Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '07

 
Kategori
Hayvanlar Alemi
 

Fareyi öldürmeden ...

Fareyi öldürmeden ...
 

Evimizin üç babayiğit kedisine rağmen, koca bir tarla faresi mutfaktaki lavabo altı dolabı mesken edinebildi. Neyse ki kendisinden öldürmeden kurtulmayı başardım. Aslında yaratık kendisine öyle güzel bir düzen oluşturmuş ki, o koca siyah kuyruğu olmayaydı kıyak yaşantısı devam edip gidecekti. Eviye altı dolabın kapağına monteli çöp kutusu, onun yemek dolabıydı. Ama işte, kör talih…çöp atarken kayan o kuyruk gözüme çarpıverdi. O andan itibaren bir’’ fare krizim’’ vardı artık….oysa komşular bana nasıl da imrenirdi. Senin evine hiç giremez, nasıl olsa kedilerin var diye…oysa ben o kedileri bu iş için tutuyor değildim. Maalesef hiçbir canlıyı öldürememek gibi bir özelliğim var. Buna yazlıktaki yılan, İstanbul’daki bahçeli evde sık sık ortaya çıkan akrepler de dahil. Mümkünse canlı ve tek parça dışarı geri yollamaya çalışıyorum. Tabii bu yaratıklar haklarındaki düşüncelerimden habersiz oldukları için çok zorlandığım zamanlar oldu. Bu faredeki gibi…

Kedilerimin pençelerinden epeyce kuş, böcek, fındık faresi kurtarmışlığım da var. Bu defa ki ne beni ne kedilerimi umursadı…zaten cüssesi muhtemelen bizimkileri ürkütecek boyuttaydı ayrıca…Bulunduğu müstahkem mevkii kendiliğinden terke yanaşmadı. Yardım müracaatlarım neticesi etraftan epey telkin ve akıllar almaya başladım. Hepsi de hayatım boyunca aklıma geldikçe üzüleceğim şeyler olacaktı. Ya iç organlarını tahrip eden bir zehir verecektim, garibim iç kanamayla ölecekti. Ya da özel bir yapişkanı bir kartona sürüp bırakacaktım ki, gezinirken yapışsın, ben de onu canlı canlı alıp çöpe atayım, orada işkencelerle ölsün diye…Piyasa da böyle şeyler satılıyormuş meğer…ne acımasızlık!

Eve çağırdığım görevliler, hayvanı ortaya çıkarıp ezmeyi önerdiler…brrrrrr….

Hepsini reddettim. Evde üç kedi ve bir jardonla yaşamaya başladım, ne saadet…bu arada günübirlik bir tura katılıp, pencereleri açık bıraktım, belki kediciklerim nezaketle bu davetsizi dışarı gönderirler diye…ne gezer, oralı bile değiller. E fare de akıllı tabii, kendini ortaya atıp nanik yapmıyor ki….

Bu kıvranmalarım esnasında Allah razı olsun, eşimin yeğeninden gelen öneri beni öyle ferahlattı ki…Demek böyle şeyler de varmış. Üniversitede Biyoloji okuyan bir arkadaşının özel bir kapanı varmış. Hayvanı öldürmeden içine hapsedecek çok basit ve zekice bir düzeneği vardı getirdiği aletin. Sucuk parçasını asıp üst kata çıktıktan yarım saat sonra bizimki canlı bir halde kapandaydı. Bundan sonrasını site görevlimizle birlikte hallettik. Çöp kovasıyla parkın en uzak noktasına götürüp, kapanın kapağını açıp azat ettik, tarlaların yaratığını….zıplaya zıplaya gitti. Ben de oh! ferahladım, derin bir nefes alıp eve döndüm, ilginç bir şekilde 15 dakika sonra nasıl olduğunu anlamadığım şekilde içeri girmiş bir güvercini de kedilerimin elinden kurtarıp dışarı salmam gerekti. Fareyi değil ama güvercini hemen farketmişlerdi.

 
Toplam blog
: 93
: 1712
Kayıt tarihi
: 12.12.06
 
 

Ununu elemiş, eleğini henüz asmamış bir ''Mimar''ım. Hep özel sektörde çalıştım. Yoğun çalışma yılla..