Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '17

 
Kategori
Kültürler
 

Faiz Üzerine

Faiz Üzerine
 

Faiz ekonomisi

Faiz öncelikle İslam Dinince tartışmasız olarak haramdır. Haram olan ne varsa gerçekten toplum üzerinde yıkıcı etkisi olduğu, sosyal dokuyu bozduğu için, üretenlerin alın terini alenen sömürdüğü için haramdır. Toplumsal dayanışmayı, bireylerin birbirini desteklemesine engel teşkil ettiği için haramdır. İnsanları üretmeden tüketmeye sevk ettiği için,  Allah’ın insanlar için kesin ifadelerle vermediği ömrü ipotek altına aldığı için hatalıdır. Bunlar benim fikrim…

Dinde de amalar, fakatlar olmaz. Haram ise nedenleri vardır. Nedenleri ise elbette uzmanların, ilahiyatçıların, İslam âlimleri tarafından cevaplandırılabilir.

İnternette çok kısa bir arama yapan herhangi bir kişi faizin haram olduğuna dair Kuran-ı Kerim’den ayetler, Peygamber Efendimizden şüphesiz birçok hadisler bulabilir.

Bir araştırmaya göre; Türkiye’de 179 milyon kredi kartı varmış ve sayı bakımından 1.Sıra Türkiye’nin. Bu aslına bakılırsa çok övünülecek bir durum değil. Hatta hiç değil. 2001 Krizi esnasında Türkiye’ye davet edilen Kemal Derviş’in dizayn ettiği bankacılık sektörü o tarihten günümüze kadar en sağlıklı büyüyen sektörler arasında yer alıyor. Bunun anlamı; halkın büyük bir kısmının sistemin için bir şekilde dâhil olduğunu göstermesi bakımından ilginçlik arz ediyor. Tercih milletindir ancak Müslüman mahallesinde salyangoz satmak denilen tabir burada geçerli olması gerekirken, milletin bu yola kanalize olması ilginç olsa gerek. 1980 yılından bu yana birçok bankacılık krizi yaşayan Türkiye bir zamanlar saadet zinciri misali kurulan bankerlerin kurbanı olmuştu. 28 Şubattan sonraki süreçte ortaya çıkan bankacılık krizi esnasında da aynı durum tekrarlandı ve bankerler halkı bir kez daha avlamayı başardılar. Sadece bankerler değil, Finans kuruluşları da bu halkaya eklenerek, faiz vermeyen ancak yatırdığından fazlasını veren kuruluşlar da battı. Sanırım adı da İslami bir isim ve galiba adı da İhlâs idi. Hissesini alan kişiler borsada kurumun batmasıyla yatırımlarının üstüne temiz bir bardak su içmişlerdi. Bir zamanlar bankacılık hemen herkesin yapmak için yanıp tutuştuğu bir para kazanma, mevduat toplama, topladığı mevduatları iç etme dönemiydi. Türk milleti çok uyanıktır! Tuzu görünce, “hıyarım var” diye koşmayı sever. Boğaz köprüsü sahibi olan onlarca uyanık gariban, bu ülkenin öz evladıdır. Cennetten arsa alan yine bu ülkenin evladıdır. Amerika’daki hocanın Amerika’nın kuklası olmayacağına inanan yine bu ülkenin siyasetçisi, belediyecisi, işadamı, bürokratı, öğretmeni, askeri de bu ülkenin evladıdır.  Buna benzer durumlar isim değiştirmekle birlikte halen de görülüyor da gür bir sesle dile getirilemiyor olabilir. Dinen yasakları kanunen zorunlu hale getirip, İslam’a uydurmak yerine bu İslami tezler üretmek gerekirken, isimlerle oynayıp devrim yapmak bizlere mahsus olsa gerek. 12. Asırda Anadolu Selçuklu Ahilik gibi devrine göre oldukça iyi işleyen, standartlar ortaya koyan, üretimi ve uzmanlığı teşvik eden, yardımlaşmaya katkıda bulunan bir sistem inşa edip o devre göre mükemmele yakın işleyen bir sistem vücuda getirebilirken, bizler bu felsefeye halen ulaşmakta zorlanıyoruz. Toplumsallaşmayı, dayanışmayı yok edip bireyselleşmeyi artıran herkes topluma faydadan daha fazla zarar verebilir ki sistem belki de bunu amaçlıyor. Bir banka ne yapar; aslında Ali’nin birikimini alır Veli’ye verir. Ali doğrudan Veli’ye vermek istemez, çünkü borç verme ilişkisi toplumda oldukça hasar görmüştür. Ali daha önce Veli’ye borç vermiş ancak Ali’nin istediğinde, zamanında Veli, Aliye olan borcunu ödemediği gibi Ali ile Veli’nin arası açılmıştır. Ali artık Veli’nin yüzüne bakmamaktadır. Aslında Ali Müslüman bir insandı ancak evinde tuttuğu birikimini artan hırsızlık ve yakalanmayan hırsızlar, yakalandığından akşamına tahliye olan hırsızlar yüzünden bankaya yatırmaya mecbur oldu. Banka ise birikimini ya vadeliye çevirmesini ya da her ay yüzde bir oranında yani yılda yüzde 12’den fazlasını kaybedecek beş yıl içinde sıfıra inecek demekti! Biraz abartı yapılabilir. Bu durumda; Ali Veli’ye vermediği parayı bankaya bağışlamak zorunda kalacaktı. O da düşündü, taşındı bankadaki parayı faize yatırmaya karar verdi…

