Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '13

 
Kategori
Futbol
 

Fanatik taraftar Pavlov'un itlerine benzer

Fanatik taraftar Pavlov'un itlerine benzer
 

Dostluk kurmak ve geliştirmek emek ister. Düşmanlık, ilkel dürtü ve eğilimlerin uzantısıdır; zahmetsizce gelişir,geliştirilir. Toplumun her boyutunda karşılaşabileceğimiz bu düşmanlık duyguları sporda - özellikle futbolda - daha kitlesel boyutta gösteriyor kendini. Yapay bir F.B-G.S. düşmanlığı aldı başını gidiyor. Rekabet değil bu. Rekabet başka bir şeydir. Tatlı tatlı atışmaktır rekabet. Tatlı tatlı nanikleşmektir. Futbol dünyamızda öyle mi oluyor pekiyi? Tabii ki hayır. Yediden yetmişe adeta pompalanan bir düşmanlıkla karşılaşıyoruz. Maç içinde, maç dışında, kahvehanede, okulda, sokakta...

Ben F.B. taraftarıyım. Ama salyasız olan kesiminden. Aklı başında bir Galatasaraylı benim için salyalı, ırkçı ve gürültücü bir Fenerbahçeliden daha değerlidir. Ben de sporcunun ve taraftarın temiz ahlaklısını sevenlerdenim. 

 Pekiyi kimdir bu yapay düşmanlığın baş aktörleri, figüranları ve dansözleri? Sıralamaya koyacak bir istatistiğim yok elimde. Ama görünen köy kılavuz istemez. Fanatik taraftar Pavlov'un itlerine benzer. Önce eti gösterirsin. Köpek doğal refleks olarak salya salgılar. Arkasından koşullandırmaya başlarsın. Zil sesi ve et. Zil sesi ve et. Zil sesi ve et. Sonra artık ete de gerek kalmaz. Yalnızca zil sesi yeterlidir artık hayvanın salya salgılamasına. Zil sesi nedir pekiyi? Zil sesi, görsel ve yazılı medyadır. Zil sesi, futbol kulübü yöneticileridir. Zil sesi, teknik direktörlerdir. Zil sesi, ebleh futbol yorumcularıdır. Zil sesi, hırçın futbolcudur. Zil sesi, patronun aşağılamasıdır. Zil sesi, bir baltaya sap olamamışlık duygusudur. Neyse...Bu liste böyle uzar gider. Lafı uzatmayalım.

Sanat ve oyun, insanın gündelik hayattan duyduğu sıkıntıyı azaltmak için üretilmiş etkinliklerdir. Bundan dolayı da bir sanatçının eserleri yakılıp, yasaklanmamalı, yargılanmamalı. Bir futbol takımı ötekine yenilince de dünyanın sonu gelmemeli, bıçaklar çekilmemeli, salyalar akmamalı. Çok didaktik oldum farkındayım. Benim tarzım da değil bu aslında. 

O halde son söz olarak; sıçtırtmayın lan Galatasarayınıza da Fenerbahçenize de. İnsanı futboldan soğutmayın oğlum. Adam gibi yazın çizin. Adam gibi konuşup yorum yapın. Tribüne oynamayın. Adam gibi oynayın oyununuzu. Birbirinizin boğazına yapışmayın. Hiç sevimli olmuyorsunuz. Efendim salyasızca kalın.

 
Toplam blog
: 23
: 214
Kayıt tarihi
: 13.04.10
 
 

1971 Hatay doğumlu. Yüksekokulu İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nde oku..