Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '09

 
Kategori
Güncel
 

Farklı bir yaşam

Bir İstanbul hanımefendisi ile tanışmamın ardından, yaşamanın da bir sanat olduğunu düşünmeye başladım. Hanımefendiyle, butikçi arkadaşımın dükkanında karşılaşıyorduk. Özenli giyimi, bakımlı oluşu ve güzel konuşmalarıyla en çok söz hakkını O'na bırakıyorduk.

Kırçıllaşmış saçlarıyla otuzbeş yıllık evliliğinin hikâyelerini anlatırken tam bir abla olduğunu hissettiriyordu. Eşiyle, birbirlerini severek evlenmişler. -Eşim bir dediğimi iki etmedi, ne istersem aldı, ne dediysem yaptı. Kürkler, mücevherler içinde, çok güzel bir hayat yaşadık. Çok yer gezdik. Davetler, ziyafetler... Evde balık yapmama izin vermezdi, "hanımcığım ellerin balık kokar" diye...

İmrenmemek elde değildi. Kıskanç değildim ama belli etmeden kendimle kıyaslamaktan da vazgeçemiyordum. Öyle ya bendeniz çıkış saati tam belli olmayan yoğun tempo ile çalışırken ablamızın, "maşallah"ı vardı. Kendisi ev hanımı, eşi üst düzey maaşlı yönetici imiş. Emekli olduktan sonra da, Suadiye, Göztepe gibi semtlerden, yüksek kiralar sebebiyle kaçıp, biraz daha vasat durumdaki Küçükyalı'ya gelmişler. Hayat dolu bir bayan. Yanımızda rujunu tazeledi. Gözleri ışıl ışıl. Kalkma zamanı yaklaşmakta. Ben, emanete koyduğum imitasyon bijuterilerden satılanların parasını, yalnız bir ortamda almak için ağırdan alıyorum. Ablamız izin alarak kalktı. Sesli değil ama kendi kendime "kızım Gül, sen uğraş, canın çıksın, hem resmi, hem gayri resmi işlerin üstesinden gelmek için asıl, daha asıl küreklere..." Dalmışım herhalde, işyeri sahibi hanım bana "Gül hanım, o abla, hoşa gidecek şeyleri anlattı da, sekiz aydır ev kiralarını ödeyemedikleri için mahkeme kararıyla evi boşaltmakta olduklarını söylemedi, eşinin maaşının yarısı, icrada borçları için kesiliyormuş. Benden borçla aldığı kıyafetlerin parasını dört aydır getiremiyor."

Duydum da şoke oldum. Çok güzel bir hayat yaşadıklarını anlatan bu saygıdeğer! ablamızın bugünkü durumu aslında içler acısıydı. Biz öyle saltanat süremiyorduk ama kimseye de borcumuz olmuyordu. Ben rakamları halâ çok severim, hesap, kitap, bütçe, öncelikler... Satılan kolyelerin paralarını aldım. Akşam yaklaşıyor, oradan ayrılıp, en yakındaki bakkaldan evimizin mutfak ihtiyaçlarını alıp evimizin yolunu tuttuğumda, karma karışık duyguların etkisindeydim: Gıpta etmek, hayır! Acımak, hayır! Ben neden acıyayım ki, "KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ" demişler. Tablo ortada değil mi?

Gül Alkan

 
Toplam blog
: 344
: 1671
Kayıt tarihi
: 09.04.09
 
 

Özel bir finans kuruluşundan emekliyim. Hayatın her aşamasını acısıyla tatlısıyla yaşamış biri ol..