Ali’den artık borç alabilme umudunu yitiren Veli çevresinde de kötü bir ün yaptığından diğerlerinden de borç alamadı. Mecburen bankaya gitti. Banka mükemmel bir insan tanıma programı ve işinin ehli uzmanları bulup işe almıştı. Bankaya giden Veli şube müdürü ile görüştü. Şube müdürü bir form doldurmasını ve iki adet de resim getirmesini rica etti. Veli, kefil, ipotek vs isteyip istemediklerini sordu. Banka müdürü de bunlara gerek olmadığını sadece getirdiği resimlerin birinin ön diğerinin arka profilden olması gerektiğini söyledi. Veli boylu poslu endamlı bir adamdı. Profil açısından sıkıntısı olan biri değildi. Veli bu duruma memnun olmuştu. Hemen fotoğrafları çektirip, formu doldurdu ve kredi miktarını da yazarak kendinden emin bir şekilde şube müdürüne verdi. Şube müdürü formu ve fotoğrafları aldı ve yarın saat ikide gelin, sonuç belli olur dedi. Veli yıllarca Ali’den borç istediğine hayıflanır olmuştu, bankada izzet-i ikram vardı, güler yüzlü çalışanlar vardı. Kimse asık suratlı değildi. Kapısı açılıyor, çalışanlar “efendim” diyordu.

Ertesi gün; Veli tam saat ikide bankanın kapısından kendinden gayet emin bir şekilde girip, doğrudan müdüre yöneldi. Veli, müdüre baktıysa da dünkü nezaketten eser göremiyordu. Allah, Allah ne oldu ki, dün ne kadar misafirperverdi hâlbuki diye geçirdi içinden. Buyurun dedi banka müdürü yarım ağız bir şekilde benim kredi meselesi vardı müdür bey onun için geldim dedi. Müdür masadaki dosyalar göz atarken fotoğrafları üste ataçla tutturulmuş dosyalar arasından resimlere bakarak dosyayı aradan çıkardı ve yüzünün şekli biraz daha soğuyarak evet sizin kredi dosyanız. Veli sordu; hazır mı bizim kredi müdür bey. Müdür ise gayet donuk bir yüz ifadesiyle; Veli Bey, uzmanlarımızın yaptığı değerlendirmeye göre sizde bu krediyi almaya göz olmasına var lakin…” 

