Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '06

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Farklı Lezzetler

Haberi duymuşsunuzdur. Coca-Cola'nın sırrını Pepsi'ye satmak isteyenler, bizzat Pepsi tarafından ihbar edilmişler.

Yiyeceklerin ve içeceklerin kendine özgü bir damak tadı vardır. Bazıları bunu farketmezler, ya da önemsemezler. Ben bu konuda biraz hassas davranan tiplerdenim.

Colalı içecekler arasında Coca-Cola benim damak zevkime hitap eden bir içecek. Pepsi Cola ise daha tatlı bir aromaya sahip ve yutarken insanın genizinde bir acılık bırakıyor.

Oysa Pepsi'ye düşkün olanlar da onun damak tadından memnunlar ve sürekli onu içmeyi tercih ediyorlar. Onlar için de mutlaka Coca-Cola'nın kendilerine ters gelen bir lezzeti vardır.

Bu yüzden ben Pepsi'nin, Coca-Cola'nın sırrını merak ettiğini sanmıyorum. Eğer onunla aynı tatta bir içecek yaparsa o zaman Pepsi içicileri, kendilerine hoş gelen bu lezzeti mutlaka arayacaklar ve artık Pepsi içmeyeceklerdir.

Çocukluğumda bir arkadaşımla bu konuyu uzun uzun tartışmıştım. Nasıl olur da Coca-Cola'nın daha lezzetli olduğunu bu arkadaşa anlatamıyorum diye de bayağı üzülmüştüm. Bir gün Pepsi'nin o yutarkan genizde bıraktığı acımtırak hissi keşfettiğimde, bunu arkadaşıma anlatıcam ve bu sefer onu ikna edicem diye çok sevindim.

Heyecanla ilk rastladığımda bu buluşumu ona aktardım. Aldığım cevap beni düş kırıklığına uğrattı: İyi ya akıllım, zaten Pepsi'nin en güzel tarafı da o...

İşte o gün çocuk aklımla, insanların farklı beğenilere sahip olduğunu, birisine tatsız, zevksiz, kötü, çirkin, yanlış gibi gelen şeyin, ötekine pekala da tatlı, zevkli, değişik, heyecanlı, faydalı, güzel, doğru gelebileceğini anlamıştım.

Ve artık etrafımdaki insanları benim gibi düşünmeye zorlamaktan vazgeçtim. Elbette doğrularımı yine söylemeye devam ettim. Yanlış bulduklarımı da kimseyi kırmadan, üzmeden akıl ve mantık çerçevesinde tenkit ettim. Ama kimseye senin düşündüğün yanlış diye kızmadım, bu yüzden onu kırmadım.

Her konuda düşüncemi söylerken en doğrusunu ben biliyorum şımarıklığıyla değil, yanlışım varsa düzelteyim, doğrusunu öğreneyim, daha iyisi varsa onu alayım gayretiyle hareket ettim.

Bir konudaki düşüncemin bir müddet sonra yanlış olduğunu anlamak kadar beni üzen bir şey olmamıştır. Nasıl olur da birileri bunu doğru algılayabilirken ben yanlış anladım diye kendi kendimi yerim. Bu yüzden fikirlerimde inatçı ve ısrarcı olmayı sevmem.

Bu fikir, bu görüş, bu lezzet, bu tat, bu biçim, bu anlayış bana hoş geldiği gibi, başkasına da onun düşüncesi, bakışı, damak tadı, zevki hoş gelebilir. Herkesin düşüncesi, sorumluluğu, hesabı, cezası ve mükâfatı kendisine aittir.

Tanrı yarattığı her insanı farklı bir düşüncede yaratırken, biz kim oluyoruz da onları tornadan çıkmış gibi tek bir düşünce etrafında toplamaya, buna rıza göstermeyenleri de cezalandırmaya çalışıyoruz?

Dini literatürdeki vahdet-i vücud = varlık birliği anlayışı, herkesin kendi düşüncesi, kendi tarzı kendinde kalmak kaydıyla, kişisel düşüncesinin ötesinde toplum olarak dostça, beraberce, barış içinde yaşamasını amaçlamaktadır.

İnsan olarak bu hepimizin hakkı olduğu kadar, görevi de olmalıdır.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..