Faiz, enflasyon ve döviz

Başlığa baktığınızda yazının konusu ekonomi, ama ben kategoriyi günlük yaşam olarak seçtim. Nedeni son günlerde ekonomik gelişmelerin günlük yaşantımıza girmesi. Başlıktaki üçlü ne yazık ki hayatımızı yakından ilgilendirecek konuma geldi. 

Ben ekonomist değilim, ama düşünen herkes gibi işlerin iyiye gitmadiğini az çok algılayabiliyorum. Üçlünün yükselişi bizi fakirleştirdiğini biliyorum. Hangisi hangisinin sonucu, hangisi hangisini tetikliyor bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da fakirleşiyoruz. 

Yaşım gereği ben 1970 lerden bu yana Türkiye'mizin ekonomik sürecini yaşadığım için konuya geniş açıdan bakıyorum. Bir çok kere bu üçlünün yükseldiği dönemlere şahit oldum, enflasyonun %100 ler mertebesini gördük. Zamları çok yaşadık, ama ne var ki, ücretlerimizde de yüksek zam aldığımız dönemlerde oldu. Bir şekilde dengeleme vardı. 

Bir ülkenin gelişmesinde, refah seviyesine ulaşmasında başlıktaki üçlünün düşük olması gerekiyor. Fabrikaların üretecek, tarım ve hayvancılığın çalışacak, en önemlisi çağa ayak uyacak projelerin olacak. İsrafı önleyecek, verimliliği arttıracaksın. Kazancından çok harcaman varsa bu açığı kapatmakta zorlanıyorsun. Ve borçlanman gerekiyor. Borcu ödemen için daha çok kazanman gerekiyor. Başaramazsan paran devalüe oluyor. Değerini yitiriyor. Kredi bulmada zorlanıyorsun.

Sonuçta olan halka oluyor, fatura halka kesiliyor. Emeklisi, memuru, işçisi, esnafı, çiftçisi daha az gelirle yaşamaya çalışıyor, bu da ülkenin refah seviyesini düşürüyor.

Akıllıca poliikalara ihtiyaç var. Bugün bu yazıyı neden yazıyorum? İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz çok derin. Daha önemlisi 2022 daha da derinleşme tehlikesi var. 

Ve ben artık gelecek korkusu yaşamak istemiyorum.