Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '15

 
Kategori
Mizah
 

Falcı güzeli !..

Falcı güzeli !..
 

Net'ten...


Bayanların en büyük zevkidir ya kahve falına bakmak...Derin sohbetler arasında kahvelerini kapatıp olgunlaşmasını beklerler. Kahve telveleri iyice çökecek, son kahveciklerin hücreleri yerine yerleşirse işte o zaman fal seansları başlamış demektir.

Üniversitede hocayken arkadaşlarımızla güzel bir alışkanlığımız vardı. Her gün saat onbirde, bir de öğleden sonra saat ikide, Türk Kahvesi içmeyi gelenek haline getirmiştik.

Bayan arkadaşlarımızın fal tutkusunu biliyorum ya , ara sıra kahve fallarına şakacıktan bakar, bir şeyler uydururdum. Bayan öğretim üyeleri, bunu fazlasıyla ciddiye alır ve ''Pür dikkat '' dinlerlerdi. Bazı ''Atışlarım''tutmaya başlamıştı.

''Yakında Amerika'ya gideceksin... Kitabın yayınlanacak... Dil sınavını geçeceksin... Sana bir kısmet görünüyor... Kilo vermeye başlayacaksın...vs...vs...''

Elbette ki bir gün hocanın kitabı yayınlanacaktı; ama hayır...hayır... ''Mesut Hoca bunu bilmişti. Adam gerçekten geleceği okuyor canım. Valla helal olsun!''sözleri kulağıma geliyordu.

Derken bir gün... Saf halleriyle bilinen ekonomist bir bayan öğretim görevlisi, , fazla samimiyetimiz olmamasına rağmen, benim bu dalda ''Usta''olduğumu söyleyen şakacı bir arkadaşa inanarak ''Fal baktırmaya ''gelmişti.

Ben de boş bulunup ''Bankanız batacak. Paranızı kurtarın''demiştim.Kadıncağız bunu ciddiye alıp bankere koşmaz mı? Banker de :''Tamamını veremem, yoksa ben batarım'' Demez mi?

Kadıncağız, emniyet, mali polis , vs... vs... Derken, parasını vadeler halinde çekmeye başlamıştı.

İşe bakın. Bu kadar rastlantı olamaz. Aynı hafta içinde''Meşhur Banker''krizleri patlamaz mı? Sene 1981, ortalık banker felaketinden geçilmiyor. Ankara Kızılay'da Kastelli dahil, tüm bankerlerin binaları yakılıyor. Yağmalanıyor. Bazıları da banker binasından kendilerini aşağı atıyorlardı.!

''Kahveci Çırağı, Banker Yalçın'' olayı aynı dönemde patlak vermez mi?
Parasının tamamını kurtaramayan bayan hoca dahil, bazı bankerzedeler , sık sık ''Kahve Falı'' baktırmaya geliyorlardı. Ne desem inanıyorlardı...

'' Mesut Hocam sen bilirsin... Bak bak...!'' ''Vallahi geleceğimiz senin elinde..''

İnanamıyordum, koca profesörler, bankere kanmış , para yatırmışlar. Faizini tatlı tatlı yemeye başlamışlar. Batınca da şimdi acı acı sızlanıyorlardı. (Bunlardan bazıları sonradan siyasete atıldılar ve hatta ülke ekonomisine ''Yön vermeye ''çalışırken memleketim acı bir krize girmişti.)

Eğer ki kahve falı başına , ''Bilmem ne kadar para '' isteseydim, vallahi bugün üç-beş'' Kuru yük gemisi ''sahibiydim . Brezilya'dan kahve ithal ediyor ve sizlere de ''Lüks Kamaram''dan yazıyor olacaktım.

O zamanki maliye bakanı , devlet televizyonuna çıkıp, ''Bankerler banka kadar sağlamdır. Korkmayın. Falcılara da inanmayın ''demez mi? Sanki benim gözümün içine bakıyor gibiydi.

Bendeniz, :''Sayın Bakanım. Ben işin gırgırındayım. Vallahi bir suçum yok! '' demişim. Gayri ihtiyari... Hanım uyardı. "Yavaş konuş beyyy...! Kaptırdın kendini...!'' deyince kendime geldim. Bir daha kahve falına bakmak mı?' 'Tövbe'' dedim. Sanki ülke ekonomisini ben ''Allak bullak''etmiştim veya bana öyle geliyordu.

Neyse ki dönemin başbakanı, ertesi gün beni destekler gibi bir konuşma yaptı:''-Paranızı itimada şayan olmayan yerlere yatırmayınız...'' deyince umutlar tükendi. Bankerzedelerin sayısı gün geçtikçe kabardı da kabardı. (Bazıları halen mahkemelerde paralarını kurtarmaya çalışıyorlar.)

İşte o günden bu yana Ankara'da birçok ''Kahve falcısı''türedi. Simit saraylarında bile fala bakıyorlardı.

Eşim , uzadıkça uzayan alışverişlerine devam ederken, ben de geçen yazın bir , Temmuz sıcağında , Karanfil Sokak'ta serinlemek için en yakındaki ''Cafe''ye oturmuş ve kendime orta şekerli bir kahve ısmarlamıştım.

Kahve fincandaki son telveleri çalkalıyordum ki ''Yanık tenli bir esmer güzeli falcı'' tepemde bitiverdi. ''Yakışıklım, bakayım bir falına...'' Kadın , ''Tereciye tere satacaktı...'' Olsun , hep ben bakacak değildim ya... Birileri de benim falıma baksındı canım. Kih..kihh...''

''-Hay haayy...Buyrun hanımefendi...Bakınız...Dükkan sizin...! ''

Kadın, özenle fincanımı çevirdi, havalandırdı. Kapattı. Açtı. Bir eliyle de açılan gömleğinin yakalarını tutarak:

''Amanııınnn...Bu ne kısmeettt...! Vallahi böyle fal görmedim...Kara gözlü mü desem...Yeşil gözlü mü desem...Fidan boylu selvi salınışlı...Güzel mi güzeeelll...Zengin mi zengiiin bir kısmet ayağına geliyor..'' diye devam ederken karşıdan ellerinde poşetler salınarak gelen eşimi görünce hemen ayağa kalktım.

Masaya bir ''Yirmilik''bıraktım, eşimi yanıma alıp yoluma devam ettim. Falcının arkamdan bakışını tahmin edebiliyordum.

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..