Faruk “Abi” efsanesinin sonu!

AKP’nin Trabzon Belediye Başkanlığına kimin aday olacağı konusunda çektiği sancı azalacağına artıyor. AKP yönetimi bu seçimin kolay olmayacağını gayet iyi biliyor. Yani bir önceki seçimde olduğu gibi “çantada keklik” düşüncesinde değiller. Adını parlatmak isteyen aday adaylarının girişimleri, bırakın Trabzon kamuoyunda, kendi partilerinde bile ilgiye layık görülmüyor. Çünkü yerel yöneticiler, AKP’de demokratik mekanizmaların sadece kağıt üzerinde olduğunun farkındalar. Deneyimli yöneticiler ise, aday belirlemesinde tek irade olan Başbakan Erdoğan’ın bir an önce karar vermesini bekliyorlar. Malum, “ahir zaman demokrasi rüzgarı” AKP’de, Başbakan’ın verdiği kararı etkileyebilecek, değiştirebilecek hiçbir kişinin, makamın ve kurulun esamisi bile okunamaz. Buna rağmen Sevgili Yusuf Turgut, Trabzon’da AKP’nin olası belediye başkan adaylarının bir çetelesini tutmuş. Trabzon’da ne kadar medyatik AKP’li veya ünlü bürokrat varsa bu listenin içine sokulmuş. Rüyasında bile gelemeyeceği makamlara layık görülmek hoş bir duygu olsa gerek. Ama sevgili Yusuf Turgut çok önemli bir ismi pas geçmiş: Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak beyi. Yani Pazartesi günü suskunluğu ile birlikte alışageldiğimiz siyasi üslubunu bozan Faruk “abi”yi.

Faruk Özak’ın bu çıkışı (inişi mi desek?), Trabzon Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu’na yönelen ağır sözleri, “bu yarışta karşında ben olacağım” anlamına mı geliyor? Ayrıca bu sözler adaylık rüyasındaki diğer partililere de “artık aday belli” mi demek istiyor? Faruk Özak beyin AKP Trabzon İl Gençlik Kolları Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşma, pek çok kesimde rahatsızlığa ve hayal kırıklığına yol açtı. Faruk beyin Volkan beye yönelttiği politik nezaketten yoksun itham ve eleştirilerin, onun uzlaşmacı kişiliğine, “abi”lik formatına ciddi anlamda gölge düşürdüğüne inanıyorum. Görünen o ki, Trabzonluların kendilerine yıllarca örnek aldıkları, her fırsatta üstün bir kişilik özelliği olarak gördükleri Faruk “abi”miz, siyasetin acımasız çarkları içinde değişmek zorunda hissetmiş kendini. Ama geldiği zemin, maalesef halkımızın sevmediği, hoşlanmadığı kavgacı, hırçın, realiteyi inkar eden siyaset kulvarı olmuş. Ankara’dan “gönderilen paralarla” belediyeye “500” kişinin alınmasını eleştirmiş sayın bakanımız. İşsizliğin yaşama hakkını tehdit noktasına geldiği bir ekonomide, sınırlı belediye bütçesine rağmen, sağcı-solcu demeden hemşerilerine destek olmaya çalışan Başkan Volkan beye teşekkür etmek yerine, başbakanımız gibi sinirlenmeyi tercih etmiş Faruk bey. Yetkili olduğu kamu kurumlarına yerleştirdiği yüzlerce teknik elemanı unutup, belediyeye alınan “500” hemşerimizin geleceğine, onların yaşama tutunma mücadelesine açıktan cephe almış. Çetrefil bir araziye sıkışan Trabzon Belediyesi’ni büyükşehir statüsündeki ya da sanayileşmiş şehirlerin belediyeleriyle kıyaslamış, belediyenin Trabzon halkına yaptığı projeleri ve hizmetleri görmezden gelmiş. Devasa bakanlık bütçelerinden, TOKİ’den harcanan paralarla, 50 trilyon borç batağına rağmen ayakta durmayı becerip, halkına da hizmet etmeyi başaran belediyenin bütçesini yatırım konusunda kıyaslamaya kalkmış. Sayın Bakanımız, Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu’nun “yandaş siyaseti” uygulamadığını, Trabzon halkına layık olduğu adil, kaliteli, dürüst, şeffaf, insan merkezli belediye hizmetleri sunduğunu bal gibi biliyor.

Sanırım birileri, insan sevgisini kendine rehber yapıp halkın teveccühünü kazanan “Volkan abi”nin imajını, ancak bir başka “abi”nin sarsabileceği konusunda Faruk Özak beyi ikna etmiş gibi görünüyor. Trabzon’un ikinci “abi”si Faruk Özak bey, siyasi ihtirası ağabeyliğe tercih etmenin, siyaset mezarlığına yolcu olmak anlamına geldiğini mutlaka biliyordur.