Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '09

 
Kategori
Yolculuk
 

Faldapur köyü - Hindistan

Faldapur köyü - Hindistan
 

yolda bir sürü...


11 ocak 2009 - Faldapur- Ajanta :

İnanilmaz bir gun, pekçok işaretle dolu sanki... Bazen olur da birşeyler üst üste denk gelmeye başlar ya... İşte o günlerden bir tanesi. Hem de Hindistan'ın ortasında.
Gece balkondan görünen kocaman kıpkırmızı dolunayın batışı ve ardından sabah 6'da yanimizdaki hindu tapinağından gelen oldukça yuksek sesli dua sesi ile zipliyoruz... Bu yorgunlukla şaka gibi bir uyanis, ardindan camımıza gelen onlarca kargadan canhavli ile kacan baykuş (puhu kuşu)... Gozlerimin icine bakiyor adeta, camın ardından, bense yeni uyanmış şaşkınlıkla olup biteni inceliyorum. Baykuş güzel bir avcı, tek hareket ettiğinden karga sürüsü ona saldıracak cesareti bulabilmiş. Gözleri kafatasının ön kısmında yani bizler gibi, insan gibi...

Heryere tuvalet yapan hintliler de 2. bir şok oluyor balkona çıktığımda... Ellerinde su dolu maşrapaları ile her yerdeler, kadınlar bu tarafta, erkekler yolun diğer kısmında... ilk kez böylesi bir durumla karşıkarşıyayım... Evlerinde tuvalet olmadığını işte şimdi anlıyorum, o zaman su da yok, musluk da yok, duş ve tuvalet de yok...

İşte gerçek hayat. Hep merak ettiğim hep görmek ve yaşamak istediğim o "an"dayım. Bana öğretilen klişe şehir hayatının tırnak içlerinin tamamen dışında, titiz ve temiz ve "mecburi" hayat kısıtlamalarının ardındayım... Şimdi bizim kendi sanrımız "FLATLAND"in dışındayım işte.
http://en.wikipedia.org/wiki/Flatland
http://video.google.com/videosearch?q=flatland&rls=com.microsoft:tr:IE-SearchBox&oe=UTF-8&sourceid=ie7&rlz=1I7SKPB_en&um=1&ie=UTF-8&ei=ftTISbyuEsyb-garkIyQAw&sa=X&oi=video_result_group&resnum=4&ct=title (
not : eğer Türkiyede YouTube çalışabilse idi, Dr. Quantum Flatlandi izlemenizi tavsiye ederdim)

Hava güneşli ve ılık, etrafta ovalar, çimenler, manzara harika, diğer Hindistan şehirlerine nazaran sakin ve sessiz. Kahvaltı etmek istesek de patatesli gözlememsi bir yemek olan Aloo Pratha baya bir acı. Çay ise çok fazla şekerli ve süt mideme hiç iyi gelmiyor, çok yağlı. Bol yağlı ve acıyı sabah yemeleri benim için zor ama her ırkın kendine özgü bir yapısı var.

Kahvaltıdan hemen sonra ingilizce bilmeyen Rickshaw (bir tür motorlu ufak taxi) sürücüsü ile yeni bir oda bulmak için harekete geçiyoruz, çünkü kaldığımız yer tam tapınağın yanında ve fiyatı da Hint standartlarına göre pahalı, 2 kişi televizyonlu banyolu bir oda için 17 tl gibi bir rakam ediyor ve bu da Türkiye için komik bir rakam aslında. Sürücü ne dediğimizi anlamadan köye götüryor bizi. İnanılmaz kareler var, elimde fotoğraf makinem, vizörden mi bakmalıyım, çıplak gözle mi bilemiyorum, anı yakalamak peşindeyim ama yaşamak da istiyorum, şaşırıyorum, çocuklar her yerimizi sarıyor, burası "Faldapur" bir müslüman köyü, beyaz cübbeli amcalar, domuzlar, yalınayak çocuklar, meraklı gözlerle beni inceleyen kadınlar, gençler ve bol bol da çöp...

Bu nasıl bir pislik derken elimizdeki fotoğrafları dvd'ye yazmak istediğimizi söylüyoruz, çünkü flash cardlarımız dolu ve biz buraya Ajanta Mağaralarına gitmek için geldik, bol bol da fotoğraf çekme planımız var tabiki. Bu mağaralar Dünya miras listesinde üst sıralarda.

Ajanta mağaralarının tarihi İÖ 200 yılına kadar gider. Rahiplerin toplantı ve yaşama yeri olarak düşünülmüş olan bu mağaraların duvarları Buda' nın yaşamından esinlenen kabartma ve resimlerle bezelidir. Ellora' da bulunan görkemli mağara, tapmak için Hint tanrısı Şiva'ya adanmıştır. İS 8. yüzyılda insan eliyle yapılmış olan bu mağaranın sunakları ve geniş toplantı odaları bulunmaktadır.

Dvd maceramız böylesi bir köyde imkansız gibi görünen bir istek olsa da bir internet cafe varmış, tüm köy çevremizde, hemen sahibini çağırıyorlar dükkanın, beklerken bolbol çocukların fotoğraflarını çekip konuşmaya çalışıyoruz. Bir geçit var sağlı sollu kanallardan kanalizasyon açıktan akmakta ve insanların ayakları çıplak.

15 dakika içinde geliyor dükkanın sahibi, ama dvd de yok yazıcı da :) Neyse ki flash belleğimiz var.
Bu işi de halledip tuvaleti alafranga (buna tüm yurtdışı seyahatlerim boyunca ilk kez rastladım) televizyonlu balkonlu ve daha ucuz daha şeker bir oda bulup taşınıyoruz, sadece 13 tl 2 kişi...
Padmapani Park Otel ismi ve tek turist biziz şu anda, o yüzden ilgi odağıyız, Mumbai saldırılarından sonra turizmin nasıl yara aldığını ve müşteri gelmediğini anlatıyorlar her yerde olduğu gibi.
Biz herşeye rağmen gene de cok mutluyuz :)

AJANTA CAVES (MAĞARALAR) :
Hemen o gun Ajanta magaralarina gidiyoruz, zira pazartesi (yarın) kapaliymis...
Ajanta Ellora Mağaralarından daha ufak ama gene de cok buyuk ve gorkemli... hele de son magarada agzim acik kaliyor, gercekten mükemmel. Budist tapinaklarini ziyarete gelen bir cok japon var, buddhanin gozlerinin icine bakip sessizlik icinde meditasyon yapmak gerek ama Hindistan ve sessizlik adeta bir tezat...
Çok sayıda doğal taş ve kristal satıcısı burada, Hindistan'ın ortasında, kalbinde, tüm kayalar kristalleşmiş, bize ametist ve aytaşından oluşan doğal kristalleri hediye ediyorlar, amaçları dükanlarına götürüp, satış yapmak.

Uzun ve yorucu günlerin ortasında, ocak ayında güneşe gözkırpmak ve sıcacık havanın tadını çıkartmak herşeye değer.

 
Toplam blog
: 4
: 5405
Kayıt tarihi
: 30.03.09
 
 

Berrak Tatlı 1982 İstanbul doğumlu. İlkokul lise ve üniversite zorunlu eğitimini bu şehirde tamamlay..