Tabi bu işin şakası. Ali’den aldığı faizsiz borç yerine Veli’yi bekleyen gerçek hem aldığı para kadar ekstra bir faiz yükü ve ödeme ihtimaline karşılık evinin, arabasının, tarlasının ipotek altına alınmasıydı. Veli disiplinli biri değildi. Parayı aldı. Sözüne de sadık değildi. İmzasına da. Hesap yeteneği zaten yoktu. Hesap yeteneği olsa kendisine karşılıksız borç para verenleri üzer miydi?

Aldığı krediyi de zamanında ödemedi. Banka ihtar mektubu yolladı. Dikkate alınmadı. Banka Veli’nin malvarlığına el koydu ve satışa çıkardı. Diğer yandan da Ali’nin parasının vadesi doluyordu. Ali kelepir satılık ilanı görmüştü. Derhal parayı çekti ve ilanda bulunan evi, bahçeyi arsayı çok uygun bir fiyata satın alarak aldı. İyi bir alışveriş olmuştu. Banka elindeki gayrimenkulü nakde çevirmiş Ali de çok uygun fiyata mal sahibi olmuştu. Belki de Veli Ali’ye olan manevi borcunu da maddi olarak kat kat fazlasıyla ödemiş oldu. Güven kaybederken, banka kazanmış, kişisel ilişkiler büyük zarar görmüştü ama olsun diyebilir miyiz?

Faiz haramdır, zina haramdır, cinayet haramdır, hırsızlık haramdır. Yalan ise yine haramdır. Yalan öylesine koca bir haramdır ki diğer haramların tamamen örtüsüdür. Öyle ki, yalan dünyada birkaç gün olmayıversin dünya tarihi yeniden yazılır. Değil sekiz dünya yalansız birkaç gün görse yüz sekiz şiddetinde depremlerle sarsılır. Dinimize göre büyük günahlar;

“Yedi Kebair Günahlar

1.Allah ‘a (c.c) şirk koşmak. “Allah adına doğru olmayan sözler söylemek”.
2. Sihir, büyücülük, yalan yere muska yapmak.
3. Haksız yere bir insanı öldürmek.
4. Faiz yemek.
5. Kimsesiz yetime ait olan malı yemek.
6. İslam uğruna yapılan savaştan kaçmak.
7. Namuslu bir kadına zina yaptığına dair iftira atmak.

Büyük Günahlar 6 tane başlık altında 72 iki tane olarak genellenmekte;

A. İmanla Alakalı Büyük Günahlar

1. Allah’a şirk koşmak.
2. Falcılar, kahinler, sihir bazlar gibi gaybden haber verdiklerini iddia eden kimselere ciddiye almak.
3. Tek yaratıcı olan Allah’tan başkasına yemin etmek.
4. İslam dinine iman ettikten sonra tekrar imanından vazgeçmek.
5. Kur’an-ı Kerim’i ezberledikten yani Hafız olduktan sonra unutmak ve okumayı öğrenip sonra unutmak.
6. Dünya muhabbetine aşırı düşerek dini vazifeleri yerine getirmemek.
7. Hazreti Peygamber’e gerçek dışı, yalan söz isnad etmek.
8. Hazreti Peygamber’in  değerli sahabelerine kötü söz söylemek.
9. İslam dini açısından Mukaddes olan şeylere küfretmek veya alaya almak.

B. İslam’ın Şartlarıyla Alakalı Büyük Günahlar

10. Namaz vaktini kaçıracak kadar cünüp olarak yani gusülsüz durmak.
11. Vakti girmeden bir vakit için ezan okumak veya namaz kılmak.
12. Bir vakit namazı kasıtlı olarak vaktinde kılmamak ve kazaya bırakmak.
13. Herhangi bir özür yokken Ramazan ayında oroç tutmamak.
14. Zekat vermemek.

