Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '07

 
Kategori
Haber
 

Fal bakarım

Fal bakarım
 

İşi değiştireceğim…

Bundan böyle "fal" bakacağım. Oturacağım yolun kenarına, çok düzgün cümleler kurarak "Uzatın eliniz, falınıza bakayım, " diyeceğim. Yani "A be uzat bakayım elcazını, bakayım falına, " demeyeceğim.

Peki, arasında ne fark var derseniz, ciddiyet farkı var. Yani işi karikatürize etmiyorum, ciddi olarak bakıyorum anlamında…

Şimdi mesela 23 Temmuz gününün falına bakalım. Görelim ki ne görünüyor.

Önce bir "net" olanları ortaya koyalım. Onlar da şunlar…

Bir; Anayasa mahkemesi "Anayasa değişikliği" paketinin halk oylamasına götürülmesine itirazı reddetti. Yani, paket 21 Ekim 2007 Pazar günü "halkoyu"na sunuluşu kesinleşmiş oldu.

İki; 22 Temmuz 2007 Pazar günü genel seçim yapılacak.

Her iki olay da "net" olarak ortada durmaktadır. Şimdi gelelim "fal" bakma işine…

23 Temmuz günü sabahı, hemen hemen sonuçları alınmış bir seçimin içinden geçmiş olacağız. Bir demeye göre (Fincanın içinden görünen yani) AKP tek başına iktidar olacak, 367 nin üzerinde de Milletvekil çıkacağından, meclis başkanını, cumhurbaşkanını tek başına ve istediği gibi seçecek, işi bitirecek. 21 Ekim 2007 tarihinde yapılacak halkoylaması sonrası değişiklik kabul edilirse, yedi sene sonraki seçim için geçerli olacak. Bir başka deyişle, yeni parlamento yeni bir karar almadıkça, halkoyuna sunulan değişiklik, ilk seçimlerde geçerli olacak ve iktidar bir beş yıl daha AKP’nin olacak.

Eğer 23 Temmuz sabahı AKP 367 nin altında olursa, bakılacak… Bağımsızlarla engelleri geçerse, yukarıdaki senaryoya uyulacak ama karşılığında bağımsızlara ne verilecek (!) orası şimdiden belli değil. Bağımsızların ne isteyeceklerine bağlı. Belki "bağımsızlık" isteyebilirler durumları (!) icabı…

Yok, eğer bu da yetişmezse, bu kez diğer partiler ile cumhurbaşkanlığı için "uzlaşma" arayışına girecek ve de bir şekilde uzlaşmak zorunda kalacak.

Gerekçe; 45 gün içinde cumhurbaşkanını seçemezse, TBMM seçimlerinin yenilenmesi Anayasanın 102 maddesinin "emri" olduğundan. O zamana kadar Anayasa paketi halkoyundan geçmemiş ve dolayısıyla "yasalaşmamış" olduğu için değişiklikten bir "medet" umulması "yasal" olarak olası değil.

Ve "uzlaşma" ile seçilecek cumhurbaşkanından sonra, yapılacak halkoylaması sonunda değişiklik “Kabul” edilirse, ilk genel seçim dört yıl sonra, ilk cumhurbaşkanlığı seçimi ise yedi yıl sonra yapılacak. Tabi bu süreç içinde başka bir "Anayasal" değişiklik olmazsa…

Fal bu kadar. Nasıl "İyi" görebiliyor muyum?

Şimdi bir de fıkra anlatayım size izin verirseniz... Biraz keyfe gelirsiniz... Ama fal ile ilgisiz (!) olsun...

Ağa, kâhyayı almış, atına da binmiş kasabaya doğru yola çıkmışlar. Ağa atta, kâhya yayan… Bir süre gittikten sonra, ağa yolun ortasında taze, dumanı üzerinde tüten sığır pisliği görmüş. Aklına bir muziplik gelmiş ve dönmüş kâhyaya “Kâhya, şu pislikten bir parmak ye, sana bu atı bağışlayacağım” demiş.

Kâhya düşünmüş, bir parmak pislikten ne olur, almış yemiş…

Elbette ağa sözünü eri. İnmiş attan, vermiş Kâhyaya atı. Varmışlar kasabaya. İşleri bitmiş tekrar dönüş için yola koyulmuşlar.

Kâhya atta, ağa yayan…

Kâhya, bir parmak pisliği yediği yere gelince dönmüş ağaya bir teklifte bulunmuş…

"Ağa” demiş, "Şimdi sen bir parmak o pislikten ye, atı sana geri vereyim."

Ağa düşünmüş, köyle girecekler, ağa yaya, kâhya atta. Olacak iş değil.

"Peki" demiş ağa ve bir parmak pislikten yemiş, kâhya inmiş attan, ağa binmiş ata ve köyle girmişler.

Köye girerken kâhya ağaya dönmüş “Yahu ağa, köyden çıkarken sen attaydın ben yaya, köye girerken sen yine attasın ben yine yaya, peki biz o pisliği niye yedik?”

Not:

1) Fıkradaki bir kelime “onaydan geçsin” diye değiştirilerek kullanılmıştır. Okuyanların düzeltmesi rica olunur.

2) Kendi arşivimden Sapar Murad Türkmenbaşı’nın harasından ünlü “Ahalteke” cinsi Türkmen atı…


 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..