Farklı olma yanarsın!

Çocuğun biri bir gün:” Hepiniz bana gülüyorsunuz, çünkü ben farklıyım; bende hepinize gülüyorum, çünkü hepiniz aynısınız.”demiş.

Dünyada farklılıklara en az saygı duyulan ülkelerden biri herhalde Türkiye. Topraklarımızın bulunduğu Anadolu sayısız medeniyete, kavme, topluluğa ev sahipliği yapmış; birçok dinden insan kardeşçe yıllarca yaşamış bu topraklarda.

Günümüzde biraz kafamızı kaldırıp çevremize baktığımızda insanların ne kadar duyarsız ve farklılıklara saygıdan uzak halde olduğunu rahatça farkediyoruz.

En basitinden şu Kürt meselesinde bile yıllar yılı ismi anılmayan, yok sayılan Kürtlerin isimlerinin anılır hale gelmesi birçok aydın, demokrasi yanlısı kişiyi rahatsız etti.

Farklı Görünenlere Tepkiler

Çevremizde farklı olanları hemen dışlarız. İlkokuldan beri bu linç felsefesiyle büyüdük. Çocukların en acımasız dönemlerinde yaptıklarını hiçbir azılı siyasetçi yapamaz herhalde. Gözlüklü olana “dört göz”, biraz kilolu olana “şişman”, kibar görünene “kız gibi” dedik ya da arkadaş ortamından kopmama adına bu farklıları yok saymaya zorlandık.

Eşcinseli, Alevi’yi, Kürt’ü, saçı boyalıyı, mini etek giyeni, farklı makyaj yapanı hemen göz bakışlarımızla hapis içine soktuk. Sokakta rahat yürüyemez hale getirdik.

Ramazanda oruç tutmayanı kafir ilan ederken Allah’ın işine burnumuzu soktuk.

Bütün bunları gerçekleştirirken güç aldığımız tek bir dayanağımız vardı. Toplumun yaygın düşünce ve görüntüsü!

Eğer şans eseri toplumun diğer bireyleri gibiyseniz farklıları aşağılama hakkına sahipsiniz demektir. Bu güç ancak bu biçimde elde edilebilir. Okullarımızdaki tek tip tek insan modelinin yerleştirdiği zihniyet farklıları aşağılama hakkını beraberinde getirdi içten içe!

Bakış Açısı

Hala Hande Yener’e televizyon karşısında laf edenler onun Türkiye’de ilk defa yaptıklarını hesap etmek yerine; farklı olmasını kafalarına sorun hale getiriyorlar. Hala Ajda Pekkan’ın yaşına rağmen yaptıkları ve başardıkları farklı olduğu için tepki çekiyor. Oysaki çok az yönlerini çevirseler eleştirilerini “ilk defa” yapılanlar ve başarılanlar üzerinden sürdürseler çok daha mantıklı ve gerçekçi bir konuşma yapacaklar.

Bardağın dolu değil de boş olan kısmını görmeye alışık olduğumuz için eleştiride de olumsuzluğu yansıtmayı bir görev biliriz kendimize.

Siz siz olun herkes gibi olun o zaman kimse laf edemez size…

Ama kendiniz gibi yaşamak kimseyi de dikkate almamayı başarabiliyorsanız işte o zaman asıl güç sizdedir demektir.

Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU

Abtokmakoglu@gmail.com