Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '10

 
Kategori
Siyaset
 

Faili meçhullerin kanı üzerinde daha fazla yürünmüyormuş, değil mi?

Faili meçhullerin kanı üzerinde daha fazla yürünmüyormuş, değil mi?
 

Bunun böyle gitmeyeceği belliydi…yıllar yılı bir devlet politakası olarak işlenen cinayetlerin hesabının gün gelip sorulacağını herhalde hiç tahmin edemediler.

Birgün itirafçıların pıtırık gibi türeyip, şu “iyi çocuklar”ın işlediği cinayetleri bir bir anlatacağını, hem de bu cinayetlere bizzat bulaşmış birilerinin itiraf üzerine itirafta bulunacağını hiç düşünmediniz değil mi?

Ergenekon davasına karşı çıkanlar…yüzünüz hiç mi kızarmıyor mu, JİTEMci albayın itiraflarından?

1990 sonrasında devletin içinden beslenen çetelerin, gözünü kırpmadan öldürdüğü masum insanlar, aydınlar, gazeteciler, asit kuyularına atılanlar, 17000 faili meçhulün dosyaları bir bir açılmaya başlandı.

Emekli Koramiral bizzat söylüyor… 1993’le 1997 yılları arasında büyük çoğunluğu Güneydoğu’da işlenen faili meçhul cinayetlerin devlet politikası olduğunu.

O “vatan kurtaran aslanların” nasıl türediğini, JITEM’in nasıl bir yapılanma olduğunu, PKK itirafçıları ve Hizbullah'la, güç olabilme hırsının vicdansız zihniyeti etrafına üşüşmüş ne idüğü belirsiz ünvanlı, ünvansız bir kesimle, adına Ergenekon denilen bir mega mefya ile nasıl iş birliğine gidildiğini, milyonlarca dolarlık uyuşturucu ve petrol rantı için kanların nasıl döküldüğünü, daha da göreceğiz…bu itirafçıların da itirafların da arkası gelir.

Ölüm kuyularından çıkan kemiklerden Musa Anterler’e kadar, Turgut Özal’dan Eşref Bitlis’e, o dönem güneydoğuda suikasta kurban giden albaylara kadar, Şemdinli provokasyonundan PKK ile MİT arasındaki ilişkiyi ortaya çıkaran aydın-yazarların öldürülmesine kadar ki tüm kirli, karanlık fiillerinin üzerine gidilecektir, bu öyle bir süreç…aydınlıktan karanlığa değil, karanlıktan aydınlığa çıkacak bir süreç.

Faili meçhul denilen davaların aslında gerçek faili bellidir! Bir zamanlar göz yumulan, ses çıkarılmayan bu cinayetlerin dosyaları, şimdi itirazlar ve itiraflar üzerine bir bir yeniden açılacak, çünkü suikastlar üzerindeki sis perdesinin kaldırılması, geri plandaki faillerin cezalandırılması isteniyor. Kamu vicdanı ve faili meçhullerin yakınları bunu istiyor.

Merak ediyorum neden bir tek kişiden hiç ses çıkmıyor, Güldal Mumcu’dan? PKK ve MİT ilişkisini açığa çıkartacak diye öldüren Uğur Mumcu’nun gerçek faili ya da faillerinin ortaya çıkarılmasına neden sessiz kalıyor? Ceberut devletin içindeki derin yapılanmanın avukatı olduğunu iddia eden bir partide hala ne işi var? Bir Doğan Öz’ün eşi, bir Hablemitoğlu bile savcılığa itiraz ediyor da, Tomris Özden tv kanallarında kocasının suikasta kurban gittiğini haykırıyor da, Güldal Mumcu neden suskun? “Uğur Mumcu, PKK ile MİT ilişkilerini ortaya koyacak araştırmalarında Ergenekon örgütüne ulaşmak üzereydi de, o nedenle mi öldürüldü acaba?” diye hiç mi düşünmüyor?

Faili meçhuller dönemini seyreden Çiller, Demirel, Yılmaz, Ecevitler şimdi neredeler? Ya onlar neden susuyorlar?

Zalimin zulmünü görmezden gelenler, susanlar cinayete ortaklık etmiş olmazlar mı?

Faili meçhullerin üzerindeki sis perdesini ısrarla görmezden gelmek, susmak, eğer ki gizli bir suç ortaklığı değilse, karanlık ilişkilerin bir göstergesi değil midir?

Yıllarca korku imparatorluğu yaşatanlar, faili meçhul cinayetlerin dosyaları aydınlatıldıkça ne yapacaklar ya da nerelerde olacaklar çok merak ediyorum?

Zira, faili meçhullerin kanı üzerinde daha fazla yürünmüyormuş, değil mi?

Bu vicdan ve yüz karasından kurtulmanın zamanı geldi…

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..