Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Farkımız olsun

Farkımız olsun
 

Özcanlar’ın Tekirdağ sahile yeni açtığı şubesinin terasında oturup karnımı doyurdum, çıktım...

Aklım merdivenlerden inerken gördüğüm Hıncal Uluç fotoğrafında...

Nerden, kimden duymuş, ne zaman duymuş, burnumuzun dibindeki yere bizden önce gelmiş...

Köftesi kadar ayranı da meşhurdur buranın, kocaman şişelerde gelir, köfte biter, ayran bitmez...

&&&

Mezgit nisan ayında yolunu şaşırıp kıyılayınca, ortalık balıkçıdan geçilmiyor...

On yaşında çocuklar da var, misinası karıştığı için ağlamaklı olan, yetmiş yaşında, beyaz başörtülü teyzeler de...

“ Olta dolaştı açıver çocuğum be!”

Gel de “olmaz” de...

Kördüğüm olmuş misinayı çözüyorsun, biraz sonra teyze omzuna tekrar dokunuyor, termosa doldurup evden getirdiği çayı plastik bardakta ikram ediyor...

“ Peynirli börek de var ister misin?”

&&&

Erkek kısmını, karısının, sevgilisinin, kız arkadaşının yanında küçük düşürmemek, uçan kuşun kanadını kırmamak lazım ama kimisi çok ısrarcı oluyor... Kaşınıyor!

“ Bak canım kovadaki balıklar hala canlı...”

“ Ah canım pek de küçükmüş bunlar!”

Bin bir zahmetle yakaladığım balıklara “küçük” diyeceğine küfür etse daha iyi!

“ Murat ne balığı bunlar?”

“ Gümüş balığı, yok yok istavrit!”

“ Sarı ama bu balıklar?”

Murat bildiği balık türlerini saymaya devam ediyor;

“ Zargana!”

Oha...

Sonunda kız dayanamıyor, işin erbabına, bana soruyor!!!

“Amca bu kovadakiler ne balığı?”

Amca mı?

İncel de gözüme gir diyeceğim, ayıp olacak!

“ Mezgit kardeşim, mezgit!”

Murat bozuluyor durumu kurtarmaya çalışıyor;

“ Dilimin ucuna kadar gelmişti...”

&&&

Dilimizin ucuna gelenlerin hepsini söyleyebilseydik, sıkılmadan “insanlar ne der” diye düşünmeden, daha rahat “bilmiyorum” diyebilseydik!

Bilmemek ve öğrenmek kavramları arasındaki köprüleri atmayıp, her şeyi bildiğimizi iddia edip, kendimizi komik durumlara düşürmeseydik...

Nerde kördüğüm olan oltasını çözmem için bana uzatan yetmiş yaşındaki teyze, nerde kovadaki balıkların cinsini bileceğim diye kız arkadaşının yanında dokuz olmasa sekiz doğuran Murat?

&&&

Sahil bu kadar kalabalık olur da, güneş gözlükçüsü, tavuk pilavcısı, korsan kitapçısı ve hatta fırsatçısı olmaz mı?

Adam, balık malzemeleri doldurduğu arabasını sahile çekmiş, insanlar yem alabilmek için önün de kuyruk olmuş...

Yem dediğim de küçük bir poşetin içerisinde dondurulmuş, beş adet karides!

Hediyesi 1,5 TL...

Üşenmeyip balıkhaneye kadar yürürsen, kilosu 10 TL...

Balıkhaneden aldığın karidesleri beşerli paketlere dağıtıp 1 TL’den satmaya başlarsan...

Başlamayalım...

Balık malzemesi satan fırsatçıdan farkımız olsun değil mi?

&&&

Yolunuz Tekirdağ’a düşerse Özcanlar’ın sahildeki yeni açtığı yere gidin siz gidin...

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..