Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '21

 
Kategori
Eğitim
 

Farklı Kültürlerde Beden Dili

Farklı Kültürlerde Beden Dili

Her insan, psikolojik, biyolojik ve sosyolojik örüntülerle yaşayan yüzbinlerce yıllık bir öykünün sonucudur. Bu nedenle dünyadaki tüm insanların ortak bir uygarlaşma tarihi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Farklı toplulukların beden dilini incelediğimizde %90'nın üzerinde bir benzerliğe sahip olduklarını da görebiliriz.

Örnekle güç ve zafer beden dili, kızan insanların kaş çatması, üzülen insanın omuzlarını, dudaklarını düşürmesi, acı çeken insanların cenin pozisyonunda kapanması, mutlu olan insanların ellerini açarak zıplaması, bir şeyler gizleyen insanların elleriyle yüzünü örtmesi, istemediği bir şey olduğunda omuzlarını kaldırması, görme engelli doğan birinin bile istemediği bir durum karşısında gözlerini kapaması gibi...  

Bu benzerliklerin yanı sıra uzun bir dönem diğer toplumlardan ayrı kalmış ya da etkileşime çok geçmemiş topluluklar, elbette kendi beden dillerini de oluşturmuş, bazı topluluklar daha sonra etkileşimi arttırmış olsalar da beden dillerini bir ritüele çevirerek korumuşlardır.

Örnekle; Tibet’te “merhaba” demek istiyorsanız dilinizi çıkartmanız gerekmektedir. Ayrıca bu davranış karşınızdaki insana karşı kötü bir şey düşünmediğiniz anlamına da geleblir. Bir başka yerde de tek kaşınızı kaldırmak merhaba demek anlamına gelebilir. Bir yerde işaret parmağınızı kaldırmanız hakaret iken bir başka yerde dinsel bir öge olarak karşınıza çıkabilmektedir.

Farklı kültür gruplarına girdikçe sözsüz iletişim mesajlarının ayrıntılarını değerlendirmek zorlaşır.

Özellikle Kuzey Amerika'da göz kaçırmak kendine güvensizlik işaret olarak algılanırken Japonya, Tayland gibi ülkelerde aşırı göz kontağı kurmak saygısızlık olarak algılanabilir. Ülkelerin içerisinde olan eyalet, bölge gibi yerlerde bile farklılıklar görünebilir.

Bu nedenle beden dilinin kültürel farkları ile ilgili tamamen bir toplumu bile işaret edemeyiz.

İyi anlama gelebilecek bir baş parmağın havaya kalkması, Yunanistan'ın, İtalya'nın, Nijerya'nın bazı bölgelerinde hakaret kabul edilebilir.

Bu nedenle grupların, toplulukların sessiz dillerinin anlamak, insanların profillerini çözmek için önemli ölçüde bilgilenmeye ihtiyaç vardır. Bunun için o insanların kültürünü, ilişkilerini, iletişimlerini ve Dünya’ya bakışlarını tanımak gerekir. Bu bakışı tanımak, etkileşimde ortaya çıkabilecek olumsuz durumları önceden gidermek anlamına gelir.

İşaret parmağınızı kıvırarak "Gel" mesajı vermenin normal olduğu bir topluluktaki kişinin Singapur'un bazı bölgelerinde dikkatli olması gerekebilir.

Kültür, tarih boyunca insanın doğayla ve insanla ortaya çıkan problemlerinin ve zorlanmalarının çözüm biçimidir.

Beden dili ilişkilerimizde kültürel farklar artıkça, yabancı bir ülkede çevremizdeki insanların duygu ve düşünce akışını değerlendirmemiz oldukça güçleşebilir.

Örneğin, Washington’da büyük bir markette, ne olduğunu anlamadığımız bir malı rahatça çevirip incelemek isterken, bir market görevlisi yakınımıza gelip orada bir başka işle uğraşsa, bundan huzursuzluk duyarız.

Çünkü ülkemizde böyle bir durumda, bulunduğumuz yere gelen bir market görevlisi paketleri karıştırdığımızı görünce bize “Ne arzu etmiştiniz?” diyerek müdahale edebileceği gibi “Her şeyi karıştırmayın!” gibi bir uyarıda da bulunabilir.

Ya da dünyanın öbür ucunda, Japonya’da alış-veriş merkezine giren bir Türk, bu kez, göze göze geldiği her mağaza görevlisinin önünde yerlere eğilmesini hayretle izler ve belki de bir süre kendisiyle nasıl bir ilişki kurulmak istendiğini anlayamaz.

İletişim mesajlarını biraz daha ayrıntılı incelersek, insanın kendi kültürden kopmasının ne kadar zor olduğunu görürüz. İletişimde vericinin mesaja yüklediği anlam içinde, kendi kültürünün dünyayı algılayış biçimi ve o kişiye ait bireysel bütünlük vardır. İnsanın bireysel ihtiyaçlarını, yani beden dilini kullanımı ifade biçimi içinde yaşadığı ailenin ve toplumun değerleri ile etkileşim içindedir.

Akdeniz insanının selamlaşırken genellikle coşkun oluşu, sarılması, Japon insanının eğilmesi, Fransızlar öpmesi, Türklerin büyüklerinin ellerini öpmesi, el kaldırıp göğüslerine götürmesi, Kuzey Afrika'da kafa kafaya toklaşılması, Bazı kavimlerin karşı tarafın elini alıp yüzüne götürmesi, dudak dudağa öpüşmek hatta kaş kaldırarak ya da ıslıkla merhabalaşmak... Örnekler çoğaltılabilir.

Konuşurken adınızı söylemeden başlarsanız garip hissedilen yerlerden, aranıza koyduğunuz uzaklıkla ilişkili olumlu-olumsuz yorumlama yapan yerlere kadar farklı beklentilere girilebilmektedir. Filipinler'de hızlıca göz açıp kapamanız bile anlamlı bir hale gelebiliyor.

Sonuç olarak, bu engeller ile olumsuz bir intiba bırakmak yerine, etkileşime girmek istediğimiz kültürü, toplumu tanıyarak, gözlemleyerek ve onlarla ilgili okuyarak,bileceğimiz iletişim engellerini hem kendimiz hem de onlar için kaldırabiliriz.

 
Toplam blog
: 12
: 148
Kayıt tarihi
: 31.05.21
 
 

"Hayat öğrenmeyi seven insanlarla güzelleşen bir okuldur." Fatih Hanoğlu ..