Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Fadime Temel’e demiş ki...

Süleyman Şah Türbesi’nin nakil işlemi “Şah Fırat” adı verilen operasyon ile gerçekleşti.

Operasyonun adına, tank ve zırhlı araçların sayısına bakılırsa sanki Süleyman Şah Türbesi’ni nakil etmedik de, tehditleri bertaraf ettik!

Böyle durumlarda hep bir fıkra aklıma geliyor:

Temel ve Fadime giderlerken üç-beş adam yollarını kesmiş; üstlerindeki para, ziynet ne varsa almışlar.

O arada toprağa bir daire çizmişler, nerkezine de Temel’i koymuşlar.

Fadime’yi yanlarına almışlar ve Temel’e “O daire içinden çıkmayacaksın!” demişler...

Temel’in gözü önünde Fadime’yi bir güzel becermişler ve çekip gitmişler.

Fadime kızgın bir şekilde Temel’e “Ula Temel, ne biçim adamsın! Kılın kıpırdamadı da” dediğinde Temel’in yüzünde mağrur bir gülümseme...

“Ula Fadime sen öyle san; onlar görmeden üç kere çizginin dışına çıktım, girdim, çıktım, girdim!

******

Bir başka gerçek daha var; Süleyman Şah Türbesi’ne varana kadar Türkiye Cumhuriyetinin toprakları zaten satıldı!

Fabrikaları da keza...

Atatürk Orman Çiftliği, ki hepimize bırakılmış bir mirastır, bırakın izni, haberimiz bile olmadan kullanılmıştır!

Kullanılmakla da kalmayıp, tüm masraflar da tarafımızca karşılanmaktadır; en pahalı benzin, en pahalı internet, elektrik, su vesaire boşuna değildir!

Sahi, sigara ve içkiye gelen zamların, vergilerin vatandaşın iyiliği için mi olduğunu sanıyorsunuz?

Öyle olsa, bunca yabancı şirketler ne diye buralara yatırım yapsınlar?

Hem de devletin teşvikiyle?

(Bizim tütün ve içki üreticilerimiz ne diye devlet eliyle engellendi diye sorarsanız, ki sorun arkadaş, yabancı şirketlere yer açmak niyetiyle diyeyim sizlere!)

******

Hayır yani, bu yabancı şirketlerin sağladığı katkılar bir şekilde (!) bazılarını ihya eder etmesine de, daha da fazlası gerekiyor sanırım!

Belki para değil direkt lazım olan; biat gerekiyor!

Korku ile sinmeleri isteniyor; vergi ile beli bükülen halkın gelir ile sınanıp da insanlıktan pes edip, pazar artıkları toplamasına şükrederken “Ya bunlar da olmasaydı, Yarabbi şükür!” demeleri isteniyor!

Bu insanların başlarını kaldırmamaları, yaşamak adına savaşmaları; soğukta donmamak için beş torba kömür, açlığını bastırmak için sekiz paket makarnaya muhtaç olmaları isteniyor!...

******

Bunları görüp de “Yok artık!” diyebilecek kapasitede olanları da zapturapt altına almak için “İç güvenlik paketi” hazırlamışlar... 

Zorbalıkla geçirmeye çalışıyorlar!

Düzgün olan bir şey yolunda akar; yolunda akmıyor ve ısrarla geçirilmeye çalışılıyorsa bilin ki orada bir hinlik var!

******

Bunun bir de tersi var; diyelim ki bu da geçti! Lakin bu arada iktidar değişti! O zaman korkmanız gerekmez mi?

Korkmazsınız!

Zira iktidarı eline geçirecek olan ne diktatör olacaktır ne de kindar!

Bugün elinde tuttuğu bombaları kullanmak için her türlü yetkiye sahip olan zihniyet ile ola ki iktidar olursa diye düşünemediğiniz parti için peşinen “Yok yaa, onlar böyle zorba olamazlar” diye içten bir düşünceniz var ki o nedenle böyle kolayca giriyorsunuz topa!

Yoksa; devran bu, değişir gider diye düşünseniz, böyle bir pakete evet demezsiniz!

******

Yine de diyelim ki sizin dilinizde konuşuyoruz; ölen bir gencin annesi hakkında “yuhalama” talep eder mi?

Böyle bir yuhalama oldu arkadaş, hiç mi empati yapmadın?

Devran dönse, sen ölsen RTE için, annen yuhalansa miting alanında, bir düşün istersen...

Yok, düşünemezsin; zira devran dönse ve iktidar diğer bir parti olsa asla böyle bir şey yapmaz!

Belki de bu yüzden fütursuzluğunuz!..

 

http//twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..