli… Beyaz giysileriyle, dövmeleriyle, daireleriyle ilgi çekerler… Günde üç kez Güneşe dönerek içinden geçen duaları ederler… Hava, su, toprak onlar için kutsaldır… Ezidiler, adam öldürmezler, adam öldürenler Ezidilikten çıkmış olur… Toplumsal yaşamda bir nevi kast sistemi vardır. Buna göre toplum Şeyhler – Pirler ve Müritlerden oluşur… Müritler, şeyhlere ve pirlere bağlıdır… Bu gruplardan –kastlardan- birbirine geçiş olmaz…Ezidilik kan bağına göredir…Ezidi bir anne ve babadan doğmayan Ezidi olamaz…Nisan ayının ilk çarşambasını yılbaşı olarak kutlarlar… Dini inançlarının kurbanı olan Ezidiler, kendilerini korumak için hep dağların en sarp yerlerini yurt edinmişler… Ahmet Türk’ün konferansta söylediklerini, Yaşar Kemal’ de kitaplarında  romanlaştırmıştı. Güneydoğu Anadolu Bölgemizde yaşayan Ezidiler, bu bölgenin Kürtleri tarafından geçmişte kıyımlara uğratıldılar… Kıyımlar ve göçler nedeniyle ülkemiz sınırları içinde ne yazık ki çok az Ezidi kaldı… Ezidileri öldürdükleri takdirde Cennete gidileceğine inandırılanlar, bu bölgede tam anlamıyla bir Ezidi kıyımı yaptılar… Bu konu, Yaşar Kemal’in Romanlarına da konu olmuştur, “Kimsecik” serisi ve “Fırat Suyu Kan akıyor baksana” da olduğu gibi…Ayrıca Murathan Mungan’ın Mahmut ve Yezida adlı oyunu da Ezidileri anlatmaktadır…

Ezidiler şimdi de,  inançları nedeniyle Işıd’in katliamıyla karşı karşıyalar… Suriye’de ve Kuzey Irak’ta yaşanılan bu katliamlara ne yazık ki tüm dünya seyirci kalıyor… Işıd’ı yaratan siyasi anlayışın uzantılarını hepimiz biliyoruz... Bu siyaset, kendi mezhepsel inancına göre Ortadoğu'ya yeni bir düzen vermek istemektedir ki, bu durum Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmiştir…

Artık bu katliamlara dur denilmelidir…Bizler de bir vatandaş olarak bu tür katliamlara karşı tepkimizi ortaya koymalıyız..