Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '17

 
Kategori
Sosyoloji
 

Farklı düşünenlerin deşarj alanları daralıyor mu?

Farklı düşünenlerin deşarj alanları daralıyor mu?
 

Bir ülkede herkes aynı şekilde düşünüyorsa; orada kimse yok demektir, demiş Fransız düşünür Michel Foucault.

Bugünlerde herkes aynı düşünsün isteniyor. Aynı düşünmeyene yaftalar yapıştırılıyor.

Bu çok fena!

***

Çok eski değil, ama yine de eskiden muhaliflerin deşarj olma alanları daha fazlaydı sanki.

Daha fazla televizyon kanalı vardı, sorunları sorunsuzca dile getiren. Daha fazla gazete vardı, eleştiri yapabilen. Ve daha fazla gazeteci vardı, korkusuzca kendini ifade eden, gerçekleri yazan.

Sonra yavaş yavaş muhaliflerin televizyon kanalları baskılarla susturuldu. Kimi kapatıldı, kimine diz çöktürüldü, kimi dijital platformlardan kaldırıldı, kimi az reklamla yaşamaya devam etti.

Medya alanları daraldığında, sosyal medya imdada yetişti. İnsanlar düşündüklerini paylaşmaya başladılar sosyal mecralarda. Özgürlerdi, rahat rahat kendilerini ifade ediyorlardı. Kimse bir şey demiyordu. Farklı düşünenler sosyal medya aracılığıyla görmek istediğini görüyor, yazmak istediğini yazıyordu.

Yani en azından deşarj oluyordu “ötekiler”.

Sonra o da bitti.

***

Söz söylemek gittikçe güçleşiyor.

Kolayına içini dökemiyor insanlar. Korku, endişe kaplamış dört bir yanı. Eleştirinin nereye çekilebileceğini hesaplayıp öyle yazıyor “ötekiler”.

Susmak genel geçer oldu artık!

Susturulan, hapse atılan insanlar “diğerleri”nin  susma gerekçesi oldu.

Susayım da başıma dert almayayım, der oldu “bir kısım insanlar”.

Yaşamak gittikçe zorlaşıyor bu topraklarda. Nefes alamıyor “birileri”.

***

Peki ya bu suskunlukla nereye gider bu ülke?

Bu bastırılmışlık duygusu, bu kırılmışlık, bu çaresizlik nereye götürür “ötekiler”i. Hatta “ötekiler”in bu duyguları nereye götürür “sözde kazananlar”ı.

İçine ata ata nasıl yaşar bir insan? Bu içe atışlar ne kadar sağlıklı kılar insanları?

“Birtakım insanlar” bırakın medyada özdeşleşebileceği insanları görebilmeyi, sosyal medyada iç dökme seanslarını; kendi mahallelerinde bile rahat konuşamaz oldular.

Ne yana dönsek “suuuuuuuuuuuuuus” öğütleri.

Paylaşımlar kırk kez düşünülerek yapılıyor, sosyal mecralarda. Sözler çekine çekine söyleniyor mahallelerde.

“Ötekiler” kendilerini yeteri kadar ifade edemiyorlar. Deşarj alanları iyice daraldı.

 

***

İnsanlar içlerini dökemezlerse korkun!

Kendini ifade edemeyen insanlardan korkun!

Çünkü o ifade edilmemiş haller birikir birikir koskocaman mutsuzluk yığınlarına dönüşür.

O mutsuzluk yığınlarıyla baş başa kalan “ötekiler” depresyona girerler.

Lafları boğazına düğümlenmiş depresyonlu insanlar “görece mutlu” insanlara da bulaştırırlar derin mutsuzluklarını.

Yani “birileri” mutsuzken mutlu olmayı kimse aklından geçirmesin!

 

 

 
Toplam blog
: 31
: 283
Kayıt tarihi
: 27.03.16
 
 

Eğitim: Mimar Sinan Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı /  İlgi Alanları: Okumak, yazmak, gezmek..