Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '10

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

Fashion's Night Out ?!?

Fashion's Night Out ?!?
 

vouge dergisi tarafından düzenlenen organizasyonun resmi broşürü


Dün akşam İstanbul, ülkemizde ilk defa gerçekleştirilen bir organizasyona ev sahipliği yaptı. Vogue dergisi tarafından global çapta düzenlenen Fashion's Night Out 2010 İstanbul'da 3 yerde birden modayla uzaktan yakından ilişkisi olan, birbirinden farklı değişik kitleleri biraraya getirdi. Ben İstinye Park'taki organizasyona katıldım ancak Bağdat Caddesi ve Nişantaşı'nı da izlemeye çalıştım. O taraflara gidenlerin izlenimleri de benim İstinye Park'ta gördüğümden farklı değildi.

Bugün hevesle gazeteleri açtığımda ise İstanbul Fashion's Night Out'un beklediğim yoğunlukta bir ilgiyle karşılanmamış olduğunu gördüm. Oysa ki katılım gerçekten yüksekti. Bu organizasyonu bir alışveriş çılgını olarak ya da çoğumuzun maaşından daha fazla para eden ayakkabı tasarımlardan bahsederek geçirmek için yazmıyorum. Bu meseleye eğilmemin iki nedeni var. Bunları aşağıda ayrı ayrı açıklamak istiyorum..

Bu konuyu yazdım çünkü bu tür organizasyonların ülke ekonomisine katkıda bulunacağını düşünüyorum. Dün katıldığım organizasyon gerçekten dünya standartlarında bir organizasyondu. Vogue dergisinin Milano'da yaptığı organizasyonun (tasarımcıların katılımı haricinde) neredeyse aynısını gerçekleştirmeyi başarmış bir organizasyon.. Çok fazla indirim olmasa da, çoğu kişi gündelik hayatında girmediği, ürünlerini görmediği mağazalara girme, tasarımları inceleme hatta üzerinde deneme fırsatı buldu. Hatta bunu izzet, ikram ve müthiş renkli bir ortam içerisinde gerçekleştirebildi. Bir kot deneyip ayna karşısında bakmak yerine kameralar karşısında podyumda yürüdü. İstediği kıyafetle Vogue dergisinin kapağı için poz verdi (bu fotğraflar Vogue dergisi Facebook'unda yayınlanacak) ya da dışarıda kurulmuş olan dev ekranlarda, podyumda yürür gibi geçtiği beyaz koridor içerisinde kendisini seyretme (hatta seyrettirme) şansını yakaladı. Bazıları çok merak ettiği ünlüleri canlı canlı gördü, bazıları da gerçekten alışverişin tadını çıkardı. Tüm mağazalarda çeşitli etkinlikler vardı. Piyano resitalinden DJ gösterisine, dans performanslarına kadar.. Orası sanki hergün seyrettiğimiz televizyonun ekranı değil içi gibiydi.

Ama gelin görün ki, herkesin en kolay eriştiği gazete eklerinde, konuyla ilgili yazarların köşelerinde hakettiği ilgi ve övgüyü bulamadı. Belki de gazeteciler artık yorumu, bu işe baş koyan ve gerçekten bazısı çok başarılı olan moda bloggerlarının detaylı ve kapsamlı yayınlarına bıraktı.. Bayrağı bloggerlara teslim etti.. Ancak bloglar yalnızca ilgili kişiler tarafından özellikle konu ile ilgili birşeyler okumak için bilinçli olarak girilen siteler. Haliyle modayı tasarımcıların ve pahalı dükkanların tekelinden çıkarıp sokaktaki vatandaşla tanşırmak isteyen bu organiasyon da yine sadece ilgilenenlere hizmet veren moda bloglarıyla ve moda siteleriye sınırlı kaldı. Oysa ki ben bu tarz organizasyonların tekrarlanması ve daha da çok katılımcıya ulaşabilmesi, hatta turist çekebilmesi, İstanbul'un insanların alışveriş için yurtdışına çıkmaya gerek duymadığı bir merkez olabilmesi için çaba sarfedilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii bilinçsiz alışveriş yapan bir toplum yaratarak değil, aksine, insanlara modayı ve markaları tanıtıp daha da bilinçlenmelerini sağlayarak..

İkinci tartışılmasını beklediğim konu ise işin sosyal boyutu. Sanırım bu organizasyonda sosyologların bile ilgisini çekecek, ülkeyle ilgili ufuklarını genişletecek manzaralar vardı. Öncelikle şunu söylemeliyim ki (sadece 27 yaşında olmama ve 10 sene öncesinde onlarla aynı yaşta olmama rağmen) hollywood "celebritiy" leri yani ünüleri aasında moda olan ne varsa ülkemizde 14 yaşındaki kızlar ve oğlanlar tarafından uygulanıyor. Ben sosyolog değilim bu nedenle, kalkıp da "küçük sırlar" gibi dizileri sosyoekonomik açıdan değelendirecek de değilim (tabi kendime ait görüşlerim var ama bana kalsın :)). Ancak dün gördüğüm kadarıyla ortalıkta 14-15 yaşında bir sürü Ayşegül, Çetin, Merve vardı. Bir yandan İstinye Park'a gelmek için bindiğim taksinin şoförünün dramı, diğer tarafta o taksicinin bir aylık kazancından fazlasını bir çantaya veren ortaokullu kızlar.

Türkiye mi bölünüyor?? İstanbul mu?? İnsanlar zaten ekonomik zeminde bu kadar ayrışmışken hangi bölünmeden bahsediyoruz acaba??

 
Toplam blog
: 19
: 1679
Kayıt tarihi
: 03.09.10
 
 

Kendi kendine şarkı söylemeyi, yazı yazmayı, hediye almayı (hatta yapmayı), fotoğraf çekmeyi, her..