C. Helal ve Haramla Alakalı Büyük Günahlar

15. Helala haram demek veya harama helal demek.
16. Erkek veya kadının, karşı cinsin şehvetini tahrik edecek bir biçimde giyinmesi.
17. Erkekleri ipekli gibi gösterişli giyinmesi.
18. Edep ve avret mahallini açmak veya bir kimseye göstermek veya bir kimsenin avret yerine bakmak.
19. Kadının erkek elbisesi, erkeklerin ise kadın elbisesi giymesi.
20. Yeterince yedikten yani, doyduktan sonra yemeğe devam etmek.
21. Şarap, alkol ve uyuşturucu çeşitleri gibi sarhoşluk veren şeyleri kullanmak.
22. Köpeğin yediğinden yemek.
23. Domuzun etini veya yağını yemek.
24. Ölmüş hayvan yani, leş eti yemek veya yedirmek.
25. Dövme yapmak veya yaptırmak.
26. Faiz almak ve vermek, yani tefecilik yapmak.
27. Hırsızlık yapmak.
28. Bir kimseye ait olan malını zorla gasb etmek.

D. Ahlakla Alakalı Büyük Günahlar

29. Anaya babaya asi olmak, öf demek.
30. Sıla-i rahmi terk etmek yani, akraba ile bağlantıyı kesmek, ziyaret etmemek, ihtiyaçlarını gidermemek.
31. Bir kimseye haset etmek.
32. Verilen emanete sahip çıkmamak.
33. Müslüman veya kafir bir insana hıyanet etmek.
34. İslam’ın emirlerini alaya almak.
35. Küfür ve fuhuş içeren sözler ile konuşmak.
36. Söz taşımak, insanların arasını bozmak.
37. İnsanların gıybetini ve dedikodusunu yapmak.
38. Mümin kardeşinin kalbini kırmak.
39. Namuslu bir kadına dil uzatmak veya namussuzluk içeren sözler kullanmak.
40. Bir Kadının eşinin yatağından kaçması.
41. Avretler (:kadınlar) erinin ziyanına varmak/kocasından izinsiz ziyarete gitmek.
42. İki kız kardeş ile aynı anda nikah altında bulunmak.
43. Bir erkeğin karısının avret veya mahrem yerlerini annesinin avret veya mahrem yerlerine benzetmesi.
44. Bir kimsenin eşinin annesine sövmesi.
45. Dini gereklilikleri öğrenmek için gayret etmemek.
46. Cahillikten kurtulmaya çalışmamak.
47. Ölçüyü ve tartıda adaletli davranmamak.
48. Cehennem azabından korkmamak ve kurtuluşa ermiş olduğu sanmak.
49. Allah’ın (c.c) rahmetinden ümit kesmek.
50. Zina etmek, meşru olmayan şehevi zevkler peşinde koşmak; kendine zina ettirmek.
51. Eşcinselik (livata yapmak).
52. Loğusa ve adet halinde cinsel ilişkiye girmek.
53. Mecburiyet olmadan başka bir kimsenin avretine, karısına veya kızına şehvet ile bakmak.
54. Kibir sahibi olmak ve insanlara zulüm etmek.
55. Hakkı olmadığı halde yetimin malı yemek.
56. Ölüm döşeğindeyken varisten veya mirasçıdan mal ve mülk kaçırmak.
57. Yalan söylemek.
58. Yalan yere, gereksiz yere yemin etmek.
59. Yalancı şahitlik yapmak.
60. Canlı bir hayvanı ateşe atmak veya eziyet etmek.
61. Cimrilik etmek.
62. Yapılan bir iyiliği yüze vurmak.
63. Zorunlu olmadığı halde kahkaha ile gülmek.
64. Ahlaksız nameler veya şarkılar söylemek.

