Fanatizmi bırak Fener'i alkışlamaya bak

Aslında yazıya başlık olarak “Yıldızlar koşunca” da uygun olabilirdi ancak Fenerbahçe’nin aldığı bu galibiyetin önemi karşısında sanıyorum en doğru başlık yukarıdaki. Nasıl bir galibiyet mi? Birincisi Fenerbahçe’nin ellerine gruptan çıkış biletini tutuşturan çok önemli bir galibiyet. İkincisi, “Orucu boz İbrahimoviç” şeklinde manşetler atarak akıllarınca Ramazan’ı da işin içine karıştırıp nüktedan olmaya çalışan İtalyan medyasına doğru iftar topunu patlatan bir galibiyet. Üçüncüsü ve en önemlisi hepimizin Türk futbolunun izlediği düşüş trendini içten içe inkâr ettiğimiz bir dönemde bizleri yeniden ayağa kaldıran harika bir galibiyet.

Bu gece 7’den 70’e hepimizin başarısından ötürü Fenerbahçe’yi alkışlaması gerekiyor. Hiç komplekse kapılmadan ve renk aşkını bir kenara bırakarak. Çünkü bugün Fenerbahçe, rakibi Inter’i 1-0’lık skorla evine gönderirken “Bir gol at üstüne yat” düşüncesi içinde asla olmadı. Öyle ki, maçta İtalyanların pozisyonu dahi yokken sarı-lacivertliler en az beş net gol pozisyonunu cömertçe harcadılar. Fenerbahçeli futbolcular biraz dikkatli olabilseler, Inter tarihinin mavi-siyah sayfalarına beş gollü sarı-lacivert bir damga vurabilirlerdi. Hangisini saymak gerek bilemiyorum. Alex, Kezman, Aurelio, Deivid, Roberto Carlos. Hepsi gol kaçırma yarışındaydılar sanki. Hele Roberto Carlos’un direkte patlayan bir vuruşu var ki, herhalde topun sesi İtalya’ya ulaşmıştır. Sağlık olsun. Fazlasını CSKA ve PSV’ye sakladılar diyelim.

Türk futbolu adına yaşadığımız bu gurur gecesinde Fenerbahçe sahaya 4–4–1–1 sisteminde yayıldı. Sol kanatta Vederson, Roberto Carlos ikilisi sağ kanatta ise Önder, Deivid ikilisi bir an olsun hücum düşüncesinden vazgeçmeden oynadılar. Zaten Inter’i de şaşkına çeviren temel olgu Fenerbahçe’nin bu hücum iştahıydı. “14–16 takımıyla bile gitsek Türk takımını yeneriz” düşüncesinde oldukları her hallerinden belli olan Interli futbolcular maç içinde pabucun pahalı olduğunu anladıysalar da Fenerbahçe bu gece öyle inanmıştı ki, sonuç değişmedi.

“Büyük maçlar büyük oyuncularla kazanılır” aforizmasının tam anlamıyla sahaya yansıdığı ders niteliğinde bir karşılaşma izlettirdikleri için Fenerbahçe takımı ve yöneticilerini kutlamak lazım. Turkcell Süper Ligi maçlarında deyim yerindeyse ayak direyen Fenerbahçeli yıldızlar, herhalde rakibin Inter oluşundan kaynaklanan bir iştaha kapılmışlar ki zor maçı kolaya çevirdiler. Bu noktada dikkat çekilmesi gereken Fenerbahçe’de bu oyun potansiyelinin olduğu. Belki kıyaslamak yersiz ancak bir gece önce Beşiktaş’ın yabancı futbolcuları takımlarına ne kadar katkıda bulunmuşlardı, bu gece Fenerbahçeli meslektaşları neler yaptılar? Bu soruya objektif bir cevap vermek tüm kulüp yöneticilerimize düşüyor. Büyük düşünmek ve ufkunu geniş tutmak durumunda olan idarecilerimiz pek çok kez biz Türk futbolseverine ucuz etten mamul yahniler yedirmediler mi? Çok şükür ki, artık karnımız tok. Bu sezon özellikle Fenerbahçe ve Galatasaray’ın kurduğu kadrolar, 2000 yılından bu yana Edirne’nin ötesine dair başarı hasretimizi giderecek gibi görünüyor. Dün geceki Beşiktaş maç analizimizde siyah-beyazlıların kafalarındaki mental duvarlardan bahsetmiştik. Görünen o ki, Fenerbahçeli futbolcular bu duvarları çoktan yıkmışlar bile. “Inter bizden korksun” düşüncesi içinde oynadılar. Tebrik etmek lazım.

Netice itibariyle, İbrahimoviç Şampiyonlar Liginde uzun zamandır girdiği gol orucunu bu gece de bozamadı. Ancak 90 dakika sonunda İtalyan medyası ve Mancini’nin bu işe çok bozuldukları açık. Bu maçtan sonra Inter’in grubun diğer takımları karşısına çok daha motive çıkacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu da Fenerbahçe’nin işine gelecek. Ve inanıyorum Fenerbahçe bu grubu ilk ikide bitirecek.

Peki, bu gece Fenerbahçe’de aksayan yönler yok muydu derseniz o bu güzel gecenin konusu değil. Şu kadarını söyleyelim, alın Interli Crespo’yu koyun Fenerbahçe ileri ucuna görün bakalım o zaman Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi armasındaki yıldızları sarı laciverte boyuyor mu, boyamıyor mu?