Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

F 1'deki Türk bayrağı yanlıştı

Formula 1 yarışlarıyla geçen yıla kadar hiçbir ilgim ve hakkında hiçbir bilgim yoktu desem yalan olmaz. Önce oğlum bu işe merak sardı ve yarış günleri vızıltıdan evde duramaz hale geldik. Sonra da idealini bize "F-1 pilotu ve bilgisayar mühendisi olmak istiyorum" şeklinde açıklayınca, ailece ertık F-1 sempatizanı olduk.

Geçen yıl ilk kez Türkiye'de yarışın yapılmaya başlanması dolayısıyla, bu ilgi biraz daha arttı tabii. Sağolsun bacanağım Can için bilet temin etmekte yardımcı olunca, onu bu yıl dayısıyla yarışlara gönderdik. Biz de ekran başında belki oğlumuzu görürüz diye saatlerce yarışla ilgili bütün detayları seyrettik.

Yarış öncesi özenle seçilmiş güzel hostesler, kortejde ülkelerin bayraklarını taşıdılar. Ne yazık ki bizim bayrağımızın ölçüleri yanlıştı.

Hatırlıyorum eskiden uluslararası yarışmalarda birincilik kazandığımızda, göndere çekilen bayrağımızın yanlış olduğu şeklinde Basın'da haberler çıkardı. Şimdi artık bunları naklen izleme imkânımız da var. Biz de yabancılar bayrağımızı hep yanlış çiziyorlar diye kızardık. Ekranda bayrağımızın yanlış olduğunu görünce bu muhabbeti yaptık kendi aramızda. Bir arkadaşımız, belki bu bayrağı da yabancılar yapmıştır dedi. Oysa biz kendi bayrağımızı da düzgün çizmeyi bilmiyoruz.

Eskiden okullarda resim dersinin ilk konusu bayrak olurdu. Ve Kanuni ölçülere göre bayrak, resim defterinin ilk sayfasına çizdirilirdi. Bilmiyorum uygulama kalktı mı?

Bayrak, bir ulusun en ciddi ve en kutsal simgesidir. Birincilik kürsüsüne çıkan her yarışmacı, ulusal marşın eşliğinde bayrağı göndere çekilirken mutlaka duygulanır ve gözleri yaşarır. Ben de bayrağımızın dalgalanmasını gururla, zevkle, heyecanla izlemeye doyamayanlardan biriyim.

Aynı derecede de onun yanlış çizilmesine tahammül edemeyen bir tavrım var. Bir bayrak firmasının fuarda dağıttığı broşürde Türk bayrağının resmî ölçülere uygun olmadığını görünce, sahibine gidip bu bayrağı kim, nasıl, neye bakarak çizdi diye sormuştum. O da bana grafikerimiz çizdi, nereye bakacaktı ki, diye kızarak cevap vermişti.

Peki kardeşim, bu ayı, yıldızı, senin grafikerin buraya nasıl yerleştirdi, dediğim zaman, adam kızgınlığını daha da artırarak, canım nasıl yerleştirecek, işte ay, işte yıldız diye cevap vermişti, hiç unutamıyorum.

Vatandaş herhangi bir kırmızı zemin üzerinde beyaz ay ve yıldız gördüğü zaman bayrağı anımsayarak duygulanabilir, sevinebilir, heyecanlanabilir, onu "bayrak" diye niteleyebilir. Ancak her beyaz ay ve yıldız, bir kırmızı zemine oturtulduğunda, kendiliğinden ortaya Türk Bayrağı çıkmıyor. Onun bir ölçüsü var, nizamı var. Hatta kanunu bile var.

Gerçi Allaha şükür Türkiye'de eksiği olan bir kanun bulunduğunu sanmıyorum. Bizim zaafımız kanunların, kuralların uygulanmamasından yana. Bayrak kanunu var da ne işe yarıyor sanki? Bayraktan para kazanan bir esnafın, onun nizami ölçülerle çizileceğinden haberi bile yok. Bayrakları satın alanlar da bundan habersiz. Ne bilsin adam, sokakta satılabildiğine göre düzgündür zannediyor.

Ne yazık ki son zamanlarda bayrağımızın yanlış çizilmesi ve kullanılması sadece ticarî firmaların vitrinleriyle sınırlı değil. Bir çok polis arabasında nizami olmayan bayrak görmek mümkün. Hatta Vatan caddesindeki Emniyet Genel müdürlüğünün girişine de gayri nizami bayraklar yapıştırılmış.

Ve günlerden beri dünyaya kendimizi tanıtmamıza vesile olacak diye özenle hazırlandığımız Formula 1'deki kortejde taşınan Türk Bayrağı da dediğim gibi, maalesef gayri nizamiydi. Yıldızı büyük, ayı da uçkuyruğa yakındı.

Kimi kime şikâyet edeceğiz bilmem ki?

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..