Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Faşizme inat, kardeşimsin Hrant

Faşizme inat, kardeşimsin Hrant
 

Son yıllarda duyduğum en güzel slogan oldu mahkeme kapısında bekleyenlerin atmış olduğu slogan.

“Faşizme inat, kardeşimsin Hrant”

Birilerinin, illede birilerinin gözüne sokarcasına bu sloganı inadına bağırmak, inadına haykırmak boynumuzun borcu olmalıdır. Mahkemenin kapısında değildik ama yüreğimiz, beynimiz o mahkemenin önünde kara, kışa, soğuğa rağmen bekleyenlerin yanındaydı. Hrant Dink’in katillerinin yargılanması sürecindeki inat, kararlılık ve çaba belkide bir şeylerin başlangıcı için emekleme dönemidir diye düşünüyorum. Bu ülkede bir şekilde, halen yüreğinde o saflığın, o erdemliliğin bilincini taşıyanlarında olduğunu göstermek için ve o saflığa, dürüstlüğe rağmen devletin koltuklarını işgal etmiş olan beka sevdalılarının çevirdiği alengirli işleri yutmadığımızı, yutmayacağımızı ve inadına o beka sahiplerini teşhir etme çabası içerisinde olacağımızı bütün bir saflığımızla haykırmak, ben insanım diyen herkesin görevi olmalıdır.

Hrant Dink’in oğlu Arat Dink şöyle söylüyor;

"Geçen yıl medyada en fazla yer alan şey, bu üç çocuğun mahkemede bizimle, ailemizle, mahkemeyle alay edişi olmuş. Şimdi soralım, onlar yalnız mıydı, babam öldürülürken?"

Geçtiğimiz yıl Hrant Dink cinayetinin en dikkat çeken noktasını vurgulamış Arat Dink. Aynen öyleydi. O üç çocuk mahkeme ile alay etmişlerdi. Son derece küstahça ve son derece ukalaca. “Ne adınaydı?” diye sormak gerekiyor. Tetiği çekeni biliyoruz ama o sadece tetiği çekendi. Yüreğindeki ruh teli titreyenlerin hedefi o tetiği çektirenlerdir ve o tetiği çektirenler mahkeme ile alay etme cüretini gösteren, yurdumun, sözüm ona memleket sever yeni yetme saf, kendini bilmez ve memleketin beka sahipleri ve asli varislerinin birer gönüllü maşası olarak gerekeni yapmışlar ve yine o beka sahiplerinin ve asli varislerinden almış oldukları o gizil güç ile küstahlaşmanın ve kendini bilmezliğin zirvesine yolculuk etmişlerdir.

Kuşkusuz bu üç çocuğun davranışındaki anormalliğin arka planında yatanı anlamak gerekiyor. Bu gücü nereden alıyorlardı? Nereden bu gücü aldılar ve nasıl bu denli rahat davranabildiler?

Ve bizler, bu memlekette yaşanan onca alengirli işlerden bıkmış, hicap duymuş ve kederlenmiş birer memleket evladı olarak, ucu açılmış olan Hrant Dink cinayetinin gerçek katillerini yargının önüne çıkarabilmek adına elimizden gelen çabayı ardımıza koymadan karda, kışta, soğukta bu işin peşini bırakmamamız gerekiyor. O birilerine, halen bu memlekette vicdan sahibi insanların var olduğunu haykırmak gerekiyor. O birilerine, faşizme karşı her koşulda direnecek birilerinin var olduğunu, inadına hatırlatmak gerekiyor. Ve bir gün ama mutlaka bir gün, o gerçek katillerin bir bir mahkeme koridorlarını boylayacağının ve işlemiş oldukları cinayetlerin hesaplarını verecekleri günlerin geleceğinin işaretini göndermek gerekiyor. Hemde her defasında. Maraşları, Sivasları, Çorumları, 1 Mayısları ve daha nice katliam ve cinayetleri yapanların kimler olduğunu biliyoruz ve bu katliam ve cinayetlerin hesaplarının bir gün mutlaka verileceğine inanıyoruz. Çünkü; halen bu ülkede vicdan sahibi olan insanlar var, çünkü; halen bu ülkede o katliam ve cinayetleri andıkça yüreğinde bir şeylerin yitip gittiğini hisseden saf ve temiz insanlar var. Ve o saf ve temiz insanların yüreğindeki sızının acısı bu yaşanmış acıların küllenmesine izin vermeyecektir.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..