Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '15

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Farkındalık

Farkındalık
 

http://hipnozvemutluluk.com/2015/01/farkindalik-ve-gerceklik/ 

İnsanoğlunun, binlerce yıldır üzerinde düşünüp tartıştığı bu sorunun cevabını bulabilmek için yüzlerce binlerce öğreti ve inanış geliştirdiği, şu muhteşem, ”farkındalık” ve ”gerçeklik” nedir.?? Buda dan Hz.Mevlanaya, İbni Arabi den Hallacı Mansur a, kadim Mısır öğretisi Hermetizm den Freud a hemen her öğreti ve inanış bunun çevresinde dönüp durmamışmıdır.?

Adler in dediği gibi insan bir ”eksiklik” duygusuyla  var olur ve bunun ne olduğunu anlamaya çalışır ya da bu eksikliğin farkına varmadan içinde fokurdayan kazanın kendisine verdiği rahatsızlıkları anlamlandırmaya çalışır. Hayatımız neredeyse hep bununla ilgili kafa karışıklıklarıyla geçer.

Freud İd, Ego, Süper Ego gibi kavramlarla bunu açıklamaya çalışmışsa da, günümüz davranış bilimcilerinden, psikologlara, nörologlardan din adamlarına kadar bu tartışma halen süregelmektedir. ”Olaylara karşı tepki veren biz, gerçekten bizmiyiz?? Bu tepkileri şekillendiren aynı olaylar ve insanlar karşısında bile farklı çıkışlar ve tepkiler veren bu yapı görünüşte ”biz” olmakla beraber gerçekten kimdir ve ya nedir?? Binlerce yıldır süren bu arayış ve tartışmayı sonlandıracak yada tanımlayacak ne bilgi birikimim ne de bilgeliğim var.  Ama şuna hep inanmışımdır, anne karnından yaşadığımız ana kadar üzerimiz kalın bir duvarla çevrilmiştir ve çevrilmeye de devam etmektedir. Buna bazen biz de gönüllü olarak katkı sunarız ya da farkında olmadan kırmaya.

Kimimiz, yıllarca bin bir meşakkatle çalışıp didiniriz en yüksek seviyedeki okulları bitiririz, buna karşın derin bir mutsuzluk  ve üretken olmayan (duygusal anlamda) bir hayat tarzı içinde silinir gideriz. Kimimiz ise maddi yoksunluklarına karşın, son derece doğal ve içten bir şekilde çevresine ışıklar saçarak mutluluk ve bilgelik adına dersler veririz, işin ilginç yanı çoğu zaman bunun farkında bile olmayız.. Görünen odur ki, eğitim sistemi bilinçli zihnimize müdahale ederek bazı temel işlevlerimizi yükselttiğini iddia ederken, bu klasik yöntemler bunun için yeterli olamamaktadır. Bu son derece açıktır.

Önce aile içi şekillendirmeler, daha sonra da okul ve nihayet içinde bulunduğumuz toplumun bize şekil verme çabaları, çoğumuzun üzerinde sırıtan bedeni tutmamış elbiseler gibi bizi palyaçoya çevirdiğini neden bir türlü fark edemiyoruz. ”Modern” çağın her şeye bir ”tanı” koyma hastalığı o muhteşem iç varlığımızı hep bir şekle sokma mantalitesi değilmi dir aslında bizleri çileden çıkartan.

Önceleri histeri dedik, sonra stres, önce herkese hasta derken sonra uyumsuz, şimdi de danışan deyip bu yaklaşımı hafifletmeye çalışıyoruz. İşe yarıyor mu? Siz karar verin. Binlerce yıllık o muhteşem bilgi ve bilgeliği genetik yoluyla içimizde taşırken biz üzerine habire çuvallar geçirip başkalarının amaçları doğrultusunda şekillendirmeye çalışıyoruz. Sonra da kalkıp ”farkındalık” , ”gerçeklik ” sorularına yanıtlar aramanın beyhude yalnızlığında yol almaya çalışıyoruz.

Bir işi yaparken ya da bir olaya tepki verirken içinizden gelen sesi dinle denir bize ama…. DİKKAT EDİN BU GERÇEKTEN BİZ MİYİZ?? 

 
Toplam blog
: 22
: 278
Kayıt tarihi
: 01.09.14
 
 

1963 Yılında İstanbul'da doğdum. Üniversite Eğitimimden sonra (Marmara Üniversitesi İktisat) yakl..