G. Günahlarla Alakalı Büyük Günahlar

65. Küçükte olsa günah işlemekte ısrar etmek.
66. Harem olan Kabe’de günah işlemek.

H. Toplumla Alakalı Büyük Günahlar

67. Ülül emre yani devletin kanuna itaatsizlik etmek.
68. Haksız yere ve kasıtlı olarak bir insanı öldürmek.
69. İntihar etmek, kişinin kendi canına kıyması.
70. İslam uğruna yapılan savaşta düşmandan kaçmak.
71. Rüşvet almak veya rüşvet vermek.
72. Güç yettiği halda kötülükten nehiy etmemek ve iyiliği emretmemek.”(1)

Bunlar İslam Dinine göre büyük günah kabul edilen fiiller. Birçok yerde geçen faiz toplumsal yapıyı bozması açısından son derece önem arz etmektedir. Kişi kendisi ile ilgili konularda yaptığı tasarruflarında kısmen kendisi ile ve ilişkide olduğu kişiyi mağdur ederken, toplumsal düzene yönelik günahlar ise toplumun iflasına neden olur. Devletlerde ise haliyle devlet başkanı ile herhangi bir bozkırdaki çobanlık yapan ve aynı devlete mensup kişilerin devlete verdiği fayda ya da zararlar yine aynı şekilde olmaz.

Tasarruf bu milletin bir yandan genlerinde yatar; “İşten artmaz, dişten artar. Sakla samanı gelir zamanı. Ak akçe kara gün içindir” gibi atasözleriyle tutumluluk öğütlenirken, milletin hemen her şeyini borçla  tedarik etmesi, milletin borçsuz bir yaşamı düşünemez hale gelmesi, yıllarca süren fikir telakkileriyle milletin genlerinde oynanması manasına gelir. Şöyle ki; ev alan birisinin var sayın ki yüz bin lira birikmiş parası vardı. Ev alacaktı, ancak devreye bankalar, emlakçiler girince bir anda ev yüz bin lira oluverdi. Normalde yüz bin liraya alabileceği evi alamaz hale gelen vatandaş, diğer yüz bin lirasını borç almak zorunda kaldı. Yeter mi hayır; yüz bin lira için ödeyeceği vergi ve emlakçi parası, sigorta bedeli, dask bedeli de bir anda ikiye katlandı. Bu iyi ihtimal. Kötüsü, bankada da yeteri kadar Türk vatandaşlarının birikimi yoktu. Türk bankası gitti, hani milletin o çok sövdüğü Yahudi bankalarından birine yüz bin lira karşılığı döviz aldı ve onu libor artı bilmem kaçtan alıp Türk Lirasına çeviren diyelim ki yerli banka ( bu arada piyasanın %70’e yakının yabancı bankalar kontrol ediyor) Türkiye’deki vatandaşa kredi olarak verdiği parayı sıradan vatandaş (sen, ben, bizim oğlan) yıllara yayarak ödedi. Sonra piyasada aşırı ev yapıldığı için onuncu yılın sonunda aldığımız yirmi yaşındaki ev kentsel dönüşüme girmesin mi? Ev yıkılacak yerine yenisi verilecek ancak yetmiyor. Üste yine kredi çekilecek ya da evden olunacak. Mecburen koş yine bankaya, al yine yirmi yıllık kredi. Ha babam öde, de babam öde. Emlakçaya öde, yerli bankaya öde, yabancı bankaya öde. Durmadan öde. Bu sadece ev örneği için geçerli olan durum iken, makine ve imalat sektöründekileri ise hiç konuşmaya gerek yok. Büyükler karşısında ha bire yok olan küçülen, dağılan yerli küçük imalatçılar. Marka yaratalım derken milli ekonominin elinden uçuveren yabancılaşıveren yerli kobi yıldızlar…

 

(1) http://www.islamalimi.com/buyuk-gunahlar-ve-yedi-kebair-gunahlar-nelerdir/

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..