Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '11

 
Kategori
İlişkiler
 

Farklılıklara saygı yok

Farklılıklara saygı yok
 

Rengarenk çiçekler bir arada ne kadar da güzel duruyor...Neden rengarenk insanlar da bir arada böylece duramıyor?


Ben turuncuysam sen de turuncusun. Sarıysam sarısın. Ama aynı ton sarı. Ne bir ton açığı ne de bir ton koyusu. Öyle olmalısın değil, öyle olmak zorundasın. Bu gün tanık olduğum bir konuşmayı aktaracağım size. Bu konuşma A genci ile B genci arasında geçsin:

A:Bu rock şarkısı. Nasıl bilmezsin?

B:Hiç duymadım o şarkıyı. Müzikle pek ilgilenmem.

A:Sokaktaki çocuğa sor. O bile bilir yaaa. Demodesin sen kızım. İçin geçmiş.

Konuşma biter. Oysa o konuşma şöyle devam edebilirdi.

(...)

B:Hiç duymadım o şarkıyı. Müzikle pek ilgilenmem.

A:Öyle mi? Peki nelerden hoşlanırsın?

B:Daha çok kitaplarla ilgilenirim.

(...) Bu sohbette böyle sürüp gidebilirdi. Peki bu ayrımı sağlayan ne?Hoşgörü/süzlük. Ya da farklılıklara olmayan saygı.

Biri saçlarını maviye boyatır. Manyak deriz,çatlak deriz.Onu mavi saçlarıyla kabul etmek yerine türlü etiketler yapıştırırız. Sevmek zorunda değiliz. Ancak o bireyin farklılığına saygı duymak zorundayız. Mini etekle çıkar farklı laflar duyar arkasından. Türbanıyla gezer yine türlü etiketlere maruz kalır. Şivesi değişiktir "kıro" damgası yer. Giyecek kıyafeti yoktur, giyebildiği ile dalga geçilir. Rahatsız edici bir şekilde dik dik bakılır. Her gün o kadar çok tanık oluyorum ki böyle şeylere... Şimdi şöyle düşünebilirsiniz. "Ee bu etiketleri yapıştıranlarında farklılığı bu. Onlara da saygı gösterelim o zaman. "İşte bu benim gözümde farklılık değil, yetersizliktir. Farklılık başkasını rahatsız etmeden gerçekleştiği sürece saygı duyulması gereken bir durum. Ama o etiketçiler başkasını rahatsız ettiklerinden, farklılığa saygı olgunluğuna erişemediklerinden farklı değil, yetersizler. Gelişmemişler, gelişememişler. 

İnsanlığın ancak özellikle bu ülkenin en büyük sorunlarından biri bu. Siyah ve beyazın yanında gri ve tonlarının da olduğunu göremiyoruz. Sorun belki de tek tip insan yetiştirme zihniyetinde olan eğitim sisteminde. Sorun belki de kabuğunu kırıp çıkmaya çalışanın üstüne çimento dökende. Sorun gelişememiş belki de geliştirilmesine yardım edilmemiş düşünce yapısında. Belki de sorun dönüp aynaya bakmayan insanın ta kendisinde...

Sorun birçok yerden temellenmiş olabilir ama çözümün tek bir adresi var. O da kendimiz. Dünyayı değiştirmek isteyen insan önce kendinden başlamalıdır diye bir söz var. Ben kendimden başladım ancak dünyayı değiştirme işi biraz sancılı gözüküyor. Ama pes etmek yok. Ne dersiniz başarabilir miyim?

 
Toplam blog
: 12
: 1356
Kayıt tarihi
: 11.10.09
 
 

Öğrenciyim. Film izlemeyi severim. Canım birşeyler istedikçe yazarım. Ne olduğu farketmez. Bu blo..