Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Güliz Gülsever Özsaruhan

http://blog.milliyet.com.tr/listemiste

05 Haziran '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Farklı olmak öyle güzel ki!

Farklı olmak öyle güzel ki!
 

Hayatımızda neyi gerçekten severek yaptığınızı düşündünüz mü hiç? Birileri istedi diye yapmadan, sadece kendi istediğimiz için. Ailemizin, Komşumuzun, Toplumumuzun en önemlisi de kendi tabularımız içerisinde yuvarlanıp gittiğimiz hayatlarımızda gerçekten ne kadar mutluyuz? 
 
Bugün oturup bunları düşünürken, bir arkadaşımın toplumun kurallarına göre yaşamalısın sözü geliyor aklıma. Bir topluluk içerisinde yaşadığımızı, bu topluluğun belli başlı kuralları olduğunu ve bu kurallara uyulmaması durumunda herşeyin altüst olacağını tabi ki ben de kabul ediyorum. Bunun aksi nasıl mümkün olabilir. Ancak toplumun belli başlı kurallarına uyalım derken, sürü psikolojisine sahip bir millete dönüştüğümüz gerçeğine ne diyeceğiz?
 
Bir kurallar dizisine bağımlı yaşıyoruz hepimiz. Üstelik bunu daha da karamsar yapan şey çoğumuzun bunu "farkında bile olmayışı" Sanki seçimlerimiz bizimmiş gibi hissediyoruz, öyle düşünüyoruz. Ben buna karşıyım işte. Çünkü istek ve arzuların yetiştirilme tarzımızın bir sonucu olduğuna inanıyorum.
 
Bir toplumun kuralları zamanla kişilerin tabuları olmaya başlıyor ve o toplumun içerisinde yaşayan bireylerin istedikleri şeyler bile tıpkılaşmaya başlıyor. Hepimiz aynı şeyi yaşamak istiyoruz, her yaşın getirdiği bazı sorumlulukları ve getirileri oluyor. Eğer bizler, toplumun koyduğu bu sınırlar içerisinde yaşayabilecek kadar "şanslı"! isek, hayatımıza aynı sıradanlıkla devam ediyoruz. Yok ama toplumun gerektirdiği şeyleri o yaş sınırları içerisinde yaşayamıyorsak "o zaman bazı çevreler bize görünmez sınırlar çizerek bizi başkalaştırmaya başlıyorlar. Kim ne derse desin toplumumuz farklı yaşam tarzlarını benimseyen kişilere karşı mesafeli ve biraz da kıskanç bana sorarsanız.
 
Kendi cesaret edemediğini yapan kişiye isyankar,onu daha da başkalaştırıyor ki kendi sıradanlığını, kendi arzularını unutabilsin ve hayatına devam edebilsin. İşte bu yüzden bizden farklı olana tahammül edemiyoruz bence. Bizim yapamadığımızı yapacak cesaretleri olduğunu görmek üzüyor tabi sonuçta! 
 
Bir kitapta çok güzel bir yazı okumuştum, beni derinden etkilemişti: Tepede hergün farklı bir şekle, her gün farklı bir renge bürünen bir gökyüzü var. Aşağıdaysa hiç değişmemekle övünen insanlar! Ne kadar doğru değil mi? Eğer Tanrı hepimizin aynı olmasını isteseydi, sizce dünyadaki milarlarca insanı farklı yaratır mıydı? Ya da doğadaki renkleri düşünün, farklılığı sevmeyen biri her canlıyı bir diğerinden farklı yaratır mıydı? 
 
Öyleyse biz niye aynı olmaya çalışıyoruz? Farklılığı yadırgıyor ve "Normal" olmanın gerekliliğini "Tıpkılaşmak" olarak değerlendiriyoruz? Hepimizin farklı bir yüzü, farklı bir ruhu varsa neden yaradanın yararttığı bu gerçeği görmzeden gelerek kendimizi sabote ediyoruz? 
 
Farklılıkları bir potada eritmeye çalışmak yerine keşke hepimiz kendimiz olabilmeyi başarsak,  Zor olanı seçmesek de yaratıldığımız gibi gerçek özümüze dönebilsek. Keşke diyorum işte başka da bişi diyemiyorum!
 
 
 
Toplam blog
: 56
: 5176
Kayıt tarihi
: 15.12.10
 
 

1981 İzmir doğumlu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemlerinden mezun. Listemist..