Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '07

 
Kategori
Güncel
 

Farlılıklarımızın farkı

Farlılıklarımızın farkı
 

Televizyon veya gazetelerden günlük haber ve yorumları takip ettiğimizde, kafamızın bir yerlere takılı kalmasını engelleyemeyiz. Hangi fikrin potasında erimiş olursak olalım, dikkatimizi üzerine çekip, bizi düşüncelere garkedecek bir konuyla karşılaşabiliriz. Hatta ideolojimizin Nirvana'sına erişip, kemal bulsak bile, bu değişmeyecektir. Çünkü biz, birer Buda değiliz. Bağdaş kurup, incir ağacının altında öylece oturamayız. Bir yerlere, bir şeylere kızmamız, bağırmamız, sesimizi duyurmamız lazımdır.Bunu yapmaktaki amacımızın ne olduğu konusunda ise, kafalarımız karışıktır. Her ne kadar "toplumsal katkı" yaptığımızı söylesek de, asıl niyet, "ben de varım" dır.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin inatlaşmaya dönüştüğü, muhalefetin meclisi terk ettiği sıralarda, Sn.Erkan Mumcu ve Sn.Deniz Baykal, Sn.Başbakan'a ve dolayısı ile AKP'ye yakın bir iş adamının, bazı milletvekillerine, "oturuma katılmaları karşılığında, rüşvet teklif ettiği" duyumlarını dile getirdiler. Bu açıklamalardan kısa bir süre sonra savcılığın, iddiaları ihbar kabul ederek soruşturma açtığı medyada haberleşti.

Diger taraftan, çok daha uzun zamandan beri, CHP'nin bir televizyon kanalına yüklü miktarda para transfer ettiği ile ilgili söylentiler, savcıları bu kadar çabuk harekete geçirmedi. Ancak, maliye müfettişleri, yaptıkları incelemenin sonucunda tesbit ettikleri usülsüzlüğü duyurduklarında savcılık ve Anayasa Mahkemesi harekete geçti. Şimdi, partinin hesaplarının incelenmesine devam ediliyor.

Görüldüğü üzere yukarıda, birbiriyle ilişkisiz iki olay var. Birincisinde savcılık, kısa sürede kendilğinden harekete geçiyor. Yani bağımsız bir görüntü veriyor. İkincisinde ise maliyenin zorlamasıyla olaya müdahil oluyor. Yani bağımlı bir görüntü veriyor. İşte benim kafamı kurcayalayan "püf noktaları" buralarıdır. Şimdi ben burada, yargının farklı taraflara farklı muamele çektiği gibi bir düşünceye kapılsam, kötü niyetli biri mi olurum? Beni böyle düşünmeye zorlayan nefsim midir, yoksa şahit olduğum olaylar mıdır? Varın siz karar verin!

Paranın, kapanın elinde kaldığı bu dünyada, kimin cebinden kime, ne kadar akçe verildiğine pek takılmıyorum. En azından bu, karşılıklı rıza ile yapılan bir transferdir. Nihayet mahkeme de konuyla ilgili bir hükme varacaktır. Beni, çevremizi saran laik hassasiyetin; yargının ve diğer kurumların, "duruma göre vaziyet alan" davranış kodlarıyla bir bağının olup olmadığı ilgilendiriyor.

Uzun yıllardan beri siyasetin hukukla buluştuğu noktalarda, "laik hassasiyeti zayıf kabul edilenlere" sürekli hadlerinin bildirildiğine, ötekilerin ise çoğu kez görmezden gelindiğine şahit oluyorum. Buna medyada dahildir desem, sanırım yanılmış olmam. Eğer bu somut olgular, bir ihmal veya hatanın sonucu değilse, laikliğin ve cumhuriyetin kazanımlarının korunması adına miting düzenleyenlerin, kendilerine inanan kitleleri yanılttıklarını söylemek zorundayım. Yani bu, laiklik adı altında sürdürülen bir güç ve iktidar mücadelesidir.

Farklı düşünenlerin bu yargımı beğenmemeleri gerçeği değiştirmeyecektir. Zira gerçek, ölüm kadar yalın ve acıdır. Böyle olduğu için de çoğu kez sevilmez.

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..